Değerli Medya Ege okuyucularıma sevgi ve saygılarımla güzel bir gün diliyorum.
Antalya Bilim Üniversitesi ve Ayzıt Yayınları iş birliğinde açılmış olan Yaratıcı Yazarlık ve Senaristlik Eğitim programının öğrencisi sevgili Gülay ŞİMŞEK Medya Ege’de yazar konuğum olacak.
Her birinin yüreğimde bırakan bir izi olduğunu daha önce paylaşmıştım sizlerle.
Ve son olarak bugün Gülay ŞİMŞEK’in yazısını sizler için yayınlayacağım.
Evet Gülay ŞİMŞEK denildiği an yüzümde farkında olmadan bir tebessüm oluşuyor. Öyle böyle bir tebessüm değil bu dostlarım... Sıcacık ve en içten samimiyetiyle hayatımda derin bir iz bıraktı. Bir yarısı çocuk, diğer yarısı kocaman bir kadın. Çocuk yanı dünyayı sarıp sarmalıyor, kadın yanı ise olduğu yere diz çöküp ulu orta içten içe kendini yiyor. En güzeli ise Gülay’la birlikte zaman geçirmek bana huzur veriyor. Kepez kitap fuarında dikkat ettim de, standa yaklaşan her çocuğa kendinden bir ay ışığı saçtı resmen. Işığının hiç sönmemesi dileklerimle yüzün daima gülsün Gülay.
KENDİNDE TAMAMLANMAK NE OLA Kİ
Oturmuş çayımı içiyordum. Birden kendimi geçmişte nasıl güçsüz ve eksik hissettiğimi anımsadım.
Arayış içindeydim kendime dair ama bu arayışı , sevgili ya da eş aramak olarak algıladım zihnimde.
Zihnim zan içindeyken halbuki aradığım aslında kendi varlığımmış.
Benden dahda öte olan “Ben’in’’ çağrısıymış bu arayış...
Görememiş, duyamamışım o yıllarda.
Neden mi?.
Uyuyordum ve ruhen kayıptım.
Kendimden uzak nefret dolu, kendimi bir kaşık suda boğacak kadar hayattan kopuktum.
Hayat beni boğmadan, ben boğuluyordum geçmişimin sularında...
Uzun yıllar bir başkasıyla tamamlanmayı bekleyip durmuşum, kendimle bütün olmadan ve kendimi keşfetme yolculuğuma başlamadan önce.
Yani deneyimleyen en iyi bilir derler ya, ben eksik olan yanlarımı ,diğer insanlarla olan ilişkilerimde tamamlamaya çalışırken, aslında daha da eksilmişim kendi varlığımda farkında olmadan.
Bundandır ki, farkında olmak tam olarak kendine dair idrak olgusunun açılması demektir.
İşte bu ruhsal idrak duygumun açılması için tabi ki tüm deneyimlerim.
Yaşanmışlıklarım ve beni, ben yapan değerlerim.
Gün gelip de ’’İyi i ki yaşamışım’’ diyebilmektir kendine keşif ve inanmak denen şey de…
Bir diğer insan sizi tamamlasın diye beklerseniz işiniz zor efendim.
Hep yarım ve eksik hissedersiniz kendinizi ben gibi…
Ta ki kendinizi keşfedip, kim olduğunuzu bulup, bilene kadar.
Ne zaman ki kendi varlığınızla bütünleşirsiniz bu eksiklik duygunuz son bulur.
Ve kendi varlığınızın ruhsal sonsuzluğu ile karşılaşıp, ruhsal dansa kavuşursunuz.
O muhteşem bir tangoya dönüşür kendinizle.
Tango ruhsal bir danstır, hislerle ve duygularınızla olan.
Ve hayattan keyif başlar işte o zaman.
Kendinizden keyif almadan bu keyfe ulaşamazsınız.
Her yol efendim önce kendimizden geçiyor.
O durağa uğramadan başka duraklarda nafile bekler durursunuz ...
Önce siz kendi bütünlüğünüzü bulup, o bütünlüğü sizinle paylaşmak isteyen insanla karşılaşırsanız iyi bir ilişkiyi
yaşarsınız.
Hem kendinizle, hem de diğer kişilerle ya da sevgilinizle...
Yani ne zaman sizi tamamlayacak birini aramayı bıraktığınızda, tamamlanmayı kendinizde bulursunuz.
İlişkinizin amacı sizi tamamlayabilecek bir başkasına sahip olmak değil, ancak bütünlüğünüzü paylaşacağınız bir başkasına sahip olmaktır.
Bunun için kendinizde eksik gördüğünüz ne var ise kendi bütünlüğünüzü bulmaya çalışın efendim.
Nasılsa onu paylaşmak için aynı bütünlükte bir başkası ya da başkaları vardır.
Kendini gerçekleştiren yani keşfeden insan, kendine inanmayı seçerek, buna inanan insandır.
Aramaktan vazgeçtiğinizde size, en güzel şeyler gelir diyorum ve sözlerimi sevgiyle noktalıyorum.
Sevgi en güzel şey varlığınızda ki…
Sonsuz güce, cesarete, sevgiye , kavuşmanız dileğimle...
Sevgilerimle...
Gülay ŞİMŞEK