Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
Bülent Arınç'la tokalaştık, hatta bir değil iki kez tokalaştık. Tokalaşırız tabii niye tokalaşmayalım. Farklı dünya görüşlerine sahip olsak da birbirimize saygılıyız. Siyasetçilere ders verir nitelikte bir konuşmaydı. Konuşmasında AK Parti yeni kurulduğunda ve iktidar olmadığında her toplantıya gittiklerini ısrarla ifade etti. Yeri geldiğinde itiraz ettiklerini ifade etti. Arınç'tan partisine çok sert eleştiriler: Majestelerinin gazetecileri var, havanın suyun berraklığından bahsederler 'kral çıplak' demenin vaktidirArınç'tan partisine çok sert eleştiriler: Majestelerinin gazetecileri var, havanın suyun berraklığından bahsederler 'kral çıplak' demenin vaktidir
Türk Demokrasi Vakfı gibi bir vakıf demokrasiyi konuşacaksak tartışacaksak herhalde AKP'li yöneticilerin de söyleyecek sözü olması lazım. Ama gelemiyorlar, oturamıyorlar, konuşamıyorlar. Çünkü baskı altındalar, bir kişinin baskısı altındalar. O nedenle kralın çıplak olduğunu, bir kişini AK Parti'yi sonlandırdığını, bitirdiğini ifade etti. Bu ifade benim açımdan önemli aslında Türk demokrasisi için de son derece önemli bir açıklama.
SOSYAL MEDYA YASASI TEPKİSİ
Gerçekleri dinlemeye tahammül edemiyorlar. Gerçekleri gazeteciler anlatıyor, politikacılar anlatıyor. Politikacıların dokunulmazlığı var, söylerler ama gazetecilere tahammül edemiyorlar. 'Benim söylediklerimi yazacaksın' gibi bir düşünce. Bunlar korkunun eseri. Zulmü arttırıyorlar her seferinde. Gerçeklere, muhalefete, eleştiriye tahammül edemiyorlar. Peki o zaman sen neden iktidar oldun? Ben her dediğini kabul mü edeceğim, onaylayacak mıyım? Bir ülkede demokrasinin varlık nedeni muhalefettir.
"BUNLARIN DÜNYADAN HABERİ YOK"
Bunlar gidici, gidecekler zaten. Akaryakıta zammı kim yaptı? Sen yapıyorsun kardeşim. Dış güçler falan değil sarayın oligarkları. Bir tane adam koymuşsunuz Hazine ve Maliye Bakanlığı'nın başına. Ne söylediği, ne yaptığı belli değil. Gözlerine mi bakacağız, boyuna mı bakacağız, endamına mı bakacağız. Kardeşim sen dön bir benzin fiyatlarına bak, peynir fiyatlarına bak, domates-salatalık fiyatlarına bak. Bunların dünyadan haberleri yok. Bir güreşçinin banka yönetim kurulunda ne işi var? Bu güreşçi kime, nasıl kredi verecek? Bir arkeoloğun Merkez Bankası'nda ne işi var? Bu atamalar baştan sakat.