İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin 2020 mali bütçesini dün meclis tarafından onaylandı.
Haber merkezlerine düşen mali bütçenin yarısının yatırımlara yönelik olması, İzmir’de yaşayan, İzmir’de kazanan herkes için güzel bir haber.
Ancak, bu bütçenin içinde bir şey var ki, bir şeyin varlığını görmek, bir şeyin de eksikliğini görmemek, görememek gibi geldi bana.
İzmir’in tarihi Kemeraltı ve çevresi için ayrılan 126 Milyonluk bütçe ayrılmış. Benim bildiğim her mali bütçe döneminde Kemeraltı için bir bütçe mutlaka ayrılıyor.
Ya taşları sökülüyor, ya kaldırımları sökülüyor, lambaları değiştiriliyor ya da orasında, burasında bulunan ama ticari merkez olan tarihi yerlerin restorasyona yapılıyor.
Bu çalışmaları her seçimden sonra görmek ise klasik yönetim tarzı haline geldi.
Bu klasik tarzın içinde her zaman Kemeraltı’nın en büyük sorununun otopark olduğunu görememek var.
Araba, alış verişe giden, gezmeye, görmeye giden insanların en güzel oyuncağıdır. Arabasının gideceği yol yoksa arabasını koyacağı yer yoksa beklemeyin.
Bakın Bornova Form’a, bakın Selway Outlete, bakın Agora, Özdilek, Hilton AVM vs alış veriş merkezlerine.
Kimisi dağ başında, kimisi şehir dışında. Ama dağın başında da olsa, şehir dışında km uzakta da olsa arabanın gideceği yol, koyacağı otopark var. Vatandaş, bir şeyler almasa da, bir şeyler yemese de gidiyor.
Kemeraltı’na gidecek tramvay, metro, otobüs, vapur gibi toplu ulaşım araçları var, onlarla gidilebilir diye düşünenlerin düştüğü yanılgı da, otopark sorunun öncelikli sorun olmadığı.
Kişisel, sosyal ve ticari hayatın özetini şöyledir.
Birisinin parası varsa, arabası vardır.
Birisinin arabası varsa, parası vardır.
O birisi arabası ve parası varsa, otopark ister.
Otopark yoksa yollara güller dökseniz de arabası ve parası olan gelmez!
Kemeraltı’ndaki esnafı da biliyor: En iyi müşteri de arabası ve parası olandır.
Gezip, giden değil!