40 yaşından itibaren görülme sıklığı artan rektum kanseri hemoroitle benzer belirtiler veriyor. Utandığı için doktora gitmeyenler ise teşhisi geciktiriyor. Bu durum hayati risk yaratıyor. Herkesin kabusu olan kanser, genç-yaşlı tanımıyor. Kanserle mücadelede ise erken teşhis ve tedavi önemli rol oynuyor. Ancak kanser belirtileri başka hastalıklarla karıştırılıp önemsenmediğinde ciddi risk yaratıyor.
Rektum kanserinin de hemoroit ile benzer belirtiler verdiğini, Medikal Onkoloji'den Prof. Dr. Sezer Sağlam, bu kanserin 35 yaşından itibaren sıklığının artmakla birlikte, en çok 50 yaştan sonra rastlandığına dikkat çekiyor.
"Kalın bağırsağın makata yakın olan ilk 12 cm olan bölümüne rektum adı verilir ve bu bölümden kaynaklanan kötü huylu tümörlere rektum kanseri denir" diyen Prof. Dr. Sağlam, hastalıkla ilgili şu uyarılarda bulunuyor...
KİMLER RİSK ALTINDA?
Rektum kanseri çoğunlukla kalın bağırsaktaki adenomatöz poliplerden ortaya çıkar.
Kalın bağırsak kanseri her yaşta görülmesine karşın, hastaların yüzde 90'ından fazlası, 40 yaş ve üzerindedir.
Bu yaştan itibaren her 10 yılda risk 2 katına çıkar.
Ailesinde kalın bağırsak kanseri veya kalın bağırsak polipi bulunanlar ve ülseratif kolit hastalığı olanlarda risk artar.
BELİRTİLERE DİKKAT!
Türk halkının tuvalet ile ilgili sorunlarını anlatmasındaki zorluk nedeniyle ne yazık ki hastalık geç ifade edildiğinden teşhis de geç konulmaktadır.
Bu konudaki en önemli belirti dışkılama şeklindeki değişikliktir.
Biz buna 'tenesmus' adını veriyoruz.
Tenesmus, tuvalete gidip rahatlayamamaktır.
İkinci en sık görülen bulgu ise makattan gelen kırmızı taze kandır.
Kişinin dışkılama alışkanlığındaki değişikliği fark etmesi uzun sürebilmektedir.
Kanama da 'basurdandır' denilip göz ardı edildiği için tanı konulmakta geç kalınmaktadır.
Ülkemizde yıllık 4 bin civarında yeni rektum kanseri vakası bulunuyor.
GEÇ KALMAYIN
Hastalık erken evrede saptandığı zaman ameliyat öncesi radyoterapiye ve kemoterapiye gerek duyulmamaktadır.
Erken evrede hastalığı yakalamak için 40 yaşından itibaren kolonoskopi ve gastroskopi yapılmalıdır.
Diğer önemli olan, kanama anında rektoskopi ve kolonoskopi yaptırmaktır.
Erken tanı konulan kanserlerde iyileşme oranı yüzde 80-90 arasındadır.
KAPALI CERRAHİ YAPILIYOR
İyi huylu poliplerin, yani et parçalarının zamanla kanserleşmesiyle oluşan kalın bağırsak kanserinin önlenmesi için, poliplerin kanserleşmeden tanınması ve cerrahi yöntemlerle çıkarılması gerekmektedir.
Ameliyat teknikleri son yıllarda çok gelişti.
Hastalar ilk hafta içinde taburcu oluyorlar ve kapalı ameliyat dediğimiz 'laporoskopik' ameliyat bugün rektum kanserlerinde de kullanılabiliyor.
O nedenle de ameliyat, doktor ve hasta konforu oldukça iyi bir seviyeye gelmiş durumda.
TEDAVİ EDİLMEZSE ORGANLARA SIÇRAR
Rektum kanseri tedavi edilmediğinde başka organlara sıçrar.
Acil ameliyatlar, normal ameliyatlara göre daha başarısız olur.
Hastanın ömrünü kısaltır.
Bu yüzden doktora başvurulmaması halinde hastaların % 85'inde karaciğerde metaztaz görülür.
50 YAŞ ÜSTÜ RİSK ARTIYOR
Kolon ve rektum kanserlerinde 50 yaş üstü risk başlıyor. 40 yaş altı hastaların oranı yüzde 5-7 arasında değişiyor. Örneğin mide kanserinde 60 yaş üstü kimseler büyük riskli grubu teşkil ediyor.
KORUNMAK İÇİN NE YAPMALI?
Antioksidan gıdaları tüketin. Çiğ sebze-meyveyi beslenme listenize ekleyin. Aşırı kırmızı et tüketiminden kaçının. Özellikle yanmış, kömürleşmiş et yenilmesi rektum ve kolon kanserine yatkınlığı artırır. Margarin tarzı denilen sanayi tipi doyurulmuş yağlardan uzak durun. İçiyorsanız sigarayı bırakın. Genetik de hemen hemen bütün kanserler için en önemli risk faktörüdür. Eğer bir tümör 50 yaş altında birinde varsa birinci derece yakının da normal tarama yaşından 10 yaş daha alt yaşta taranması gerekiyor.
AKDENİZ TİPİ BESLENİN
Rektum kanserinden korunmakta tek başına beslenme yeterli olmasa da, Akdeniz tipi zeytinyağlı gıdalar önem taşıyor. Kırmızı eti uygun bir şekilde pişirmek gerekiyor. Günde 5 kilometre yürümenin de kanser riskini azalttığı biliniyor.Bunlar da zaman zaman yetersiz kalıyor. 40 yaşından itibaren kolonoskopi ve gastroskopinin 10 yılda bir yapılması erken teşhiste önemli rol oynuyor.