Bir düşünün; sadece yemek yiyerek daha mutlu, daha dingin, daha neşeli, daha sakin insanlar olabilsek güzel olmaz mıydı? Sadece karın doyurmak için yemek yemek ya da lezzetli atıştırmalıkları tercih etmek bize kısa süreli tatmin sağlasa da, bilim bize bunun tam tersini söylüyor. Özellikle de sindirim sorunlarımızı ortadan kaldıracak besinlere yönelmek, “İkinci beyin” olarak adlandırılan bağırsağımızın ve dolayısıyla da bizim mutluluğumuz için oldukça önemli. Çünkü mikrobiyata denilen bağırsak bakterilerinin anksiyete ve depresyon gibi pek çok duygudurum bozukluklarıyla doğrudan ilişkisi olduğu artık kanıtlanmış bir gerçek. Peki bu farkındalığa nasıl erişeceğiz?
Bu farkındalık terapötik bir diyetle mümkün. Diyet deyince aklımıza maalesef ki hemen fit bir vücut, kilo vermek, zayıflama listeleri kalori hesapları gelmiş olması insanın en doğal eylemi beslenmenin nasıl bir pazarlama sektörü haline geldiğinin net göstergesi...
Öncelikle terapötik bir beslenme için terapötik gıdayı tanımlarsak; kullanıma hazır ve tedavi edici gıdalara verilen bir isim.
Kendimizi mutsuz hissettiğimizde, tempolu bir gün içerisinde biraz enerji toplamak istediğimizde, odaklanma ve konsantrasyon sorunu yaşadığımızda ya da daha zinde bir bedene sahip olmak istediğimizde artık anti-depresanlara, kas gevşetici ilaçlara ya da multivitamin haplarına başvurmak yerine gıdalara yönebilmek için gelin hep birlikte hangi gıdalar ile neler mümkün hep birlikte bakalım.
Muz: Potasyum ve serotin miktarını arttıran B vitamini bakımından oldukça zengin olan muz, yüksek tansiyonu dengelemesi ve kalp-damar sağlığına olumlu etkileri sebebiyle de vücudumuza faydalı besinlerin başında geliyor.
Bitter Çikolata: Aşık olduğunda beyin fenilelamin (PEA) denilen kimyasalları salgılamaya başlar ve PEA da beyni daha fazla endorfin salgılaması için teşvik eder. Kaygılarımız azalır, sakinleşiriz, gevşeriz. Bitter çikolatalar da vücudumuzda işte bu etkiyi yaratıyor! Magnezyum ve demir bakımından iyi bir kaynak olan bitter çikolata konsantrasyonunuzu hızlı bir şekilde sağlamanıza ve kendinizi daha enerjik hissetmenize de yardımcı olur. Ancak tüketeceğiniz miktara dikkat etmeli, aşırıya kaçmamalısınız.
Çilek, Yaban mersini, Mango: İçerdikleri yoğun C ve A vitaminleri sayesinde bağışıklık sisteminizi güçlendirip adeta bir koruma duvarı oluştururken, stres ve depresyon belirtileriyle de başa çıkmanızı sağlıyorlar.
Gülümseten Vitaminler: B, B1, B12: Yapılan araştırmalar, daha sosyal ve neşeli insanların vücutlarındaki “thiamin” seviyesinin yüksek olduğunu ortaya koyuyor. Eğer özgüven eksikliği, sosyal ilişkilerde sorunlar yaşadığımızı hissediyorsak B vitaminleriyle ilişkilerimizi sağlamlaştırmamız da fayda var derim.
Süt ve Süt Ürünleri: İkinci beynimiz olan bağırsaklarımızla dost probiyotikler, hem bağışıklık sistemimizin hem de ruh halimizin iyileşmesi için önemli destek ekibi olarak bilinirler. En favori probiyotik kaynağı olan yoğurdu tüketirken, içerisine keten tohumu, yulaf bal ya da taze meyveler, kuruyemişler ekleyerek alacağınız keyfi ve yararlı etkileri ikiye katlayabilirsiniz.
Bezelye: Serotonin açısından yüksek olmasının yanında içerdiği folat sayesinde sinir sistemimizin sağlıklı çalışmasında bezelye önemli bir terapötik bir besin. İçeriğindeki Lif ve protein uzun süre tokluk sağlarken, aynı zamanda içerdiği protein oranıyla vegan ve vejetaryen beslenenler için de kansızlık problemi yaşayanlara tam destek.
Ceviz: Bir B vitamini deposu olan ceviz, hem beyin hem de ruh dengesini sağlayarak yorgunluk ve gerginlik için mucizevi bir şifa deposu. İçerdiği Omega 3’ler de depresyonu uzak tutarak beyninizin daha verimli çalışmasında etkili.
Balık: Sona sakladığım, içerdiği yüksek Omega 3 sayesinde şifa dolu, mucizevi besin Balık; hem kolesterolünüzü dengeleyerek kalbinizi korur, hem kilo vermenize yardımcı olur, hem depresyondan çıkmanızı sağlar hem de hafızanıza dosttur.
Şifanın gücü için kendine bir adım at... Işıltınızla var olun...Sevgilerimle
Senem Köse Bektaş
Holistik Beslenme Danışmanı /Theta Healing Uygulayıcısı Gıda Mühendisi/Yoga öğretmeni