Gel otur karşıma, bugün benim misafirim ol. Bırak işini gücünü, sensiz kim ne yaparsa yapsın.
Alıştırmışsın herkesi kendine kimse sen olmadan parmağını kıpırdatmıyor. Parmağını kıpırdattıkların da zaten kıymet bilmiyor.
Bugün kapalım kapanan kapılar ardına. Güneşi görmeyelim, boş ver. Kendi karanlığımızın arasında kendi ışığımızı bulana dek çıkmayalım gün ışığına. Elalem ne der sözlerine kulak tıkayalım, kendimizden başka kimseyi duymayalım.
Çok uzun zaman oldu başbaşa kalmayalı... Aynaya bakmasam unutacağım yüzünü, o kadar yabancılaştık birbirimize.
Dünyanın telaşına öyle bir kapıldın gidiyordun ki bir kez olsun ruhuna selam vermiyorsun. Benim ruhum ne istiyor, canı ne yapmak istiyor diye sormuyorsun. Yıllardır bedenine, zihnine, yüreğine ve bana yükleniyorsun. Hep birileri için yaşıyor, birileri için zamanından eksitiyorsun. Oysa ki bir bilsen, bizi öldürüyorsun sen bizi! Ruhunu bedeninden ayırarak benliğini yok ediyorsun. Unutma ikimiz biriz! Aynı beden de bir canlıyız. Sen fanilerin gözünden görülensin, ben ise içten içe sadece senin görebileceğin, senin besleyebileceğin benliğinim. Bana ne kadar iyi bakarsan, benimle ne kadar ilgilenirsen sen o kadar iyi olacaksın.
Ruhumu çürüttüğünün sen olduğunu bilmiyorsun. Daima başkalarını suçluyorsun. O onu dedi, bu bunu derse... diye yargılarınla kendini en çok vuran sen kendin oldun. Defalarca bağırdım sana ama sesimi duymadın.
Dedim ki sana;
Bırak konuşsunlar. Dost değil, çıyan onlar.
Arkandan konuşmalarıyla, çarık ağızlarına bakmadan laf sokmalarıyla, kendini bilmeyen halleriyle çıbanın başı onlar, dinleme!
Dost görünümlü düşman bir çoğu. İçten pazarlıklı karekterlerini çıkarları üzerine satlığa çıkarmış muhbir onlar!
Gülümsemelerine inanıp dönme sakın sırtını, bıçağı ilk saplayacak olan en yakınındakiler olacak!
Fırsatını bulsalar kalbini tam ortadan ikiye vuracak olandır yine onlar!
Ben sana haykırdıkça sen işitmeyen bir engelli oldun. Kendini dost sandıklarına köle ettin.
Saygıdandır susayım dediğin herkesi başının üstüne çıkardın.
Oysa bilemedin ki saygının büyüğü küçüğü olmaz.
Şimdi bugünlerde tekliyor kalbin, sızlıyor dişlerin, ağrıyor başın, can çekişiyor ruhun.
Anla artık be insan. Hastalığının çaresi Doktorlar da yok, reçetelerin sana bir faydası yok.
Herkesi arkana, kendini karşına al. Tepeden tırnağa ruhuna sarıl. Elini vicdanına koy birkez olsun iyi bak kendine. Kendin için bak ruhuna!
... Kendimle başbaşa kaldıktan 24 saat sonra.
İç sesimden son bir cümleyle birlikte gün ağırıyor...
Cahilliğine bir son ver öyle çık git şu kapıdan. Güneş doğacaksa hakkıyla doğsun bugün üzerimize.