Program sunucusunun sorusu üzerine, geçtiğimiz hafta Selçuk'ta gerçekleşen toplu açılış ve temel atma töreninde yaşanan olayla ilgili konuşan Kaya, "Selçuk'taki tiyatronun senaristi de, oynayanı, organizatörü de bellidir.
Cevap hakkı doğmasın diye isim vermek istemiyorum, belediye başkanı aynaya bakarsa bu hadisenin sorumlusunu görecektir. Burası İzmir, İzmir'de kimse birbirine hakaret etmez. İzmir'de bir tane hakaret ve nefret söylemlerinde bulunan isim var, onun da tüm İzmir kim olduğunu net bir şekilde biliyor" şeklinde konuştu. Başbakan Binali Yıldırım tarafından temeli atılan stadyumlarla ilgili de konuşan Kaya, İzmir'deki tüm yatırımları olduğu gibi stadyum yatırımlarını da açtığı davalarla engellemeye çalışanın kim olduğunu herkesin bildiğini kaydetti.
Gökkuşağı gibi renkten renge girmenin sorumlu bir yöneticiye yakışmayacağını ifade eden Kaya, "Bu işler belediye başkanının keyfine göre olmaz. Gerçi biz belediye başkanını artık biliyoruz. Herkes de bilir, başkan gökkuşağı gibidir. Renkten renge giriyor. Hangi renkte çıkacağı hiç belli olmuyor. İyi günü oluyor bir başka renkte çıkıyor, kötü günü oluyor başka bir renkte çıkıyor. 4 milyon İzmirlinin kaderi, onun hangi renkte çıkacağına bağlı olamaz. Bir gün başka, bir gün başka, bu sorumlu bir yöneticiye yakışan bir görünüş değildir. Sonunda ne oldu, bitti. Onlar inat etti davalarla, biz de 'inat da bir murattır' dedik ve 9 Eylül günü bu stadyumların temelini attık" dedi.
BAŞBAKAN BİNALİ YILDIRIM İZMİR'İN ÖNÜNE BİR HEDEF KOYDU
AK Parti İzmir Milletvekili Mahmut Atilla Kaya, Üçkuyular'da muhtarlarla buluştu, esnaf ziyaretleri yaptı. Taksi durağında taksicilerle buluşan, caddede alışveriş yapan vatandaşlarla bir araya gelen Kaya, günün son programında ise TRT Kent Radyo İzmir'de Kemal Kamburoğlu'nun canlı yayın konuğu oldu. Burada önemli açıklamalar yapan Kaya, merak edilen birçok soruya da cevap verdi.
İzmir'in hedefinin İstanbul'un hemen ardından ikincilik olduğunu söyleyen Kaya, projeleri anlattı. Başbakan Binali Yıldırım'ın kentin önüne bir hedef koyduğunu hatırlatan Kaya, "İzmir'e genel bir perspektiften bakarsak, kentin önüne Sayın Başbakanımız Binali Yıldırım'ın koyduğu bir hedef var. Biz her zaman 34 İstanbul, 35 İzmir diyoruz. İzmir, İstanbul'un arkasından ikinci büyük kent olmalı. Bu CHP'li 15 yıllık belediye dönemi içerisinde A'dan Z'ye her dalda, maalesef beşinciliğe, altıncılığa, hatta kimi dönemlerde yedinciliğe düştüğümüz zamanlar oldu. Biz bunu değiştirmek için çalışıyoruz" dedi.
ULAŞIM KOLAYLAŞACAK, TARIM GELİŞECEK
Tarımla ilgili sorulan soruyu yanıtlayan Kaya, tarımın İzmir'in en önemli potansiyellerinden birisi olduğunu vurguladı. 35 Proje ile birlikte tarımsal anlamda da ciddi gelişmeler yaşanacağını belirten Kaya, "İzmir-İstanbul arasında yapımı devam eden otoyol tamamlandığında iki şehir arası 3 saate düşecek. 9 milyar dolarlık bu yatırımın her kesime olduğu gibi çiftçimize de büyük faydaları olacak. İzmir'de, Türkiye'nin en verimli arazilerinde çiftçilerimiz alın terini akıtarak mahsulünü yetiştiriyordu ancak ürettiği ürünleri İstanbul'a naklederken büyük sorunlar yaşıyordu. Bu proje tamamlandığında, İzmir'deki çiftçimizin tarlasından yola çıkan bir ürün 3 saatte İstanbul'a varmış olacak. Böylelikle çiftçimizin ürettiği mal tam değerini bulmuş olacak. Nakliye kolaylaşacak ve ucuzlayacak.
Hani hep deniyor ya, çiftçimizin tarlasında 10 lira olan bir ürün İstanbul'a kadar 50 lira oluyor, aradaki farkı da komisyoncular alıyor. Artık çiftçimizin ürettiği mal değerinde satılacak. İşte, o 50 liranın hepsi çiftçimizin cebine girecek. Tarımsal desteklemeye ilişkin planı Sayın Başbakanımız İzmir'de açıkladı. Ödemiş'te gerçekleştirdiğimiz toplantıyla tüm Türkiye'nin tarımına ilişkin yapılacak destekleri açıkladık. Artık mazotun yarısı devletten, ciddi desteklemeler var. Havza bazlı destekleme planı ortaya koyuldu. Bunlar İzmir'in potansiyelini daha da artıracak. İzmir'de geçmişe baktığımızda pamuk oldukça stratejik bir üründür. Ama fiyatlandırması, desteklendirmesi noktasında yapılan hatalardan dolayı çiftçimiz bundan kaçmıştı. Şimdi geldiğimiz noktada ise bu desteklerle birlikte İzmir'de pamuk ekimi yüzde 50 artmış oldu. Fiyatta da yukarıya doğru güzel bir ivme var. Çiftçimiz alın terinin hakkını almış noktaya gelecek" sözlerini sarf etti.
İZMİR'E BÜYÜK YATIRIM
İzmir'e yapılan kamu yatırımlarının tutarını rakamlarla açıklayan Kaya, "İzmir, geçmişte neden İstanbul'un arkasından ikinciydi, baktığımızda kentimizin avantajlarının bunu oluşturduğunu görüyoruz. İzmir'in stratejik konumu, coğrafyadan, iklimden kaynaklanan avantajları geçmişten bugüne kentin avantajı olmuştur. Ülkemiz açısından hem Batı'ya, Avrupa'ya açılan liman, hem de dışarıdan ülkeye gelen malların dağıtıldığı ana üs İzmir olmuştur. Ama kentin ulaşım ağları kesilmiş olduğu için bu avantajını uzun yıllardır kullanamadı. Üretimde, üretilenin pazarlanmasında sıkıntılar yaşandı. Ama artık bu makus talih değişiyor.
İzmir-İstanbul Otoyolu tamamlanıyor, İzmir-Ankara hızlı treninde inşaat çalışmaları hızla sürdürülüyor, devamında yapılacak olan İzmir-Ankara otoyolu, İzmir Antalya otoyolu, bunların hepsi tekrardan İzmir'i şaha kaldıracak, o geçmişteki parlak günlerine geri döndürecek projelerdir. İzmir çok daha kolay ulaşılabilir olacak, üretimin, ticaretin, pazarlamanın odak noktası haline gelecek. Rakamlar ortadadır, 35 Proje 35 Milyar dolara tekabül ediyor. Bizim hükümet olarak İzmir'e bugün itibariyle yapmış olduğumuz kamu yatırımının tutarı eski parayla 44 katrilyonu bulmuştur. 35 Proje'nin 2023'e kadar tamamlanması hususunda Sayın Başbakanımız ortaya hedefi koydu. Bunların 8 tanesi bitti, yapımı hızla süren, projesi tamamlanan ve ihale aşamasına gelenler var, 2023'e kadar biz bunları tamamlamış olduğumuzda ortada büyük bir rakam olacak. O tarihe kadar rutin kamu yatırımları 50 katrilyonu bulacak, buna ek olarak da 35 Milyar dolarlık bu 35 Proje ile birlikte İzmir'deki kalkınmayı hep birlikte görmüş olacağız" dedi.
CHP'Lİ YEREL YÖNETİMLER HEM KENDİLERİ YAPMIYOR HEM DE YAPMAK İSTEYEN BİZLERE ENGEL OLUYOR
Program sunucusunun, kent içi trafiğine nasıl çözüm bulunacağı ve Körfez Geçiş Projesi'nin ne aşamada olduğu yönündeki sorusunu yanıtlayan Kaya, "Bizim kent içi trafiği rahatlatmaya yönelik merkezi hükümet olarak yapabileceklerimiz belli. Bugüne kadar bu noktada yaptıklarımız da ortada. Kent içi trafiği çözmesi gereken, bu konuda birinci dereceden sorumlu yerel yönetimdir.
Biz Karayolları sorumluluk sahası içerisindeki bölgelerde çalışma yürütebiliriz. Bunun dışında en büyük görev yerel yönetime düşüyor. Biz bu konuda Karayolları sorumluluk alanı içerisindeki bölgelerde çalışmalarımıza devam ediyoruz. Hem Otokent esnafı, hem de 6. Sanayi Sitesi esnafından çok ciddi şekilde yeni bir kavşak yapılması hususunda talepler alıyorduk. Şimdi esnafımızın bu talebini yerine getiriyoruz. Ekim ayında inşaat çalışması başlıyor. Yine Buca Koop. ve Yıldız Mahallesi'nin çok değerli sakinlerinin, muhtarlarımızın da bir talebi vardı. O bölgeye de kavşak yapılması için çalışmalar başlatıldı.
Ekim ayında burada da inşaat başlayacak. Bu konuyla ilgili Muhtarlar Derneği Başkanımız Sayın Başbakanımıza bir dosya vermişti. Dosyanın mürekkebi kurumadan bu karar alındı. Böylelikle de İzmir'in artık çok yakından bildiği ve her fırsatta müşahede ettiği 'Yıldırım Hızı' bir kez daha kendisini göstermiş oldu. Ben Sayın Başbakanımız Binali Yıldırım'a çok teşekkür ediyorum. Tabi bu projeler de daha önceden gerçekleştirdiklerimiz gibi kent içi trafiği belli ölçüde rahatlatacak projeler. İzmir'de biliyorsunuz Konak Tüneli ile birlikte kent içi trafikte ciddi rahatlama sağlandı. Fakat yeri gelmişken İzmirli hemşehrilerimle de şunu paylaşmak istiyorum.
Biz Konak Tüneli'ni yaparken karşımıza çıkmadık engel kalmadı. İzmir'deki CHP'li belediye yönetimleri hem kendileri yapmıyorlar hem de yapmak isteyene de engel oluyorlar. Ortaya yeni bir proje çıktığında önce kendileri karşı çıkıyor, daha sonra da uzantıları olan bazı meslek odaları ve yine bazı dernekler ile tam bir taarruza geçiyorlar. Karabağlar'da muhtarlarla bir toplantı yapmıştım, sohbet ediyoruz. Orada bulunan muhtarlarımızdan birisi bana şöyle dedi, 'Vekilim, bu Konak Tüneli konusunda ben de karşı çıkanlardan biriydim. Yapılmasın diye tepkimi ortaya koydum. Ancak proje tamamlandığında ve biz bunu kullanmaya başladığımızda karşı çıktığımız için çok pişman oldum' Durum gerçekten budur.
İnsanlarımızı yanıltmaya çalışıyorlar, artık bunu yapmasınlar. Konak Tüneli'nde yaşadığımız sürecin aynısını Körfez Geçiş Projesi'nde de yaşıyoruz. 1,1 milyar dolarlık bu devasa projeye karşı kamuoyu oluşturmaya çalışıyorlar. Ama artık insanımız bunları iyi tanıyor. Konak Tüneli'nde yalanlar söylediler, tutmadı. Bu kent, yatırımın önünde durana, İzmir'in gelişmesini engelleyene iyi gözle bakmıyor. İzmir'de CHP'li belediyelerin bir tarzı var; yapmazlar bize de yaptırmamak için her türlü yolu denerler sonra da yine bize dönüp neden yapmıyorsunuz derler. Bunların genel manada tarzı bu olmuş" ifadesinde bulundu.
CHP'Lİ BELEDİYELER PROJE ÜRETMİYOR
CHP'li yerel yönetimlerin proje üretmediğini belirten Kaya, "Maalesef geçmişte İzmir'deki seçimlerde projeler değil ideolojiler yarıştığı için, CHP'li belediyeler slogan siyasetinden, ideolojik siyasetten öteye gidemiyorlar. Hizmet siyaseti ile uzaktan yakından alakaları yok. Sayın Başbakanımız Binali Yıldırım 2014'te İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adayı olduğunda, 1.414 tane proje ortaya koydu. Sayın Kocaoğlu'nun ortada hiçbir projesi yoktu. Bunların gerçekten böyle bir derdi hiçbir zaman olmadı" dedi.
İSTEMEZÜK CEPHESİ HİÇ BOŞ DURMUYOR, MALUM ODALAR BUNLARIN ÖN BAHÇESİDİR
Körfez Geçiş Projesi'nde gelinen noktayı anlatan Kaya, "1 Kasım 2015 genel seçimlerinden hemen sonra Sayın Başbakanımız projenin detaylarını basın mensuplarıyla, kamuoyuyla paylaştı ve kentin bunu tartışmasını istedi. Bu proje, 6 dakikada İzmir'in iki yakasını birbirine bağlayacak bir proje. İzmir'de 1 milyon 200 bin araç var. Bu araçlar mevcut durumda ya 31 kilometrelik şehir içi yolunu kullanıyor, ya da 52 kilometrelik Çevre Yolu'nu kullanarak şehrin bir yakasından diğer yakasına geçiyor.
Bunların önemli bir kısmı bu projeyle karşıdan karşıya 6 dakikada geçme imkanı bularak kent içindeki diğer iki yolumuzu kullanmaktan vazgeçecek. Böylelikle de kent içi trafikte müthiş bir rahatlama imkanı sağlanmış olacak. Ama istemezük cephesi yine boş durmuyor. ÇED sürecini bitirdik, karşımızda yine bir dava bulduk. CHP'li belediyelerin uzantıları sahneye çıktı. Bu dava açan malum odanın yönetimine bakıyorsunuz, 7 arkadaşın 5'i CHP'li belediyelerde çalışıyor. Bazen bakıyoruz, stadyum projelerinde olduğu gibi kimi zaman direkt kendileri dava açıyor, kimi zaman da tepki almamak için uzantılarına dava açtırıyorlar. Kamuoyundaki rahatsızlığı görünce çıkıp 'bu odalar bizim arka bahçemiz' değil dediler. Ben söylüyorum, bu odalar bunların arka bahçeleri değil ön bahçeleridir.
Bunlar iç içe girmiştir, her konuda ortak hareket etmektedir. İzmir'de yapılacak kamu yatırımlarının önünü kesmek için pusuda bekliyorlar. Yeni bir yatırım gördükleri zaman hemen dava açarak durdurmak için harekete geçiyorlar. Başka herhangi bir noktada bunların isimlerini duyamazsınız. Bunlar kente yapılacak hizmetlerle değil, o hizmetlerin engellenmesiyle gündeme gelirler. İzmir ile ilgili bir tane olumlu projeleri yoktur. Yüzde 65'i kaçak bir şehirden bahsediyoruz, bu odalardan bir tane ses yok. Kentsel Dönüşüm konusunda susarlar, modern şehircilik, çağdaş imar uygulamaları konusunda önerileri yoktur. Neden, malum belediyelerle birlikte çalıştıkları için. Bunların tek görevi kamuya yatırım yaptırmamak" dedi.
İSTANBUL'UN MARMARAY'I VARSA İZMİR'İN DE KÖRFEZ GEÇİŞ'İ OLACAK
İzmir'e olan hizmet aşklarının asla tükenmeyeceğini belirten Kaya, "Bizim İzmirli hemşehrilerimize söylemek istediğimiz şudur. Neticede bunlar bizim kentimize hizmet aşkımızı azaltacak, bizi durduracak şeyler değildir. Biz İzmirlilere hizmet etmek için, İzmir'i daha kalkınmış, daha müreffeh, daha çağdaş, daha yaşanılabilir bir kent haline getirmek için çalışmaya devam edeceğiz. Körfez Geçiş Projesi'ni de gerçekleştireceğiz, diğer yatırımları da yapacağız. Bu proje harika bir projedir.
Ortaya yapılacak yapay ada ile birlikte İzmir yeni bir turizm alanı kazanacak. İstanbul'un Marmaray'ı varsa İzmir'in de Körfez Geçiş Projesi olacak. İzmirliler şunu çok net şekilde bilsinler ki, biz bu kentin menfaatine olacak tüm yatırımlarda elimizi taşın altına koyar ve yola devam ederiz. Hemşehrilerimiz bizim bu hizmetlerin yapılması için verdiğimiz mücadelelere ve gayretimize baksınlar, diğer taraftan da bunları engellemek için gayret edenlere baksınlar. Ve ona göre bir refleks ortaya koysunlar. Biz bunu bekliyoruz" ifadesinde bulundu.
İZMİR'DE BİR TANE HAKARET VE NEFRET SÖYLEMLERİNDE BULUNAN KİŞİ VAR, O DA...
Programı sunan Kamburoğlu'nun sorusu üzerine 8 Eylül'de Selçukta yaşanan olayları anlatan Kaya, "8 Eylül'deki Selçuk'un kurtuluş gününde yaşanan ve neredeyse onun akabinde 9 Eylül İzmir'in kurtuluş günü törenlerini etkilemeye yönelik yaşanan kabul edilebilir bir durum değildir. Çok açık ve net bir şekilde ifade edeyim. 8 Eylül'de Selçuk'ta ne vardı; Selçuk'un kurtuluş günü, toplu açılış ve temel atma törenleri vardı. Buna ilişkin de programlar çok önceden yapılmıştır. Cevap hakkı doğmasın diye ismini vermek istemiyorum. TCDD Genel Müdürü'nün çok net açıklamaları var. Diyor ki, 'Biz bayramdan önce Belediye Başkanı ile görüştük, kendisini bilgilendirdik, kendisi de çok güzel olacağını söyledi. Yetinmedik, bir daha aradık.
Tarih, gün ve saat verdik. Sonuçta bu törende bir araya geldik' Ben çok net bir şekilde ifade etmek istiyorum, o törende ne bir hakaret, ne de birisinin konuşmasını engelleme durumu olmadı. Biz bugüne kadar çok açılış töreni, çok etkinlik gördük. Geçmişte ne oluyorsa aynısı oldu. CHP'li bir grup orada slogan attı, sonrasında da AK Partili bir grup 'Recep Tayyip Erdoğan' diye slogan attı. Gayet saygılı, gayet nezaketli, nefret söylemi içermeyen bir durumdan bahsediyorum. Burası İzmir, İzmir'de kimse birbirine hakaret etmez. İzmir'de bir tane hakaret ve nefret söylemlerinde bulunan isim var, onun da ismini vermeyeceğim ama tüm İzmir kim olduğunu net bir şekilde biliyor. Öfke nöbetine girdi, hep birlikte gördük. Siyasi hırslarının onda biri kadar İzmir'e hizmet etme hırsı olsaydı bu kent böyle olmazdı" dedi.
SELÇUK'TA TİYATRO OYNANDI, SENARİSTİ, ORGANİZATÖRÜ VE OYNAYANI DA BELLİDİR
Selçuk'ta bir tiyatro oynandığını belirten Kaya, "Orada Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin Başbakanı var. Bir devlet adabı vardır. Bir devlet saygısı vardır. Biz hiçbir noktada kimseye saygısızlık yapılmasına müsaade etmeyiz. Bakın net söylüyorum, bu a veya b partisi olsun fark etmez, karşılaştığımız kim olursa olsun, saygıyı ve asgari nezaket kurallarını göz ardı etmeden davranılması hususunda bilinçli bir siyasi geleneğin temsilcileriyiz.
Biz insanlara değer veriyoruz. Görüşleri ne olursa olsun, biz uzak ya da yakın fark etmez, biz temsil edilen makama değer veriyoruz. Bu Belediye Başkanı, olmayan bir hadiseyi varmış gibi göstermeye çalışmıştır. Bir tiyatro oynamıştır. O alanda hiç kimsenin birbirine yaptığı bir hakaret yoktu ama etrafa hakaretler yağdıran tek bir kişi vardı, onu da İzmir kamuoyu çok net bir şekilde biliyor. Yakın zamanda partisinin il kongresi var, yeniden adaylıkla ilgili düşünceleri var, kendi örgütüne bir mesaj vermeye çalışmıştır, kendi örgütündeki pozisyonunu kuvvetlendirmeye çalışmıştır, bunun için de buradaki töreni kullanmıştır.
Zaten süreç içerisinde de kendi kendini yalanlamıştır. Baştan dedi ki, 'Devlet Demiryolları bana bilgi vermedi' sonra da çıkıp 'Evet, bana bayramdan önce bilgi geldi' ifadesinde bulundu. Böylelikle olaydan hemen sonra attığı tweet'leri kendisi yalanlamış oldu. Bir yalanını daha kendi ortaya çıkardı. Siyasi hesapları uğruna milleti provoke edici bir faaliyet gerçekleştirmiştir. Bu yakışmadı, bu olmadı. İzmir hoşgörünün şehridir. İzmir'de herkesin yaptığı ortadadır. Biz kavgayla değil sevgiyle anılırız, uzlaşmayla, diyalogla anılırız. Belediye Başkanı açısından durum böyle değildir. Geçmişte kendi partisinin milletvekillerine, belediye başkanlarına kameralar önünde hakaretamiz ifadeler kullandığını hepimiz biliyoruz. Bunun böyle bir tarzı var. İzmirliler neyin ne olduğunu çok iyi biliyor. Sorumluluk sahibi olacağız, 8 Eylül Selçuk'un kurtuluş gününde böyle bir şey yapıyorsunuz, ertesi gün de 9 Eylül İzmir'in kurtuluş günü. Bu şehirde gerginlik çıkarmaya çalışıyorsunuz. Siyasi hesaplar uğruna böyle bir şey yapıyorsunuz. Bu hiçbir şekilde kabul edilemez. Orada bir kişinin burnu kanasaydı, Belediye Başkanı olsan ne yazar, dünyanın en büyük makamında yer alsan ne yazar. Ben daha yaptığı işleri, orada sarf ettiği sözleri söylemek istemiyorum, çünkü gerçekten buna terbiyem el vermiyor.
Olay yaşandı, bitti, akabinde yaşananlara bakıyoruz, dediklerimizi doğruluyor. 9 Eylül'ü İzmir'in kurtuluş gününden ayrı bir noktaya taşıma gayreti oldu, kendi örgütüne mesajları oldu, örgütünden bu noktada kendisine gelen mesajlar oldu, işte bu tiyatronun amacını böylece hep birlikte görmüş olduk. Ama ben İzmirlilere sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. Bu oyuna gelmediler, İzmirli duruşu ile her zamanki gibi kendilerine yakışanı yaptılar. Sayın Başbakanımız o gün 250 milyonluk yatırımın açılışını yaptı, 400 milyonluk yatırımın da temelini attı. İzmir için önemli kazanım olmuştur. İzmir adına şükranlarımızı sunuyoruz" sözlerini sarf etti.
BUCA BELEDİYE BAŞKANI HADSİZLİK YAPTI
Yaşanan olayların ardından basına yansıyan açıklamaları da değerlendiren Kaya, "Şunu da söylemeden geçemeyeceğim, Buca Belediye Başkanı çıkıp diyor ki, 'Sayın Başbakan özür dilesin' Devlet hiyerarşisinde, devlet terbiyesinde böyle bir şey yoktur. Bu hadsizliktir. Bunu siyasi terbiyesi olmamasına ve devlet adabını bilmemesine veriyorum. Ülkenin Başbakanının yanından bağırıp çağırarak, öfke nöbeti halinde çıkıp gidiyorsun, sonra da özür bekliyorsun. Bu ilçe belediye başkanı, kendi ilçesinde yapılan gençlik merkezi açılışı öncesinde o merkezin bahçesindeki 100 metrelik alanı düzenleyemedi. Oraya Ödemiş'ten çim, Menderes'ten park ve bahçe malzemesi geldi. Herkes işine baksın, işini iyi yapmaya çalışsın" dedi.
BAŞBAKANDAN RANDEVU ALAMIYORUM DİYOR, NE HİKMETSE YANINDAN KALKIP GİDİYOR
Kaya, "Başbakanın yanından çıkıp giden Belediye Başkanı bugün açıklama yapmış, 'Başbakandan randevu alamıyorum' diyor. Bu çok komik bir şeydir. Başbakan iki gün İzmir'de olacak, tüm programlara davetlisin ve protokol gereği hemen yanında olma durumun var, Başbakanın programını terk edip gidiyorsun sonra da randevu alamıyorum diyorsun. İnsanlar sana güler, bunu yapma" dedi.
YEREL YÖNETİMLER TURİZM KONUSUNU SAHİPSİZ BIRAKTI
Programda sorulan sorulardan birisi de İzmir'in turizm noktasındaki son durumu oldu. Bu konuda da bir değerlendirme yapan Kaya, "İzmir'in turizm noktasındaki potansiyelini artırmak için biz her türlü gayreti gösteriyoruz, göstermeye de devam edeceğiz.
Ancak yerel yönetimler bu işi sahipsiz bırakıyor. Şehre bu vizyonu vermek esasında yerel yönetimlerin görevidir. İzmir dışındaki 80 ile baktığımızda bunun böyle olduğunu görebiliriz. Ama böyle bir projeleri, daha doğrusu dertleri yok. İzmir'de turizmi nasıl kalkındırabiliriz, İzmir'in tanıtımını daha iyi nasıl yapabiliriz diye bir dertleri olmadığını görüyoruz. Efes Antik Kanal Projesi, 35 Proje'nin içerisinde yer alan bir projedir. ÇED süreci tamamlandı, Ekim ayında ihaleye çıkıyor. İzmir'de SİT diye bir sorunumuz var. İzmir'e bir yatırımcı yatırım yapmaya kalktığında, önüne SİT engeli çıkıyor. Sayın Başbakanımız talimat verdi, turizm yatırımlarının önünü açmak için, koruma kullanma dengesini gözeterek SİT değerlendirmeleri tekrar yapıldı.
Çeşme'de, Urla'da ilan edildi, yakında Selçuk'ta da ilan edilecek. Böylece turizm yatırımlarında bir patlama olacağını hep birlikte göreceğiz. Bizim derdimiz, İzmirlinin daha çok kazanmasıdır, İzmir'de daha çok istihdam sağlanmasıdır. Termal turizm İzmir için çok önemli. İnciraltı gibi bir değerimiz var. Ama bahsettiğim problemleri, engelleme çabalarını burada da görüyoruz. Bunu planlamak için Çevre ve Şehircilik Bakanlığımızla birlikte üç defa plan yaptık, Büyükşehir Belediyesi üç defa dava açtı ve üçünü de durdurdu. Sonra enteresan bir şekilde, şehrin belediye başkanı çıktı, 'burası için neden bekliyorsunuz' dedi. Dedik ki, 'sen dava açtın, ondan bekledik' bu sefer de gözlerimizin içine baka baka 'ben dava açmadım' dedi. Açtıkları davaların dosya numaralarına kadar verdim. İptal gerekçelerini gösterdim. Bu dava açma hastalığından kurtulmadıktan sonra yerel yönetimler, böyle önemli bir termal turizm alanını biz İzmir'e kazandıramadıktan sonra, nasıl yapacağız çok merak ediyorum. Bu planlamayı uzlaşı içinde yapalım dedik, defalarca bir araya gelindi, bürokratlar görüştü ama olmadı.
İzmir'in temel sorunu şu, bir uzlaşı içerisinde hareket edelim, yatırımları gerçekleştirelim diyorsunuz, yerel yönetimle hareket etmeye başlıyorsunuz, ancak devamını maalesef getiremiyorsunuz. Çünkü tam nokta koyulacağı zaman, düğmeye basılacağı zaman, hemen dava hazırlıkları başlıyor. Çok garip bir şey. İnciraltı gerçekten İzmir için çok önemli bir alan. İzmir'in turizm potansiyelini ciddi şekilde artıracak bir alan. Burada çalışmalarımızın devam ettiğini söyleyebilirim. Turizm konusunda İzmir'i hak ettiği noktaya getirmek için, Sayın Başbakanımızın çok ciddi gayreti var" dedi.
İZMİR'İN TANITIMINI YAPMIYORLAR
İzmir'in tanıtımı noktasında yerel yönetimin üzerine düşen vazifeyi yerine getirmediğini belirten Mahmut Atilla Kaya, "İzmir'in tanıtımı öncelikle yerel yönetimin işidir.
Yerel yönetim İzmir'in tanıtımı için gerekli çabayı göstermiyor. Gerçi böyle bir dertlerinin, böyle bir tasalarının da olduğunu düşünmüyorum. Vatandaşımız da bunu net bir şekilde görüyor. Buraya gelmeden Üçkuyular'daydım. Vatandaşlarımızı geziyoruz, esnaflarımızla beraberiz, insanlarımız çöp toplanmasından Körfez Geçiş Projesi'ne kadar her işi bizden bekliyor. Yani tamam, Körfez Geçiş Projesi'ni biz yapalım da, çöpü bari bunlar toplasın diyorum, vatandaşlarımız 'yok, bunu da siz çözün, siz çözersiniz' diyor. İzmirli hemşehrilerimiz yerel yönetimlerden umudu kesmiş. Bunların bir şey yapmayacağını biliyorlar. O tanıtımı da biz yaparız. Kültür ve Turizm Bakanlığımızın ciddi çalışmaları olmuştu, onları da biz devam ettiririz" dedi.
HER İLÇEYE MODERN HASTANE, İKİ ŞEHİR HASTANESİ
Programda İzmir'e yapılan sağlık yatırımlarından da bahseden Kaya, "Torbalı Devlet Hastanesi, 2009 yılında yapılacaktı. O dönemki CHP'li belediye başkanı hastanenin yapılacağı alanı belediye hizmet alanı ilan etti. Bir başka yer bulundu, o da şu andaki mevcut binanın yapıldığı yerdir, bunu da engellemek için türlü çabalar gösterdi. 2014'te Torbalı'da AK Partili bir belediye başkanı seçilince belediye tarafından yapılan engellemeler sona erdi ve hemen hastanenin temeli atıldı.
Kısa süre içerisinde de inşaatı tamamlanarak hizmete açılmış oldu. Aynısını şu anda Selçuk'ta yaşıyoruz. Selçuk'un yeni hastanesinin ihalesi yapıldı, inşaatı başladı, CHP'li belediye meclis üyeleri plana itiraz ettiler. Daha sonrasında da uzantıları olan, ön bahçeleri olan oda dava açtı, plan iptal edildi ve devletin yaptığı yatırım orada kaldı. Sağlık yatırımını iptal ettiriyorlar, bunu anlamak mümkün değil. Benzer bir hikaye de Konak'ta mevcut biliyorsunuz. Orada da belediye, Tepecik Hastanesi'ne yapılacak ek yatırımların önünü kesiyor. Dedim ya, bunlarda bu hastalık haline gelmiş. Her şeye itiraz ediyorlar. Gelinen noktada, Selçuk'ta TOKİ konutlarının yapılacağı alana yeni hastaneyi yapıyoruz, oraya müdahale edemiyorlar.
Biz inat ediyoruz. Onlar karşı çıktıkça, engellemeye çalıştıkça inat ediyoruz. Bizim İzmir'e hizmet etme aşkımızı asla bitiremeyecekler. Bunu çok net bir şekilde söylüyorum. Bizim hedefimiz, İzmir'in tüm ilçelerinin yeni hastanelere kavuşması.Bunu başaracağız. Tabi İzmir'e birçok sağlık yatırımı yapıldı ve yapılmaya da devam ediyor, ancak bunlardan en önemlisi Bayraklı'daki Şehir Hastanesi. Bu gerçekten bambaşka bir proje. 1 milyar avro'luk bu projenin de imalatı başladı, bu projenin tamamlanmasından sonra İzmir'e bir şehir hastanesini daha kazandıracağız" şeklinde konuştu.
GÖKKUŞAĞI GİBİ OLMAK BİR SİYASETÇİYE YAKIŞMAZ
Başbakan Binali Yıldırım tarafından temeli atılan stadyumlarla ilgili süreci de anlatan Kaya, "Bu projeleri konuştukça bir İzmirli olarak dertleniyorum ve üzülüyorum. Tam üç yıl kuru gürültü, içeriği boş olmayan davalarla bekledik. TOKİ ile Gençlik ve Spor Bakanlığı Türkiye genelinde 16 tane stadyum yapılması hususunda karar almıştı, bunların 3 tanesinin de İzmir'e kazandırma noktasında Sayın Başbakanımız devreye girmişti. Bu 16 stadyumla ilgili çalışmalar aynı dönemde başladı. 13 stadyumun ihalesinde hiçbir itiraz olmadı, davalar açılmadı, engellemeler olmadı ve inşaatlar yükselmeye başladı.
İşte Eskişehir, Antalya, Sivas, Malatya, buralarda gittik Göztepe'mizle birlikte, maçları izledik. Bunlara hep gıpta ile baktık. İzmir'deki stadyumlar da aynı dönemde planlandı ama yapılamadı. Sebebi işte bu engellemeler ve açılan davalardır. Neden dava açtılar, neden engellediler, bakıyoruz bu stadyumların mevcut yerlerine yapılmasını istemediler. 400 milyonluk bir proje, üç stadyumun toplam maliyeti bu miktarı buluyor. Ve bu üç proje de kulüplere gelir getirecek, 24 saat yaşayan stadyumlardır. İzmir Büyükşehir Belediyesi bu stadyumları burada istemediğini söyledi. Taraftar burada istiyor, kulüp yönetimleri burada istiyor, camialar burada istiyor, çevredeki esnaf burada istiyor, çevre sakinleri burada istiyor, İzmirliler burada istiyor, bir tek belediye istemiyor. Bu stadyumların yerlerinin tarihi önemleri var. Burada hatıralar var. Burada yaşanmışlıklar var.
Burada başarılarla dolu bir tarih var. Herkes burada istiyor, sen neden istemiyorsun? Biz üç yıl maalesef bu istemezük'çülerle uğraştık. Bu işler belediye başkanının keyfine göre olmaz. Gerçi biz belediye başkanını artık biliyoruz. Aziz Bey gökkuşağı gibidir. Renkten renge giriyor. Hangi renkte çıkacağı hiç belli olmuyor. İyi günü oluyor bir başka renkte çıkıyor, kötü günü oluyor başka bir renkte çıkıyor. 4 milyon İzmirlinin kaderi, onun hangi renkte çıkacağına bağlı olamaz. Bir gün başka, bir gün başka, bu sorumlu bir yöneticiye yakışan bir görünüş değildir. Sonunda ne oldu, bitti. Onlar inat etti davalarla, biz de 'inat da bir murattır' dedik ve 9 Eylül günü bu stadyumların temelini attık" şeklinde bilgi verdi.