Gıda ve İhtiyaç Maddeleri Denetleme ve Sertifikalandırma Araştırmaları Derneği (GİMDES) Başkanı Dr. Hüseyin Kami Büyüközer, kozmetik ürünlerinin bazı hastalıklara neden olduğunu söyledi. Büyüközer, “Kozmetik ürünlerde, istenen özelliklere göre hammaddeler ve katkı maddeleri kullanılır. Bunlar, yağlayıcılar, nemlendiriciler, koruyucular, antioksidanlar, farmasatik ajanlar, polimerler, boya maddeleri, koku verici maddeler, karışımı homojenleştirici, koyulaştırıcı ve emülsiyonlayıcı maddelerdir” dedi.
Büyüközer, kozmetik ürünlerin üretiminde kullanılan ham ve katkı maddelerinin astım, alerjik rahatsızlıklar, cilt döküntüleri, cilt, meme, rahim ve yumurtalık kanseri riskine yol açabildiğini vurguladı. Büyüközer, “Kozmetikler, insanların günlük bakım alışkanlıklarında önemli bir yer tutmaktadır. Vasat bir kimse her gün en az birkaç kozmetik ürünü kullanmaktadır. Bunlar da; kokular, deodorantlar, sabunlar, şampuanlar, diş macunları, saç bakım ürünleri, krem ve benzeri ürünlerdir. İnsanların çoğunluğu, bu ürünlerden kaynaklanan çok az problemle karşılaştığını düşünür. Ancak, Dermatologlar bu düşünceye iştirak etmiyorlar. Bazı problemler, ilk birkaç kullanımdan sonra oluşabildiği halde, kullanımdan yıllar sonra da ortaya çıkabilmektedir. Bu sebeple, insanların çoğu problemin hangi üründen oluştuğunu bilemez” ifadelerini kullandı.
Büyüközer, uzmanların tespitlerini hakkında şunları kaydetti:
“Uzmanlar, makyaj malzemelerinin, saç boyalarının, şampuan ve parfümlerin içindeki kimyasalların deriden kana geçip tüm hücrelere ulaştığını ve yıllar sonra kansere neden olduğunu belirtiyorlar. İngiltere’nin önemli hastanelerinden Breakspear Hospital’in uzmanları Dr. Samuel Epstein ile Kim Erickson’un araştırmalarına göre şu anda dünyada kullanılan tüm makyaj malzemeleri, şampuan ve saç spreyleri tehlikeli oranda kanser oluşturma riski taşıyor. Araştırmaya göre, makyaj malzemesinde bulunan kömür katranı, fenilediamin, benzen, formaldehit gibi kimyasallar uzun yıllar kullanıldıkları zaman kansere yol açıyor.
AB’de bir başka uzman gurubuna göre; güneş kremleri ve nemlendiricilerde kullanılmasına izin verilmiş Metilbrom Glutaronil kimyasal maddesinin ciltte şişme, kaşınma ve ağrılı deri yanmalarına yol açtığını, alerjik reaksiyonları artırdığını ifade etmektedirler. AB verilerine göre bu kimyasala alerjisi olan egzamalı kişilerin sayısında 1991’den 2000’e kadar yüzde 400 artış gösterdiği ortaya çıkmıştır.
ABD’de kozmetikler üzerinde çalışan bir Enstitü’nün 3000’e yakın kozmetikte kullanılan katkı maddeleri üzerinde yaptığı araştırmaya göre
884’nün zehirleme yaptığı,
146’sının tümör oluşturduğu,
218’inin üreme bozukluğuna sebep olduğu,
314’ünün mutasyona sebep olduğu,
376’sının da deri ve göz rahatsızlıklarına sebep olduğu ortaya çıkmıştır.”
Büyüközer ayrıca kozmetik malzemelerinin; cilde sürülen kremler, saç için kullanılan boyalar ve çeşitli saç spreyleri, rujlar, pudralar, kirpik ve kaşlar için kullanılan rimeller, maskaralar, göz çevresine sürülen fondatenler, saç ve vücut temizliği için kullanılan şampuanlar, parfümler ve sprey şeklindeki kokular gerek ciltten emilerek, gerek solunum yolu ile vücut bünyesine girmekte, kana karışarak bu maddeleri oluşturan zararlı kimyevi maddeler vücutta sözü geçen tahribatları zaman içerisinde meydana getirebildiğinden ve bu riskin sadece kullanıcı hanımlarla da sınırlı olmadığını bilhassa kozmetiklerle uğraşan, kuaförlerde çalışan insanlar da bu risk altında bulunduğunu belirtti.
Büyüközer son olarak şunları kaydetti: “Ticari ihtirasların alabildiğine kamçıladığı reklamların yaldızlı parıltıları altında masum görüntüdeki kozmetik ürünlerin gerçek yüzü Dermatoloji kliniklerinde ve laboratuvarında ortaya çıkartılmaktadır. Bütün bunlara ek olarak kozmetiklerde kullanılan katkı maddelerinin önemli bir kısmının hayvansal kökenli olmaları sebebi ile Müslümanlar için haram olma riskinin de bulunması göz ardı edilmemelidir. Daha da ileri boyutlara götürdüğümüz taktirde, insan ve hayvan ceninleri, doğum artıkları, plasentalar ve sperm hücreleri vs.nin de kullanıldığı bu müstahzarlara Müslümanların çok dikkatle yaklaşmaları gerekmektedir.”