"Ey Kabe! Seni bin sefer yıksam yine yapabilirim. Ama kırık bir kalbi asla!"
Hz. Ömer
Kırık bir aynaya bakmak gibidir, kırık bir kalple yaşamak. İkisinde de çatlaklar bozar görüntüyü. Hiçbir cam kesiği, can kesiğinin derinliğine ulaşamazmıș. Hiçbir bozgun, kalp kırıklığı kadar insanı dağıtamazmıș.
İnsanın kalbi koca bir sandık içinde neler var, neler yok kimse bilemez. Anahtarı da dilidir. Yükünü ise beden değil, ruh taşır. Çoğu zaman biz bile farkında olamayız, ruhumuzun hangi duygunun altında ezildiğini.
"Hassasiyetim bedenimde açılan yaralardan değil, kalbimin kırıkları her yürüdüğümde parçalar canımı ve kime açsam kalbimi daha çok batar can kırıklıkları." dedi ihtiyar yüzünde koca bir hüzün ve sesindeki ince ince titremelerle.
Kalp kırıklığı kronik bir hastalık gibi, bir kere bulaştığı zaman kalbe iyileșse bile en ufak zafiyette tekrarlar kendini. İnsanlar birbirini anlamak yerine, yargılayıp, kendi öz benliklerini daha üstün kılmak için karşısındakine uyguladığı duygusal bir şiddettir bu. Affetmetmenin yücelik sayıldığı ve hatayı kabul edip affedilmeyi bekleyen yada hatasını hiç kabul etmeden hiçbir şey olmamış gibi hayata devam edilmesi beklenen insanların her iki durumda da yüreğinde açılan o devasa boşluğun içine sıkıştırıldığını fark etmiyorlar bile.
Kalbi kırmaya tek bir söz yeter ama kırılan kalbi tamir etmeye ne bir özür, ne de bir ömür yeter.
– Charles Bukowski-
Anlamak ve anlaşmak aslında dünyanın en kolay işi, ruhun en büyük gıdası, kalbin en büyük servetidir. Lakin empatinin olmadığı yerde ise koca bir yalnızlık, ruhun kimsesizliği, kalbin ise kırıklığıdır.
Ne kıran, ne de kırılan olmamanız dileğiyle.
Yazımı Candan Erçetin'nin seslendirdiği Kırık Kalpler Durağı şarkısının sözleriyle bitiriyorum.
Gönül kırgınlıkları hayat haksızlıkları
Kader yalnızlıkları çeken bütün kalpler
Gönül durgunlukları hayat yorgunlukları
Şehir yalnızlıkları çeken bütün kalpler
Kimini yakıp geçen aşklar incitmiş
Kimini yanlış kararlar yıkıp geçmiş
Kimine yakın dostu ihanet etmiş
Kimi hayatın sillesini yemiş
Kırık kalpler durağında inecek var
Eteğindeki taşları dökecek var
Doldurun kadehleri içelim beraber
Yılların yorgunluğu geçene kadar