Küllerimizden doğamayacak kadar öldük!

Eylül Ayça Karakuş yazdı; Küllerimizden doğamayacak kadar öldük!

Bolu, Kartalkaya Kayak Merkezi’ndeki 12 katlı Grand Kartal Otel’de gece saat 03.30 sıralarında meydana gelen yangın nedeniyle otelde konaklayan 238 kişi cehennemi yaşadı. Alınan resmi kayıtlara göre 78 kişinin hayatını kaybettiği yangında, yangının başlama anından yangının söndürülme anına kadar her şey korku filmi gibi...

78 can kaybı. Dilerim başka can kaybı haberi almayız. Defterin kapağı değişse de sayfaların içindeki yazılar hep aynı. Değişmiyor ne yazık ki ; acılar, olaylar, ders alınmayan hikayeler ve her defasında akıl almaz ölümler...

Hatırlayalım lütfen birkaç hafta önce yeni yıla girerken yeni umutlar, yeni dilekler, hayata dair yeni beklentilerle girdi milyonlarca insan... Gel gelelim ki yeni yılın ilk ayını çıkaramadan ülkemin dört bir yerinden yine kadın cinayetleri , çocuğa taciz, sokakta yürüyen kadına, çocuğa saldıran köpek ve yangın haberleri ile kan kaybetmeye başladık.

Gerçekten boğazım kırk düğüm... İçim yanıyor, yaşanılanları anlatmak konusunda kelimelerim yetersiz kalıyor.

Bolu, Kartalkaya Kayak Merkezi’nin geceliği en yüksek bütçeli bir otele ailenle birlikte tatil yapmaya gidiyorsun ve canından oluyorsun ya da ailenden birini kaybediyorsun... Ben yazarken eksiliyorum. Hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, geride kalanlara sabır diliyorum. Yaralı olanlara ise acil şifalar diliyorum. Şöyle ki bazı kayıplar var ki onlar için ne diyeceğimi bilemiyorum? Aileden bir kişinin bile geride kalmadığı kayıplar oldu. Kaç aile maalesef bir gecede yok oldu gitti.

Yangınla mücadele ederek kurtulanların röportajını izliyorum. Çaresizce alevler arasında atılan çığlıklar her birinin yüzüne kara bir is gibi sinmiş... Seslerindeki acının tarifi yok. Kimisi çarşafları birbirine bağlayarak pencereden dışarıya sarkıtıp çarşaf yardımıyla kendini ölümden kurtarmış, kimisi havluları yıkayıp kapıların altından odalara sinecek olan dumanı engellemek için o can havliyle havlu ıslatıp ailesini koruma altına almış, kimisi kendini pencereden aşağıya atmış...

Tüm bunlar olurken bölgenin coğrafi şartları ve otelin konumu nedeniyle itfaiyenin gelmesi zaman almış. Bu kadar lüks ve pahalı otellerin kurulduğu yerlerde neden ilk yardım tedbirleri kurumların öncelikleri olmaz peki? O bölgede birden fazla otel var ve haliyle otellerin misafir sayıları yüksek olan bir yerde nasıl oluyor da böylesine güvenlik zafiyetler yaşanıyor aklım almıyor?

Para hırsıyla sadece kendi cebini düşünenlerin kurbanı olmaktan bıktık, tükendik. Denetimler yok, olan denetimlerde de kağıt üstünde izinler, ruhsatlar resmen parayla satın alınıyor.

Sonra ne mi oluyor?

Sonra birer birer, birer ikişer derken topluca ölüyoruz.

Öyle bir ölüyoruz ki bir daha küllerimizden doğamayacak kadar can veriyor, ölüyoruz ...

Gündem Haberleri