“Kızını dövmeyen dizini döver”

Aysel Ateş Abdullazade

Yaşadığımız toplumlarda öyle olumsuzluklar var ki onları biz insanlar yaratmış ve yaşatmışız. Bir toplumun kafasına neyi çivilersen yüzyıllarca o çividen kurtulamaz. Öylece dolaşır. Acısına, ağrısına aldırmadan. Alışkanlık yapar bir nevi. Kendini müayine etmeyi unutur, kişiliğine yansıtır bu “hastalığı” ve ister üretkenliği, isterse de doğurganlığı ile evladına, evladının evladına geçirir bu hastalığı. Yaygınlaşan bir virüsle yaşar insanlar.

Bu yazımda kadınlarla ilgili atasözlerinden bahsedeceğim.

Bu günlerde imzalı bir kitap hediyesi aldım. Yazarı İlyas Ali Daştan. Kitabın adı “Ben ProFeministim”. Kadınlarla, feminizmle ilgilenen biri olarak çok ilgimi çekti. İlyas bey Antalya’da Sosyal Hizmetler Uzmanı, aynı zamanda Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Derneğinin başkanıdır. Kendisi ile güzel bir program da yaptık.

Profeminizm dalgası günümüzde bir çok aktivistlerin leksikolojisinde yer almakta. Kadın aktivistler daha çok ve daha “girişken” olduğundan bir erkeğin bu yüzeyde gördüğü işler daha çok ilgi alanına giriyor. Ve daha çok sevindiricidir. Bir erkek kadın haklarının onlara tanınmasında ve kadınayönelik her türlü şiddette kendini sorumlu buluyor. Bunu İlyas beyin dilinden duydum. Kitabında da belirtmiş bu konuları. Kitabın bir kaç sayfasını daha eve gelmeden okudum. Ertesi gün kitabı bitirdim. Bazı konular var ki linç edilmesi gerekiyorken insanlar tarafından övülerek misal getiriliyor. Bunlara atasözlerini örnek göstere biliriz. Kitapta buna ayrı bir başlık vererek bir kaç sayfa ayırmış yazar. Kadına dair yüzyıllardan bugüne gelen atasözleri neden aşağılayıcı, ikinci sınıf tabirince denilmiş? Atasözleri yalnızca türk milletlerinde değil, başka milletlerde de yaygınlaşmış. Fakat ne gariptir ki kadınayönelik bütün atasözü geçerliliğinde olan düşünceler hep kısıtlayıcı, eşya kavramında ve aşağılayıcı. Bazı örneklerle:

“On beşinde kız ya erdedir ya yerde” – On beş yaşlı kız evlendirilmelidir, evlenmezse yerde kalmış (evde kalmış) demektir.

“Kızı kendi havasına bırakırlarsa ya davulcuya varır, ya zurnacıya” ­– Kız kendi hür iradesi ile sevip-seçdiği biriyle evlenme hakkına sahip değildir. Kime verirlerse, ona da varmalıdır.

“Kız evde olsa da elden sayılır” – Kız her daim bir başkası için büyütülür. Evde olsa da evine ait değildir. Evlendiği yere aittir.

“Avradın kazdığı kuyudan su çıkmaz” – Kadının işine güvenilmez.

“Avrattan vefa, zehirden şifa” – Kadından sadakat beklemek zehirden şifa dilemeğe benzer.

“Oğlan doğuran övünsün, kız doğuran dövünsün” – Kadın erkek çocuk doğurursa övünür, kız çocuğu doğurursa üzülür, yıpranır, dışlanır.

“Karının sırtından sopayı, karnından sıpayı eksik etmeyeceksin” – Erkek kadını dövmek hakkına sahiptir. Kadın doğurma makinesidir, karnı hep “dolu” olmalı.

“Adam eşeğinden, kadın döşeğinden belli olur” – Burada kadın döşeğinden derken kadının bakireliğine dikkat çekiliyor ve eşekle kıyaslanıyor.

“Şeytan gidemediği yere bir kadın gönderecektir” – Din kavramında kadın hep şeytana benzetilir. Hatta “her güzel kadının kucağında bir şeytan oturmuştur” diye bir inanç da var.

“Kızını dövmeyen dizini döver” – Kız, yanlışında, hayatıyla ilgili kararlara itirazında dövülebilir, kendi hakkını talep etme isteyinde bulunamaz. Kızını dövmezsen, ona özgürlük verirsen ahlaksız olur.

“Dere kenarına ev yaparsan bilesin ki sel malıdır, Kendin yaşlı, avrat genç bilesin ki el malıdır” – Kadından hem bir mal, başka birine ait yönetilen varlık olarak bahsediliyor, hem de kendinden büyük biriyle evlendiği taktirde sadakatsız oluşu, ihanet etme olasılığı yüksek olarak gösteriliyor.

Bunlar gibi daha nice atasözleri mevcut. Öncelikle, bu varlığın hitap edilecek bir İsmi var, kavramı belli – Kadın. Avrat nedir? Dikkat ederseniz cümlelerin çoğunda avrat olarak bahsedilmiş kadından. Avrat kelimesinin etimolojisi arapçadan olan “övret”, “avret” (azerbaycan türkçesinde “arvad”) sözünden gelmekte. Övret (avret) ise kusur, özür, edep yeri demek. Kadını bu şekilde anlatan bir sözcük neden leksikolojimizde var olmalı ki?

Kadın kusur değil, kusurları örtendir, kadın edep, ayıp yeri değil! Kadın, bahsederken özür dileyeceğiniz bir kavram değil!
 

Aysel Ateş Abdullazade

Türkiye, Antalya