Çocukların algılaması, öğrenmesi, duygusal tepkileri bu mizaç ve algısal becerilerinin, çok çeşitli yaşam olayları ile etkileşimi sonucu çok az değişim göstererek şekillendiğini belirten Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Uzmanı Dr. Serkan Süren, “Çevresel faktörlerden çok çocuğun biyolojik yapısı ile ilgili mizacı (içe dönük veya dışa dönük olma), bilişsel kapasitesi, öğrenme ve uyum becerileri gibi doğuştan getirdiği beceriler çocuğun hayatına yön verir” dedi.
Yaşa uygun olmayan korkutucu öğeler içeren bir videoya maruz kalan çocukların yarısının en fazla 2-3 gün korku yaşadığını bir kısmının bir hafta yalnız uyuyamayarak sonrasında normale döndüğüne dikkat çeken VM Medical Park Samsun Hastanesi Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Kliniğinden Uzm. Dr. Serkan Süren, olayın üzerinden daha uzun bir süre geçtiği halde bu içerikten korkmaya devam eden çocuklar incelendiğinde, çoğunun ailesinde panik atak, anksiyete bozukluğu olduğunun görüldüğünü, anksiyete bozukluğu ile ilgili genetik mirasın, çocuğu bu yaşam olayına karşı duyarlı ve kırılgan hale getirdiğini ifade etti.
Uzm. Dr. Süren konuya dair şu bilgileri verdi: “Sorunsuz bir okul öncesi dönemden sonra, heyecan içinde başlanılan ilköğretim birinci sınıfta, okuma-yazma veya basit matematiksel işlemleri öğrenebilmede yaşıtların gerisinde kalınması, beyin ile ilgili olan ve genetik alt yapısı bulunan disleksi olarak adlandırılan bir durumun belirtisi olabilir.
Tembel olmak veya oyuna düşkünlük ile suçlanan çocuk için okul hayatının kabusa dönüşmesi ve zaman içerisinde öğrenim hayatının sonlanması bu yanlış tespitin en kötü sonucu olarak karşımıza çıkabilir. Akademik zorluklar yaşayan çocuklar, ailelerinin kendileri ile ilgili seçimlerinden çok, bilişsel kapasiteleri, öğrenme güçlükleri veya dikkat eksiklikleri nedeniyle yaşıtlarının gerisinde kalırlar. Kurallara uymakta zorlanan, hayır dendiğinde duramayan, engellendiğinde öfke krizleri olan bir çocukta, çoğunlukla yaşanan zorluğun nedeni, anne-babanın yanlış okul veya öğretmen seçiminden ziyade çocuğun biyolojik yapısıyla ilgili dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu olabilmektedir.
Ağız yüz bölgesinde sürekli tekrarlayıcı davranışları olan bir çocuk, dikkat çekmek için bu davranışı yapıyor ön yargısı ile suçlanmadan önce biyolojik yapı ile ilgili tourette bozukluğu olup olmadığı tespit edilmelidir. Okul öncesi bir çocuğun nedensiz ağlamalarının, üstüne damlayan bir su damlasından yoğun rahatsızlık duymasının, eşyaların düzeni ile uğraşmasının; okul dönemindeki bir çocuğun arkadaşsız kalmasının, işlerini yetiştirememesinin altında, aileden kalıtılan obsesif kompulsif bozukluk olabileceği akla gelmelidir. Mutlu ve başarılı bir çocuk yetiştirmenin kitaplarda yazan her çocuğa uygulanabilir gizli bir formülü yoktur.”