CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer, yazılı soru önergesinde “2017 yılında KİT'lerin yurt dışında kurduğu şirketlerin faaliyetleri nelerdir, hangi şirketler faaliyetlerine devam etmektedir? Kaç kişi yurt dışında KİT şirketlerinde görevlidir? Toplam olarak yurt dışı KİT şirketlerine dağılımlı personel ve kira taşıt akaryakıt ve varsa diğer giderler ne kadardır? KİT kuruluşlara ait yurt dışında kurdukları Şirketler hangi ülkelerdir? Bu Şirketler Sayıştay tarafından denetlenmekte midir? Kurulduğu ülke yasalarına uygun oluşan yurt dışı KİT'lere bağlı Şirketler sağlanan fayda detayları ile nedir? Kapatılan var mıdır? Yabancı ortak olan var mıdır? KİT kuruluş Yönetim Kurulu üye ya da Genel Müdürleri Yurt dışı kurdukları şirketlerde görevleri var mı? Bu nedenle ücret ya da harcırah vb adla aldıkları maaş dışı gelir sağlamakta mıdırlar?” şeklinde sorular yöneltti.
Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in önergesine verdiği yanıtta, 233 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname (KHK) kapsamındaki kamu iktsadi teşebbüsleri (KİT), KHK 'nin 58. maddesinin üçüncü fıkrası kapsamında Bakanlar Kurulu Kararı ile yurtdışında şirket kurabildiklerini belirterek, bu kapsamda kurulan sekiz şirket bulunduğunu açıkladı.
Bu şirketlerin özel şirket statüsünde olduklarını belirten Başbakan Yardımcısı Şimşek, “bulundukları ülkenin mevzuatına tabi olarak faaliyet göstermektedir. Kamu iktisadi teşebbüslerinin yurt dışındaki bağlı şirket ve iştiraklerinin denetiminde; İştirak ve şirketlerin bulundukları ülkedeki bağımsız denetim şirketleri ile Bu kuruluşların sermayesini sağlayan kamu iktisadi teşebbüslerince yapılan denetim sonucu hazırlanan raporlar üzerinden Sayıştay yetkilendirilmiştir” dedi.
CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, KİT’lerin yurt dışında özel statüde şirket kurmalarının dikkat çekici olduğunu belirterek Sayıştay’ın doğrudan denetim yapamadığı bu şirketlerle ilgili sorularına kapsamlı yanıt almadığını belirtti. Kurulan şirketlerin doğrudan Sayıştay denetimine açık olması gerektiğini kaydeden Gürer, genelde vergi kaçakçılığı ile adı duyulan jarsey adaları gibi yerlerde şirketlerin olmasının ayrıca dikkat çekici olduğunu ifade etti. Gürer, bu şirketlerde kimlerin çalıştığı, ne kadar ticaret yapıldığı ve ödenen ücretlerin kapsamlı bir şekilde kamuoyuna bilgi verilmesinin şart olduğunu ifade etti.