CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde gerçekleşen grup toplantısına katıldı.
Gazze’de yaklaşık iki buçuk milyon Filistinlinin yaşadığını dile getiren Kılıçdaroğlu, “Çok zor şartlarda yaşıyorlar. Açlık var, sefalet var, gıda dışarıdan geliyor, yoksa aç kalacaklar. Bir sürü sorunları var ve dünyanın büyük bir kesimi bu sorunlara ilgisiz kaldı. Onun da altına özenle çizmek isterim. Filistin halkının haklı davasını savunmak elbette ki her demokratik ülkenin hakkıdır. 1970’lerde devrimci gençler de Filistin Kurtuluş Örgütü’ne (FKÖ) destek vermek için gittiler ve Filistin'de mücadele ettiler. Onların mezarlarının Filistin'de olduğunu hiç unutmadım. Hiçbir haklı dava sivillerin öldürülmesi hakkını kazandırmaz. Sivillerin, kadınların, çocukların, yaşların öldürülmesi asla ve asla doğru değildir. Sizin haklı davanızın üzerine gölge düşürür. Özellikle uluslararası kuruluşlarının bu konuda Birleşmiş Milletler başta olmak üzere bu sorunun çözülmesi için çaba harcaması gerekir” değerlendirmesinde bulundu.
Kılıçdaroğlu, hiçbir zaman terörle mücadelenin karşısında olmadığını belirterek, “Tam tersine terör nerede ve kimden gelirse gelsin her türlü mücadeleyi yapın dedik. Sınır ötesi operasyonda zaten uluslararası hukuk bana o yetkiyi veriyor. Terör varsa giderim, vururum. Bitti, o kadar. Şimdi önümüze bir tezkere getiriyorlar. Elbette ki terörle mücadele konusunda verilecek her yetkiye biz evet deriz ama anlamadığım bir şey var. ‘Yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye'de bulunması’ diyor. Tezkerede cumhurbaşkanı isterse yabancı silahlı kuvvetleri Türkiye'ye davet edecek. Birinci sorum Bahçeli’ye. Milliyetçi Hareket Partisi olarak tezkereye evet diyeceğini söylüyorsun. Yabancı asker postallarının Türkiye Cumhuriyeti topraklarını çiğnemesine evet diyor musun, demiyor musun? Bu kardeşiniz de milliyetçi, altı okumuzdan biri de milliyetçilik. Asla ve asla yabancı bir askerin Türkiye’ye gelmesini istemiyorum” ifadelerine yer verdi.
TBMM’de görev yapan milletvekillerinin gelen yasa teklifini sorgulaması gerektiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, “Dünya tarihinde ilk kez bir parlamentoda, Tasarruf Mevduat Sigorta Kurumunda yolsuzluk yapanlar hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılamaz diye kanun çıktı. O nedenle bugünkü meclise ‘gazi meclis denmez’ dedim. Bunlar, ‘vay nasıl denmez’ diye başladılar. Gazi ne demektir? Vatanı için mücadele ederken yaralanan kişi demektir. Ülkesi için mücadele ederken yaralanan kişi demektir. Hak, hukuk ve adalet için mücadele ederken yaralanan kişi demektir. Gazi budur. Gazi meclis denmesinin nedeni bu meclisin kuruluşunda Kurtuluş Savaşı'nı yöneten meclistir bu meclis. O nedenle meclise gazilik unvanı verilmiştir ve Kurtuluş Savaşı'nı yönetirken de Mustafa Kemal'e belli bir süre için başkomutanlık yetkisi verilmiştir. O gazi meclis, ‘başkomutanlık yetkisi bize ait’ demiştir. O gazi meclisin özelliği budur” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye üç soru soracağını söyleyen Kılıçdaroğlu, sözlerine şöyle devam etti; “Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu yöneticileri yolsuzluk yaptığında haklarında ‘soruşturma ve kovuşturma açılmayacaktır’ diye kanun teklifi gelirken bu kanun teklifinden sizin haberiniz var mı? Dünyanın hangi parlamentosunda yolsuzluklar hakkında araştırma ve kovuşturma yapılamaz diye bir kanun çıkmıştır? Üçüncü sorum ise ilkokula giden bir çocuğa sorun; herhangi bir parlamentoda milletvekilleri bir kamu kurumunda yolsuzluk yapanlar hakkında araştırma ve kovuşturma yapılamaz diye bir kanun çıkarsa buna siz evet mi dersiniz, hayır mı dersiniz? Adım gibi eminim ‘hayır’ diyecektir.”