İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ve Bergama Belediye Başkanı Mehmet Gönenç, bölgede açılması istenen altın madenine karşı önemli mesajlar verdi: "Burada 2 bin yıldır insanlar gelirlerini çam fıstığı ile sağlıyor. Kozak’ın zenginliğini birileri yok etmek istiyor. Bu değerimizi gelecek nesillere taşımak da bizim kutsal görevimiz. Kozak’ın havasını, suyunu demokratik yollarla koruyacak kalabalıklara ihtiyacımız var; ancak böyle sonuç alabiliriz. Çünkü güvenebileceğimiz bir hukuk kalmadı. Bu bir parti mücadelesi değil, siyaset değil; yaşam hakkı. Yarın buralar talan edilmeye başlandığında, bunun sonuçları hepimiz için yıkıcı ve yakıcı olacak.”
Bakırçay Havzası’nın kalkınması, Kozak Yaylası’nın doğa ve yayla turizmine açılması için önemli çalışmalar yürüten İzmir Büyükşehir Belediyesi, bir ilki daha gerçekleştirerek Bergama Belediyesi ile birlikte “Kozak Yaylası Festivali” düzenledi. Kozak Piknik Alanı’nda İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından verilen tezgahlarda 110 üretici hem yerel ürünlerini tanıttı hem de gün boyu yaptığı satışlardan önemli bir gelir elde etti. Kozak Yaylası’nda yetişen doğal ürünler domates, üzüm ve çam fıstığının yanı sıra bal, reçel ve çam fıstıklı tatlıların satışa sunulduğu stantlar büyük ilgi gördü.
Göbeller Mahallesi kadın folklor topluluğunun kına gecesi gösterisi ile başlayan Kozak Yaylası Festivali'nin açılış konuşmasını yapan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, tarımın ve hayvancılığın kalkınması için verdikleri destekleri birçok yörenin ve ürünlerinin tanıtımı için düzenledikleri festivallerle taçlandırdıklarını söyledi. Enginardan, ota, kavundan ekmeğe pek çok bölgede gerçekleştirilen festivallere bu yıl ilk kez “Kozak Yaylası Festivali”ni de ekleminin mutluluğunu yaşadıklarını dile getiren Başkan Kocaoğlu, bu festivalin Kozak Yaylası’nın kalkınmasına ve tanınmasına büyük katkı koyacağını ifade etti.
Kutsal görevimiz
Konuşmasında bölgede açılacak altın madenine geniş yer veren Başkan Kocaoğlu, Kozak Yaylası gibi bir değeri gelecek kuşaklara taşımanın kutsal bir görev olduğunun altını çizerek, "Dünyanın en özellikli coğrafyalarından birinde altın arayarak, öbür taraftan taş çıkartarak doğayı kirletmeye hiçbirimizin hakkı yok. Ovacık altın madeninin biliyorsunuz. Oradan çıkan altınları ülkemizin başına ne gibi dertler açtığını, açmak istediğini hepimiz biliyoruz. Kozak bizim servetimiz. Bu değerimizi geleceğimize, gelecek nesillere taşımak zorundayız. Bizim kutsal görevimiz bu” diye konuştu.
Kentin pek çok bölgesinde peşpeşe açılan taş ocaklarına ilişkin tepkisini de dile getiren İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Biri bana söylesin; dünyanın en önemli cennetlerinden birinde, Yarımada’da neden taş ocağı açılır? Belkahve’de ihtiyacı karşılayacak kadar taş ocağı var. Her tarafa taş ocağı açılır mı? Yamanlar Gölü’nün bir kilometre yakınına taş ocağı açmak için ‘ÇED gereksizdir’ diyerek ruhsat veriliyor. Balıklıova da yine aynı şekilde. İnşaatlarda kullanılan taş, kum, çakıl, mıcır, çimento üretimi için taş ocakları bir ihtiyaç ancak bunların çevreye zarar vermeden çıkartılması gerekiyor.
"Hiç taş ocağı açma ruhsatı vermedim"
Taş ocağı ruhsatı verme yetkililerinin 2008 yılında İzmir Büyükşehir Belediyesi’nden alınıp İzmir Valiliği’ne devredildiğini hatırlatan Başkan Kocaoğlu, şunları söyledi:
“Efem Çukuru’ndaki altın madenine de, diğer taş ocaklarına da o zaman ki Valilik bir hafta içinde çalışma ruhsatı verdi. Bu yetki bende iken bir tane taş ocağı ruhsatı vermedim. Belkahve’den İzmir’e girerken tozdan, dumandan göz gözü görmüyordu. Yeni bir sisteme geçtik. Çevrenin en az etkilenmesini sağladık. Karşı tarafta Pınarbaşı ve Işıkkent’de de bir çimento fabrikası ve taş ocağı vardı. Tam orada da aynı sistemi kuracaktık ki, elimize pasaportumuzu verdiler. Büyükşehir’den taş ocağı ruhsatı verme yetkisinin alınıp Valiliğe verildiğini bildirdiler. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı olarak göreve başladığım 22 Haziran 2004 tarihinden 2011 yılına kadar, haksız yere doğayı kirletmek için verilen ÇED izinlerine, planlara açtığı davaların yüzde 80-90’nını kazanmıştık, ancak 2011 yılından sonra bu durum tamamen değişti. 2011'den itibaren haklı olarak çevremizi, doğamızı, insanımızı, suyumuzu, toprağımızı korumak için açtığımız bütün davaların yüzde 90’ının kaybettik. Çünkü adalet siyasallaştı, yargı siyasallaştı. Yine de kaybedeceğimizi bile bile davaları açıyoruz. En azından yapılanlara karşı olduğumuzu mahkeme kararına bağlayalım, demokratik yollardan yaptığımız mücadeleyi sonuna kadar sürdürelim diye.. Böyle bir süreç yaşıyoruz”.
Bergama Kozak bölgesinden çıkarılan granit taşına ilişkin vahşi üretimi de gündeme getiren Başkan Kocaoğlu, doğaya gelişi güzel bırakılan granit atıklarının çevreye verdiği zarara da dikkat çekti. Kocaoğlu, kuracakları granit tesisinde bu atıkları mıcıra dönüştürerek yolların alt yapısında kullanacaklarını ve yeniden ekonomiye kazandıracaklarını açıkladı.
Kozak'a yayla turizmi
Kozak Yaylası’nda üretilen çam fıstığında yaşanan sıkıntıya da değinen Başkan Kocaoğlu, sorunun çözülmesi için hava ölçüm cihazları koyduklarını, çalışmaların sürdüğünü ve verim düşüklüğüne çare aradıklarını söyledi. Bu süre içinde Kozak Yaylası’ndaki üreticilerin ekmeğini büyütmek, geçimini sürdürmesini sağlamak için fidan ve koyun-keçi dağıttıklarını hatırlatan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı, “Kozak Yaylası’nın kalkınması, Kozaklıların ekmeğini kazanması için elimizden ne geliyorsa yapmaya hazır olduğumuzu ilan ediyorum. Doğa-yayla turizmini geliştirmek için de çalışmaları sürdürüyoruz. Protokolü meclisten geçti. Kozak Turizm Kalkınma Kooperatifi ile birlikte bu bölgenin doğa-yayla turizminin merkezi olmasını sağlamak için elimizden gelen katkıyı koyacağız.” dedi.
Mücadeleye devam
Bergama Belediye Başkanı Mehmet Gönenç ise ilk kez düzenlenen festivalin büyük ilgi gördüğünü ve vatandaşlardan her yıl düzenlenmesi için talep aldıklarını belirterek bu dileği Başkan Kocaoğlu’na iletti. Asırlık çam fıstığı ağaçlarının bulunduğu Kozak’ın sadece Bergama’nın değil tüm insanlığının ortak değeri olduğunu, dünyada böyle alanların yasalarla korunduğunun altını çizen Gönenç, Kozak’ta bunun tam tersi bir süreç yaşandığına dikkat çekti.
25 yıldır Bergamalılar’ın başında olan altın madenciliği sorununu 5-6 yıldır Kozak’ta yaşandığını belirten Gönenç, şunları söyledi:
“Altın madenine karşı mücadelemiz sürüyor. Yakın zamana kadar yargı güvencemizin olduğunu düşünüyor, ‘yargı var’ diyorduk. 15 gün önce iki Danıştay kararının ardından ve kazanmış olduğumuz tüm davalar iptal edildikten sonra, hukuki bir dayanağımızın da kalmadığını gördük. Uzun yıllardan beri hak ve hukuk ihlallerini görüp yaşıyoruz ama bu bizim kapımıza kadar geldi. Burada yaşam alanımızı, Kozak’ın zenginliğini maalesef birileri yok etmek istiyor. Burada 2 bin yıldır insanlar çam fıstığı ile gelirlerini sağlıyor. Korkarım bu böyle giderse, 10 yıl sonra Kozak diye bir yer kalmayacak. Kozak’ın havasını, suyunu koruyacak kalabalıklara ihtiyacımız var; ancak böyle sonuç alabiliriz. Çünkü güvenebileceğimiz bir hukuk kalmadı. Biz de yasal sınırları aşmadan, demokratik hakkımızı koruyacağız. Bu bir parti mücadelesi değil, siyaset değil; yaşam hakkı. Yarın buralar talan edilmeye başlandığında, bunun sonuçları hepimiz için yıkıcı ve yakıcı olacak. Derler ki, kurşun adres sormaz. Yarın burada bir doğa felaketi ile karşı karşıya kalırsak, hepimiz etkileneceğiz. Nasıl buralar bize miras kaldıysa, bugünün Bergamaları olarak biz de torunlarımıza miras bırakalım. Büyükşehir Belediye Başkanımıza da, Kozak’ın ve Bergama’nın bu büyük derdinde bizi yalnız bırakmadığı için şükranlarımızı sunuyorum”.
"En iyi üzüm" yarışması
Konuşmaların ardından Kozak Yaylası muhtarları, Başkan Kocaoğlu ve Gönenç'e teşekkür plaketi verdi. Bölge üreticilerinin katıldığı “En İyi Üzüm Yarışması” da büyük ilgi gördü. Yarışmada Okçular Mahalle Muhtarı Özcan Uzun’un üretimi “en iyi üzüm” seçildi. Kaplan Mahallesi’nden Mustafa Göksu’nun üzümü ikinci, Aşağı Bey Köyü’nden Seyfi Gökçe’nin üzümü ise üçüncü oldu. En iyi üzüm yetiştiricisi seçilen Özcan Uzun, üzüm sepetini Başkan Kocaoğlu’na hediye etti. Festival Feryal Öney’in konseri ile devam etti.