Köpek sahiplenmek bir hevestir. Heves olarak başlar. Çocuk dünyaya getirmekten farklı duygularla köpek sahiplenilir. Soyum yürüsün, çocuğum olsun gibi sebeplerle sahiplenilmez köpek.
Mutlaka birilerinde görülür ve çok beğenilir. Köpeğiyle gezen birini gören kişinin canı çeker. Benim de olsun der. Ve hemen gidip bir köpek alır. Genelde satın alır. Veya satın almaz sahiplenir. Fark etmez. Ama hevestir. Uzaktan görülüp imrenilen bir durumu kendi hayatında deneyimleme isteği.
Kimsenin köpekle yaşam nasıldır diye bir araştırma yaptığını sanmıyorum.
Köpek nasıl büyür, ihtiyaçları nelerdir diye merak edip araştıran görmedim.
Biliyorum çünkü o heves edenlerle hemen hemen her gün konuşuyorum. Sahiplendireceğimiz köpekler için konuşuyorum.
İlerde kitap haline getirmeyi düşünüyorum bu konuşmaları.
Güler misin ağlar mısın durumu, ancak ben pek gülemiyorum.
Bebek köpek sahiplenecek, iki aylık daha ağzında süt dişleri var.
Bebek bu biliyorsunuz süreci değil mi diyorum, tabi tabi bebek istiyorum zaten diyor.
Tuvaletini en az altı ay tutamayacak, elde paspas dolaşmak zorundasınız biliyor musunuz diyorum, nasıl yani diyor. Bebekler dişleri kaşınır, bulduğu herşeyi kıtır kıtır kemirmek ister diyorum.
Biz bir düşünüp arayalım diyor, bir daha aramıyor.
Ne zannediyorsa bebek köpeği.
Ki bazen bunlara da tamam deyip bebeği sahiplenip on gün sonra yıldık biz diyerek geri verenler var. Çiş temizlemekten yorulduk artık bezdik diyor. Çok yaramaz yorulduk yeter diyor. Hoş, bu köpek çok mutsuz deyip geri vereni de duymuştum.
Bilinçsizce köpek sahiplenmeye çalışılıyor. Olmazsa veririz, yapamazsak sokağa bırakırız gibi bir zihniyetle.
Hadi diyelim bebeği aldı büyüttü, seneleri geçirdiler birlikte. Buradan başka bir ülkeye gitmeye karar verdi. Köpeğini barınağa teslim ediyor. Eski eşyasını eskiciye verir gibi.
Çok hikayem var, çok.
Zora gelemeyen, köpeğin duygusunu yok sayan yurdumun insanına karşı Ukrayna'nın köpeğine sahip çıkan insanını alkışlıyorum.
Yaşanan dram tarifsiz. Bir gecede bütün hayatlarını bir valize sığdırıp yollara düşen insanların yanıbaşındaki köpeklerini, kedilerini gördünüz mü?
Kalacak yerleri bile yok aslında gittikleri yerde. Nereye gittiklerini bile bilmeden çıkmışlar yola.
Ama bir an bile düşünmemişler köpeklerini evde bırakmayı. Sokağa salmayı. Başının çaresine bakar deyip arkasını dönüp gitmeyen Ukrayna'nın sevgili hayvanseverleri.
Şimdi diyeceksiniz ki, bilmem kaç sene önce sokaktaki köpekleri toplayıp yok etmişler bu ülkede. Yani?
O anda yönetimdeki kişinin verdiği bir kararın sorumluluğunu bütün millete mi yığacağız?
Naziler yüzünden bütün Almanları kötü ilan etmek kadar saçma.
Birin sorumluğunu binlere yüklemek...
Tren garlarında yerlerde uyuyan insanların bir elinde valizi, diğerinde çocuğu ve köpeği. Birisinin sırt çantasında kedisi. Yürümeye hali kalmamış insanların hayvanlarını yanlarından ayırmayışı. Hepsine evimi açmak istedim. Kuş olup uçup hepsinin bir elinden tutmak istedim.
Bizim gibi insanlar, bizim gibilere karşı çok hassas oluruz. Çünkü birbirimizi en iyi biz anlarız. Herhangi birisinin yaşadığı drama karşılık kedisi köpeği ile dram yaşayan bizi daha çok etkiler.
Bu fotoğraflara çok iyi bakın lütfen. Sizin sorduğunuz saçma soruların hiçbirisi bu fotoğraflarda yok.
Tüy döker mi, çişini yapar mı, ağzı kokar mı, yastığı parçalar mı, ev kokar mı, yatağa çıkar mı, koltuğa çıkar mı, alerji yapar mı, bebeğim olunca ne yaparım, çok büyür mü, çok yaramazlık yapar mı.
Bu fotoğraflar bütün bu soruların cevabıdır aslında.
Hala sorunuz varsa eğer, lütfen siz köpek sahiplenmeyin. Onların size hiç ihtiyacı yok.