Erman-Ilgın Eroğlu’nun Urla Sanat Sokağı’nın doğallığında, sokağın adına yakışır içerik ve içtenliklerle yaşattıkları düğün kokteyli Urla için bir ilk idi. Doğallık, mütevazılık ve sanatın asaleti ancak bu kadar yakışanı ile yaşatılabilirdi doğrusu. Ne düğün-dernek kesilip sokağı-mahalleyi gürültü terörüne boğdular, ne de yoldan geçen dahil konuk ayırdı yaptılar. Ortamı doğal akışına bıraktılar.
Ortamı doğal akışına bırakınca da hayvanların ‘’aklı var-fikri yok’’ değil, ‘’aklı da var, fikri de var’’ örneğini yaşadılar. Gelin ile damat ile sokak girişinde tesadüfen karşılaştı, Adı Paşa imiş. Sokak sakinleri ‘’Çekil Paşa’ diye seslenince öğrendik. Sokakta barındırılmış, sahiplendirilmeyi bekleyerek birçok arkadaşı ile. Baktı sokakta tanıdık-tanımadık herkes alkışlıyor ve mutlu; kuyruk salladı, kokladı gelini korkutmak istememe ürkekliği ile. Gelin-damat başını okşayınca da kafasını çeviri baktı sokakta bir yandan alkışlayıp, bir yandan ‘’çekil’’ diyen tanışlarına, ‘’Ama onlar da beni sevdi’’ dercesine.
Sonra mı? Gece boyu ayrılmadı gelin ile damadın yanından yöresinden. Hatta gecenin finalini bile yaptı yüreğindeki girdirilmemiş-çıplak-net sevgi fotoğrafı ile. Deyimin tam karşılığı, gelini sevgi rehinesi kılarak.