Diyarbakır'ın Merkez Sur ilçesi Karabaş Mahallesi'nde ikamet eden 4 çocuklu Güler ailesinin 15 yaşındaki kızları Berfin Güler, yaklaşık 1 ay önce yandaki boş evlerinde konaklamalarına izin verdikleri şahıslar tarafından kaçırıldı. Adını “Taner” bildikleri 25 yaşındaki şahıs tarafından kızlarının kaçırıldığını ileri süren baba Mehmet Salih Güler, kızının yaşının küçük olması nedeniyle barışma ve dini nikah tekliflerini reddederek şikayetçi oldu. Şikayet sonrasında yapılan araştırmalarda “Taner” bildiği şahsın gerçek isminin M.K. olduğunu öğrenince büyük bir şok yaşadı. Aileyle yaptığı telefon görüşmelerinde sürekli kızının geri getirilmesini isteyen baba Güler, aldığı yanıtlar karşısında şok üstüne şok yaşadı.
“Barışmazsan çocuklar örgüte katılabilir”
Yaklaşık bir ay önce kaçırılan kızı için ailenin barış teklifinde bulunduğunu, barışmadığı takdirde kızının DEAŞ ya da başka örgütlere katılabileceği yönünde tehdit edildiğini ileri süren baba Güler, “Güvenlik güçleri aileyi sıkıştırıyor. Anne ve babası, ‘bilmiyoruz’ diyerek işin içinden sıyrılıyorlar. ‘Gelin anlaşalım. Çocukları dini nikahla evlendirelim. Aksi halde hiçbir zaman çocuğunuzu bulamazsınız. 2 bin tane adamımız var. Gerisini siz düşünün’ diyorlar. Çocuğun babasıyla telefonla görüştüm. ‘Kızımı getirin o daha bir çocuk’ dedim. Bana diyor ki, ‘Artık namusumuz olmuş.’ Onlar da namus var da biz de yok mu yani. ‘Eğer davandan vazgeçmezsen çocukları bir daha göremezsin. Çocuklar örgüte katılabilir. O örgüt IŞİD (DEAŞ) de olabilir, farklı örgütler de olabilir’ şeklinde beni tehdit ediyorlar” dedi.
“Para ve kız teklif ediyorlar”
Sadece çocuğunu istediğini ve başka bir şey istemediğini belirten baba Güler, kaçırılanların barış karşılığında kendisine para ve kız teklif ettiğini ifade ederek, şunları kaydetti:
“Hiçbir şey umurumda değil. Ben sadece çocuğumu istiyorum. Gurbette çalışmak zorundayım. Evde kalsaydım belki böyle bir şey olmazdı. Bugün de dayısı, ‘İki çocuğu da getiririz. Babası ikisini de öldürsün’ demiş. Yani çocukları bana getirecekler ben öldüreceğim. Ben öldürme taraftarı değilim. Ben kızımı istiyorum. O daha bir çocuk. Onlar namus peşinden gidiyorlarsa benim çocuğumu bana versinler. Kendi çocuklarını isterlerse ömür boyu saklasınlar. Hiç umurumda değil. Ben öldürmek istemiyorum. Kan istemiyorum. Onu saklayanlar nasıl bir vicdanla yaşıyor. Çocuğumun yerini söylesinler bir an önce bu ıstıraptan kurtulalım.”