Avrupa ülkesi Avusturya'da, aşırı sağcı hükümet yaklaşık iki ay sonra protestoların gölgesinde resmen kuruldu. Seçimde ipi en önde göğüsleyen Avusturya Halk Partisi (ÖVP) ve aşırı sağcı Avusturya Özgürlük Partisi'nin (FPÖ) ortaklığında ilan edilen hükümet, Avrupa'yı temellerinden sarsıyor.
ÖVP'nin 31 yaşındaki lideri Sebastian Kurz Avrupa'nın en genç başbakanı unvanını alırken, kilit bakanlıklar ırkçılara gitti. İktidarın küçük ortağı ırkçı parti FPÖ, sürpriz bir şekilde dışişleri, içişleri ve savunma bakanlıklarını aldı.
Ülkedeki ordu, polis ve gizli servislerin tümü artık aşırı sağcılar tarafından yönetilecek. Göçmen ve İslam karşıtı parti, ilk icraat olarak 2 bin 300 yeni polisi göreve başlatacak, bu polisler mültecileri izleyecek.
İsrail'e yakınlığıyla bilinen FPÖ milletvekili gazeteci Karin Kneissl ise, Dışişleri Bakanlığı koltuğuna oturdu. Ortadoğu uzmanı gazetecinin yeni görevi, İsrail'de büyük bir sevinçle karşılandı.
Mülteciler adım adım izlenecek
FPÖ, hükümet programına mültecileri köşeye sıkıştıracak ırkçı uygulamalar sokmayı da başardı. Ülkedeki göçmenlerin nefes alışının bile kontrol edileceği yeni dönemde, iltica başvurusu yapan mültecilerin cep telefonları geçmişe dönük incelenecek. Yalnızca telefonlar değil mültecilerin üstlerindeki paralara da el konulacak. Göçmenlere verilen para yardımı ise 300 euroya indirilecek.
Koalisyon ilan edilirken başkent Viyana'da ise büyük gösteriler vardı. Kentin dört ayrı noktasında buluşan 15 bin gösterici, yeni hükümeti başlamadan protesto etti.
Yaklaşık 10 kilometrelik alanı araç trafiğine kapatan protestocular, hükümetin yemin ettiği Hofburg Sarayı'nın önüne yürüdü. Göstericiler 'Nazilerin yönetmesine izin verme', 'Stache ve Kurz'u yönetimden devir' pankartları taşıdı.
Avusturya'da halihazırda Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan Alexander Van der Bellen, siyasetin solunda yer alan Yeşiller'den. Yeni hükümeti kuran ırkçı FPÖ ise, tam zıt bir görüşte.