Şubat tatili geldi gelecek derken on beş günü de tükettik ve yine ders başı yaptık..
Ben de her tatil dönüşü öğrencilerime sorarım " Tatilde kitap okudunuz mu ? " oysaki cevabın ne olduğunu bilerek sorarim bu soruyu , her defasında bir sınıftan bir iki kişinin dışında kimsenin okumadığını tahmin eder başlarım serzenişe , hızımı kesmeden arkasından ikinci soru " Peki ne yaptınız ,koca on beş günü nasıl yediniz , neden okumak aklınıza gelmedi diye söyler ardından öfke patlaması yaşar , bıkmadan usanmadan okumanın neler kazandıracağını bilmem kaçıncı kez anlatmış olurum..
Değişen bir şey olur mu tabi ki " hayır" çünkü hayatlarının öncelikleri farklı mesela telefonla veya bilgisayarla oyun oynamak onların olmazsa olmazı , kitap okumak ne ki ?
Karşımda okumaya kapalı bir grup ,insanı gerçekten hem rahatsız ediyor hem de üzüyor..
Bu durum sadece benim görev yaptığım okuldaki öğrencilere has bir durum da değil genelde böyle..
Genç insanlar eline kitap almaktan korkuyor , okumaktan itinayla kaçıyorlar , meramlarını iki üç sözcüğün dışında anlatamıyorlar .
Bırakın gençleri , yetişkinlerde de durum aynı ..
Herkesin merkezinde teknolojik araçlar özellikle cep telefonu ,hal böyle olunca ne bekliyoruz ki gençlerden , buna uygun güzel de bir söz vardır " Küçük kalkar , büyüğe bakar." modelleri ortada ..
Hep yazılır çizilir, okumayan toplumlar sağlıklı düşünemez , düşünemediği için de hayatı sorgulayamaz , sorgulayamadığı için de aklını başkalarına kiraya verir ,kara düzen yaşar gider..
Çözüm için kafa yormaya gerek ..
Her şey de olduğu gibi bilinç oluşturulmalı , kuşakların aklı başında bir toplumda dallanıp budaklanmasınin yegane yolu, bilinçli okuma yapmak ve kitaptan korkmamak..