Merhaba değerli Medya Ege okuyucularım!
Bugün çok önemli bir konuya değinelim sizlerle beraber. Bu yazıyı tüm ebeveynlerin, özellikle de kız çocuğu olan bireylerin okumasını tavsiye ediyorum. Evlatlarımız arasında cinsiyet ayrımcılığı yapmak asla tasvip etmediğimiz bir durumdur. Fakat yaşadığımız toplumda bu ayrımcılık en çok kızlarımızı "vuruyor." Bu yüzden kız evlatlarımıza neleri öğretmeli, onların bu toplumda ezilmeden, kimseye muhtaç olmadan yaşamasını sağlamak adına neler yapmalı diye konuşalım istedim. Çünkü ben de bir kız annesi olarak bu konuda tedirgin ve bir o kadar da araştırmacıyım.
Öncelikle kız çocuklarımıza KİMSEYE AİT OLMADIĞINI hissettirin. Size - anne babasına bile ait hissetmesin kendini. Rahat, özgür birey olmanın farkına varsın. İnsan kendini kimseye ait hissetmediği sürece hep kazanan olacaktır. Hep kendi başaracak, kendi yapacak, doğruları da yalnışları da kendi bulacaktır. Kimseden medet ummadan büyüyecektir ve kendi olmanın zorluğu ile güzelliğini tadacaktır. Ve ileriki hayatında - aşklarında, tutkularında da aşırı aitliye varmayacak, birinin onu sahiplenmesine izin vermeyecek.
Erkek çocuklara küçük yaşlarından başlayarak "paşam", kız çocuklara ise "prensesim" diyerek onların hayatını da bu etiketlere sokmayın. Kızlar üzerinden anlatmaya çalışacağım. Bir kız çocuğuna prenseslik sendromu yaşatmak için onu prenses kelimesi ile okşamak yeterli. O çocuk büyüdüğünde kendini bu sendromun içinde bulacak ve hep onun için birşeyler yapılmasını bekleyecek. Aşkını bile bir prens tercihi ile arayacak. Hep başkalarından bekleyecek herşeyi. Kızlarımıza PRENSES OLMADIĞINI öğretin. Hayatın hep güzel yönlerini görüp, merdivenleri kolayca çıkacaklarını sanarken zorluğu bilmeden içine düştüğü zor anlarda güçsüz kalmaması için onları şimdiden eğitin.
Kızlarınıza ARAÇ KULLANMAYI öğretin. Buna hususi bir önemle yaklaşın. Bu, onun ileriki hayatında aldığı eğitim, meslek kadar önemli olacaktır. Konfor her zaman güzeldir. Sizin kızınız neden konforlu bir hayat yaşamasın ki? Ehliyet almak araç sahibi olmanın yarısıdır. Ehliyetiniz varsa arabanız da olacaktır.
OKUMAK GEREK... çok küçük yaşlarından kız çocuklarımıza kitapları sevdirmeliyiz. Mesele akademik planda okumak değil. Mesele kitaba, sayfaya, kağıda ve hayatlara dokunmak. Evlatlarımız küçüklüğünden sevmeli kitapları. Büyüdüğünde sadece kendi hayatını değil, başka hayatlar da yaşamalı olduğunu anlasın diye. Okumak tüm sanatların başlangıç noktasıdır. Okumayı seven çocuklar kendini de sevecek ve kendi ile mutlu olmayı başaracak.
Her ne kadar konforlu, maddi durumu iyi olsa da insanlar için çalışmak çok önemlidir. Hele de kadınlar için. Çalışan kadın daha çok üretendir, çabalayandır, ilerleyendir, biriktirendir, bilendir, eğitilendir ve öğrenendir. Kızlarınıza ÇALIŞMANIN ÖNEMİNDEN BAHSEDİN. Çalışmak genel olarak insan için dünyada yaşamanın, var olmanın göstergesidir. Sadece maddi boyutunu değil, manevi gücünü de anlatın onlara. Çalışan kadın gerçekten gücünün farkında olan kadındır.
"Kızım, sen ben ve baban, eşin, kardeşin olmadan da KENDİ AYAKLARIN ÜZERİNDE durmalısın. İnsanlar bir zaman sonra yalnız kalabiliyor, tekbaşına mücadele verebiliyor. Bu esnada yanında sevdiklerin olmayabilir. Bu yüzden kendi işini, kendi mesleğini, kendi hayatını oluşturmalısın. Arkanda biri var mı diye bakmadan kendinle ilerlemelisin. İlk işin kendi ayaklarının üzerinden durmayı öğrenmek olmalı." Bu cümlelerle aydınlatın onları. Hep kendine güvenmesi gerektiğini, kendini ayakta tutmayı bir ders gibi öğrenmeli, sonra sınavına girip bu sınavdan iyi puanla çıkmalı olduğunu bilsin. Bu hazırlık onun hayatında düşüşleri kolaylaştıracak.
Ve VAZGEÇMEMEYİ öğretin kız çocuklarınıza. Ne olursa olsun hayallerinden vazgeçmemeyi, aşklarına tutunmayı, onların peşinden koşmayı, planlarına dair herşeyi yapmayı, istekleri doğrultusunda hiç ama hiç geriye bakmaması gerektiğini anlatın. Düşüşlerin olacağını, ama her seferinde üst başını silkip daha cesaretle ayağa kalkmasını, daha cesur şekilde ilerlemesini tavsiye edin.
Çocuklarımız bizim geleceğimizdir, geleceğimize sahip çıkalım!