Kılıçdaroğlu konuşmasında "Faturayı yoksullar ödememeli. Faturayı önce yönetenler ödemeli. Gelir gruplarına göre fatura ödenmelidir. Herkes gelirine göre bedel ödemelidir. Ekonomik krizde milli duruş böyle olur" dedi.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Ankara’da düzenlenen 14. Türkiye Eczacılık Kongresi”ne katıldı.
Kılıçdaroğlu’nun kongrede yaptığı konuşmadan satır başları:
“Sağlıkta yaşanan sorunları nasıl çözeceğiz. Anayasa'nın 2. maddesinde Türkiye Cumhuriyeti'nin sosyal devlet olduğunu da söyler. Anayasa Mahkemesi 1988 senesindeki kararında sosyal hukuk devletini ‘güçsüzleri güçlüler karşısında koruyarak gerçek adaleti sağlamakla yükümlü devlet demektir” der.
Sağlık ek düzenlemesi de var Anayasa'da sosyal hukuk devleti için. Sağlığı hak olarak görür anayasamız. Herkes sosyal güvenlik hakkına sahiptir der anayasamız. Bir lütuf değildir. Devlet gerekli tedbirleri alır, teşkilatı kurar der.
Siyasiler genelde sorunları popülist anlayışla yaklaşırlar ancak bütüncül bir anlayışla sorunu çözmek iktidarların görevidir. Sağlıkta ve sosyal güvenlikte sorunlar var. Bilimsel bir toplantıdayız madem ayrıntı vereyim. Sorunu çözmek isterseniz, akılcı politikalarla, birden fazla soruna aynı anda eğilmek zorundasınızdır… Parametreleri bir araya getiremiyorsanız sorunu çözemezsiniz. Sorunun bileşenleri bir araya getirilerek sorunlar çözülmeli.
Bizde aile yardımları sigortası uygulanmıyor. Önemi şu! Emeklilik yaşı 65 odu. 55 yaşındaki vatandaş işinden çıkarıldı, emekliliğe 10 yıl var. Bir süre işsizlik sigortasından para alacak, sonra iş arayacak. ‘Sen yaşlısın' diyecek patron, ‘devlet ‘gençsin emeklik için' diyecek. 65 yaşına kadar bu vatandaş nasıl geçinecek? Bu nedenle aile yardımları sigortası çok önemli, bu ülkede ayrım yapmadan hiç kimse gelecek endişesi taşımamalı.
Sayın Başkan konuşmasında dedi ki ‘ekonomik kriz var faturayı kim ödeyecek?’ Normalde faturayı yoksulların ödememesi lazım. Ülke yönetiminde doğrudan hiç bir sorumluluğu olmayan, sadece oy kullanarak iktidar seçen halkın fatura ödeme lüksü yoktur. Halk fatura ödememelidir.
Faturayı önce ülkeyi yönetenler ödemelidir. Eğer bir fatura çıkacaksa gelir gruplarına göre fatura ödenmelidir. Yani geliri yüksek olanların daha ağır bir fatura ödemsi orta gelirlerinin daha az fatura ödemesi gerekir. Eğer ekonomik krizde milli duruş sergilenecekse milli duruş böyle olur.
Bu ülkede yoksulluğu yenmemiz gerekiyor. Yoksulluk bu ülkenin kaderi olmamalıdır. ‘Genel Sağlık Sigortası primi ödemeyenlere sağlık hizmeti vermeyeceğiz' diye düzenleme yaptılar. Seçimler gelince ‘31.12.2018'e erteledik' dediler. Peki bu tarihten sonra ne olacak? Prim ödemedi diye gencecik çocuklarımızı ölüme mi terk edeceğiz?
83 yılda 1 doktor, son 16 yılda 11 hekim hayatını kaybetmiştir sağlıkta şiddet sonucu. Bunu hepimiz düşünmeliyiz.
SSK’ya genel müdür olduğumda eczacı arkadaşlarla konuşurdum sık sık. Eşdeğer ilaç uygulamasını bana eczacılar öğrettiler. Türkiye sömürü çarkından kurtulacaksa bunu yapmak zorundaydık. ‘Bunu sonuna kadar götürebilecek misin?’ dediler. ‘Kararlıyım’ dedim. Eşdeğer ilaç uygulamasını eczacılar sayesinde uygulayan bizlerdik, sonuna kadar da götürdük. Türkiye ilaç tüketiminde dünyada 16. sırada. Milli ilaç sanayinin gelişmesi lazım, bunun için de üniversitelerin bilgi üretmesi lazım. Acı haber vereyim; İran üniversitelerinin ürettiği bilgi sayısı, son 2 yıldır Türkiye’deki üniversiteleri geçiyor. Neden böyle sorusunu sormalıyız.
Sosyal güvenlik sistemi açık vermeye devam ediyor. Neden büyüyor? Bunu her şeyden önce öğrenme hakkı eczacıların ve bunu sormalısınız.
Sağlıklı çözümler demokrasi ortamında olur. Özgürce tartışma ortamında doğru yol bulunur. Bunun için hukukun üstünlüğü, düşünce özgürlüğüne sınırlama getirmeme, tarafsız yargı, medyanın kontrol altına alınmaması gerekiyor. Türkiye’nin bir çadır devletine dönüşmemesi gerekiyor.
Hapishaneler tıka basa dolu. Ama şu gerçeği herkes bilmeli. Güçlü olanlar dışarıda, hak arayan ama gücü olmayanlar içeride. Parası olanlar dışarıda, olmayanlar içeride. Bir başka gerçek, dışarından müdahalelere boyun eğen bir Türkiye var. Bu benim gücüme gidiyor. Merkel telefon ediyor gazeteciyi bırakıyorsunuz, Trump telefon ediyor papazı serbest bırakıyorsunuz. Suudi kralı telefon ediyor, Türkiye’de cinayet işleyenler ellerini kollarını sallaya sallaya gidiyor. Türkiye bir çadır devleti durumuna düşürüldü. Korku egemen olmasaydı, Türkiye’nin ayağa kalkması lazımdı.
Marks ‘dünyanın bütün işçileri birleşin’ diyordu. Şimdi Türkiye ve dünyanın bütün demokratları birleşmek zorunda. Demokrasiyi ülkemize getirmeliyiz…