KİBİR

Banu Pirinçcioğlu

Fakir olmak ayıp birşey midir?

Değildir elbette. Nasıl ki zenginlik övünülecek birşey değilse, fakirlik de utanılacak birşey değildir. Her ikisi de bir durumdur. 

Bir video izledim sosyal medyada. Üstüm başım, kıyafetim "onlar gibi" değil diye şirketinin yemeğine katılmaya utanan bir genç. 

Hem çok üzüldüm hem çok kızdım. 

Eğer birisi böyle düşünüyorsa, eğer parası olmadığı için utanıyorsa onu bu düşünceye iten davranış neydi ki? Ne olmuştu da böyle düşünmüştü?

Aşağılayıcı bakışlar mı? Böyle üstten üstten bakıp burun kıvıranlar mı?

Bir insanın bir diğerinden daha fazla parası olması onu üstün yapmaz. Daha şanslı yapar. Başarılı belki, ama başarılı her insan da illaki zengin olmaz. 

Daha şanslı olduğu için de üstün sayılmaz. 

Aynı işi iki kişi yapar, birisi yürür gider diğeri yerinde sayar. Ben ben diye çok da böbürlenmemek lazım yani. 

Eğer parası olmayan, parası olanın yanında ezik hissediyorsa bu mutlaka bir davranışın sonucudur. 

Hepimizin eşit olduğunu anlatmak atomun parçalanmasından daha zor. 

Zihinler o kadar engelli ki. Kendimizi hep üstün sanıp, karşımızdakini ezmek istiyoruz.

Hepimiz kendimizi aristokrat sanıyoruz. Bizim gibi olmayanları beğenmiyoruz. 

Soma felaketini hatırlayın. 

Madencilerden biri üstü başı kir pas içinde otobüse binip ayakta durmuştu, koltuklar kirlenmesin diye...

Normalde bakıp aşağılayacak herkes bir anda sosyal medyasında paylaşmıştı bu haberi. Altında yorumlar; ah kardeşim , vah  evladım, senin alnının teri o, en çok sen hak ediyorsun koltukları, falan falan...

Bu iki yüzlülüğü sevmiyorum. Hem de fena halde sevimsiz buluyorum. 

Bir restoranda yan masana gelip otursa burun kıvırıp rahatsız olacak herkes bir anda madenci dostu olmuştu. 

Oysa o kıyafetinden utanıyorsa, sebebi kıyafeti temiz olanlardı. 

Hiçbir işi olmayan, birşey üretmeyen, tek yaptığı kendi fotoğraflarını koyup paylaşmak olan sıradan bir bol takipçili sosyetik hanımın paylaşımına denk geldim.

Bir aile bireyini övmüş. Demiş ki, o kadar mütevaziymiş ki bu kişi, tavırlarından " beyaz yakalı" sanırmışız.  Oysa çok başarılı bir şirketi varmış. 

Gülsem mi kızsam mı bilemedim. 

Beyaz yakalıların mütevazi, şirket sahibi olanlarında gururlu, havalı olması gerektiği duygusunda yani.  Oysa o kadar cahil ki yazık, beyaz yakanın ne demek olduğunu bilmiyor. Memur da yönetici de, CEO da beyaz yaka aslında. Öyle sanıyorum ki demek  istediği mavi yaka olacaktı. 

Hem cahil hem kibirli. 

Ama ayıp olmasın diye,maden felaketinde bir madenci fotoğrafı paylaşıp hepimiz biriz mesajı vermekten çekinmez. 

Ali Koç ile karşılaşmıştım bir kaç sene önce. Denize girdiğimiz plaja geldi ailesiyle. 

Plaj dediysem, şezlongu bin liralık olanlardan değil, son derece sakin mütevazi olan bir plajdı. Gayet normal insanlar gibi denize girdiler. Bir ara mutfağın önünde, garsonlardan biriyle konuşurken denk geldim. 

O kadar sıradandı ki konuşması. Oturdu masalardan birine, havadan sudan sohbet etti. Kasılmadan, hava atmadan, ağzında puro olmadan. Herkes gibiydi.

Hepimiz biriz, hepimiz aynıyız. Beyaz yaka, mavi yaka, kral, kraliçe, milyarder multi milyarder, hepsi aynı.

Kralın altın, fakirin paslı kaşıkla yemesi sadece  bir "olma durumudur",  o kadar.