Denizli’de Motivo Grubu, nefes terapisti, sembol okuyucusu ve karma astrolog eşliğinde Anadolu’nun dört yanında enerjisi yüksek alanlara meditasyon amaçlı geziler düzenliyor. Birlik bilinci ve ortak bir niyetle hareket eden grup, bu kez Kaz Dağları’nda kamp yaptı.
Ehl-i Gönül adını verdikleri gezi kapsamında Efsanelere konu olmuş Sarıkız’ın zirvesine çıkıp çember kuran, sabahları Kaz Dağları’nda güneşin doğuşunu izleyen, geceleri ateş başında toplanıp şaman davulu eşliğinde meditasyon yapan grup yerel halkın da ilgi odağı oldu.
Grup Sözcüsü, Edgü Tin Yaşam Gelişim Okulu Kurucusu.Sosyolog ve Aile Danışmanı Gülşen Kazgın, “Dönüştüren Yolculuklar” olarak isimlendirdikleri bu gezilerde, içe dönerek kendi hayatları konusunda bir farkındalık yaşamayı ve ruhsal olarak rahatlamayı hedeflediklerini dile getirdi.Her kampın kendine özgü bir frekansı, enerjisi olduğunu kaydeden Gülşen Kazgın, yola çıkmadan önce bu kampı Ehl-i Gönül, Ehl-i Muhabbet olarak isimlendirdiklerini ifade etti. Karma Astrolog Bircan Tükenmez ve Sembol Dili Eğitmeni Melek Kanbir ile birlikte bu geziye ve kampa rehberlik ettiklerini belirten Kazgın şunları söyledi:
“Kaz Dağları tarihi ve doğasıyla enerjisi çok yüksek bir alan. Burada Balıkesir’in Güre ilçesine bağlı eski bir Şaman köyü olan, bilge Türkmenler’in yaşadığı Tahtakuşlar Köyü’ne gittik. Giysileriyle, törenleriyle, oyunlarıyla kadim geleneklerini yaşatan bir köy. Yerel halk bizi çok güzel karşıladı. Etkinliklerimize yoğun ilgi gösterdiler. Kim olduğumuzu merak ettiler. Bizim sohbetlerimize, çemberlerimize katıldılar.
Tahtakuşlar Köyü’nde Şaman Davulu
Şaman davulu ya da Türklerde bilinen ismiyle kam davulu ile meditasyon yaptık. Belli bir vuruş tekniği var. Ateş etrafında kendimizi davulun ritmine bıraktık. Gözlerimi kapatıyorum davul çalarken ve o bizi bir yolculuğa çıkarıyor. Ritim, beynin teta frekansında çalışmaya geçmesini sağlıyor. Böylelikle kişi beynindeki ulaşamadığı alanlardaki bilgilere ulaşıyor. Çok daha derini görüyor.
Dört günlük bir kamptı. Her sabah güneşin doğuşunu izledik, güneşi selamladık. Gündoğumunda çember kurarak meditasyon yaptık. Tahtakuşlar köyündeki etnografya müzesini, yakındaki Zeus Altarı’nı ziyaret ettik. Sürekli hareket halindeydik ama hiç yorgunluk hissetmedik. Gece 2’ye kadar vakit geçirsek de sabahları hep 6’da 7’de uyandık. Araştırmacımız Melek Kanbir bizlere Zeus’tan Truva’ya, Çanakkale Savaşı’na kadar bölgenin tarihini ve mitolojisini anlattı. Kendimizi bir masalın içinde hissettik. Karma astrologumuz Bircan Tükenmez; Sirius kavuşumuna denk gelen kampımızda gökyüzünün konumunu yorumladı. Yıldızların dünyasına yolculuk yaptık.
Sarıkız’ın Zirvesinde Meditasyon Çemberi
Kazdağları’nın zirvesine, efsanelere konu olmuş Sarıkız’a çıktık. Dünyada ilk güzellik yarışmasının yapıldığı yer. Bulutlarla, gökyüzüyle, kuzgunlarla bir olduğunuz bir alan. Bir taraftan Çanakkale’yi bir taraftan Balıkesir’i görüyor. Orada bir meditasyonumuz oldu. Orada yaşanan duyguları anlatılabilmek çok zor. Bunu yaşamak gerek. Yüksek bir bağlantı halindeydik, güçlü enerjiler vardı.
Geceleri ateş başı sohbetlerimiz oldu. Tefekkür ve muhabbet üzerine, niye oralarda bulunduğumuz, neden ayak bastığımız, neleri hatırlamamız gerektiği üzerine konuştuk. Kuantum alandan, psişik alandan, bilim alanından, mitoloji alanından derin bilgilerin de olduğu sohbetlerimiz oldu. Daima çemberi, el ele tutuşmayı, birbirini desteklemeyi ön planda tuttuk. Ateşin etrafında toplanıp dans ettik. İçimizden ne geliyorsa, ne söylemek istiyorsak söyledik. Özgürce, kimsenin kimseyi yargılamadığı bir ortamda herkes kendi deneyimi içinden geçti. Birbirimize ayna olduk.
Daha önce Kayseri’de, Tunceli’de, Manisa Spil’e dönüştüren yolculuklar yapmıştık. Her yerde meditasyon yapmak mümkün fakat şehir dışına çıkmanın, doğada bulunmanın, başka alanlarda bulunmanın etkisi daha yüksek.Kamplarımızın en önemli özelliği akışta o anda ne olduğuna bakmak. Kontrol etmeyi bırakmak. Şehir hayatında insan her saatini her dakikasını kontrol ediyor ve bilmek istiyor. Bu kamplarda yaptığımız zamanı kontrol etmeyi bırakıp her ne oluyorsa gözlemlemek, hayatı akışına bırakmak.
Bu deneyimi yaşamak isteyen herkesi bundan sonraki dönüştüren yolculuklarımıza davet ediyoruz. Sırada tekrar Manisa Spil Dağı var. Güvenli bir alanda bu deneyimi birlikte yaşayabiliriz”.
Şehirde de Doğayı Yaşayabiliriz
Gülşen Kazgın, meditasyon yapmak için rahatlamak için ille de başka şehirlerde doğa yolculukları yapmak gerekmediğini söyledi. Kazgın, “Şehir hayatı ve doğal yaşam diye zihnimizde bir ayrımda bulunmamamız lazım. Şehirde de meditasyon yapabiliriz. Bir kuş ses dinlemek her yerde mümkün. Doğa içinde en yakın neresi varsa oraya gidebiliriz. Güneşin doğuşunu her yerde izleyebiliriz. Kampa gitmeden de bunu yapabiliriz. En yakın yeşil alanda bir araya gelip orayı deneyimleyebiliriz. Şehirde de o bilince yaşayabiliriz” diye konuştu.