Madde bağımlılığına dikkat!

Son yıllarda hızla artan şekilde uyuşturucu madde kullanımı, farklı sosyal katmanlarda farklı şekillerde var olarak aileleri, ülkeleri derinden yaralayan bir halk sağlığı problemi haline gelmiştir.

Madde bağımlılığı; kişinin kullandığı maddeye uzun süreli fiziksel ve psikolojik manada kenetlenerek, şahsi, toplumsal ve mesleki hayatının kötüleşmesi şeklinde oluşan madde kullanım rahatsızlığıdır. Bu tanımı kullanabilmek için, kişinin maddeye karşı tolerans geliştirilmiş olması ve maddenin kesilmesi ya da azaltılması durumunda kaygı, huzursuzluk, titreme gibi belirtilerin gözlenmesi önemlidir. Ülkemizde ve dünya genelinde son dönemlerde sıkça rastlanmaya başlanan madde kullanımlarına bakıldığında, merkezi sinir sisteminde uyuşma yaratan, çoğu ağrı gideren, en başta gelenler arasında ise, sigara, alkol, esrar, kokain, amfetamin, sedatifler sayılabilmektedir.

MADDE BAĞIMLILIĞININ ETKİLERİ NELERDİR?

Dünyada yapılan ticaretin yüzde 10’u kadar büyüklüğe ulaşan yasadışı madde satışı, her geçen gün artış göstermektedir. ABD ‘nin toplam nüfusunun %6’sında madde bağımlılığı görülmesi ülkeyi en yaygın uyuşturucu kullanımı olan ülke haline getirmektedir. Bir maddenin uyuşturucu madde olup olmadığına karar verirken kişinin iradesine, zihnine olan etkisine, uyarıcı ya da keyif verici, sarhoş edici gibi toksik etkilere, kişide alışkanlık oluşturmasına, zamanla kullanılan madde miktarını arttırma ihtiyacına bakılmaktadır.

Psikoaktif maddelerin merkezi sinir sistemine etkilerini belirtecek olursak, bunları 4 ana başlıkta sınıflandırabiliriz:

  • Narkotik (Uyuşturucu) etki edenler (Eroin vb.),
  • Stimulan (Uyarıcı) etki edenler (Kokain),
  • Halüsinojen etki edenler (Esrar),
  • Depresan (Bastırıcı) etki edenler(Alkol)

MADDE BAĞIMLILIĞININ BELİRTİLERİ NELERDİR?

12- 17 yaş aralığındaki çocukların madde bağımlılığına eğilimi dikkat edilmesi gereken durumların en başında gelmektedir. Madde bağımlılığı yaş dağılımına bakıldığında ise 17-25 yaş aralığında bağımlı sayılarında artış göze çarpmaktadır. Bir kişiye madde bağımlısı tanısının konulabilmesi için en az 3 belirtinin kendisinde gözlemlenmesi gerekmektedir.

  • Tolerans gelişmesi (kullanılan maddenin etkisinin azalmasıyla, kullanılan miktarın arttırılması)
  • Yoksunluk belirtisi
  • Madde kullanımını bireyin denetleyememesi
  • Maddeyi sağlamaya ve kullanmaya fazla zaman ayrılması
  • Madde kullanımı sebebiyle, sosyalliğin, kariyer emeklerinin, kişisel uğraşların azalması
  • Maddenin planlanandan daha uzun süre ya da miktarda alınması
  • Fiziksel, ruhsal, sosyal, kişisel sorunlar oluşmasına rağmen madde kullanımının bırakılamaması

UYUŞTURUCU MADDEYE BAĞIMLILIK ÇEŞİTLERİ NELERDİR?

  • Psikolojik Bağımlılık:

Kişi maddeyle kendisini özdeşleştirerek, madde olmadan kendisini iyi hissedemeyeceğini, olaylarla başa çıkamayacağını düşünür.

  • Fizyolojik Bağımlılık:

Maddeye zamanla alışan bünye, kullanılmadığı zamanlarda normal işlevlerini yerine getiremez hale gelir.

MADDE BAĞIMLISI OLMA SEBEPLERİ NELERDİR?

İnsan, tarihsel gelişime bakıldığından giderek yalnızlaşan, anneden ayrıldıktan sonra var olabilmek için çabalayan, bu süreçte dönem dönem kaygılarla karşılaşan, sevgi ihtiyacını karşılayamadığı durumlarla yüzleşebilmektedir. Bireyin karşılaştığı sorunlarla başa çıkabilmesi; psikolojik sağlamlığı, uygun düşünce ve davranışları geliştirebilmeyi, tecrübeyi, kişisel gelişimi zorunlu kılar. Bu aşamalarda, başarılı yol kat edememiş bireyler madde kullanımını, “yanlış” bir başa çıkma mekanizması olarak kullanmaya başlamış olabilmektedirler.

Düşünülenin aksine, salt zevk arayışı yahut kendine zarar verme güdüleriyle açıklanamayan madde bağımlılığı, kişilerin daha ziyade yaşamış oldukları boşluk, depresyon, özgüven eksikliği, sıkıntı, sorunlardan kaçma gibi sebeplerle başvurdukları zararlı yollardan biridir. Kişi, eksik kendilik duygusu ve egosundaki yetersizlik gibi sebeplerle sıkıntı veren olayları hafifletmek arayışındayken bazı maddelere karşı bağımlılık geliştirebilmektedir. Özellikle çevre edinmekte zorlanan, içe kapanık, ailesinde var olduğunu hissedemeyen bir bireyin, kendisi gibi ilişki kurmakta zorlanan, yanlarında var olabileceğini hissettirecek, kendisi gibi madde kullanan kişileri arkadaş edinebilmektedirler. Aile içinde dürtüsel davranış örüntülerinin olması, iletişimin ve aile desteğinin azlığı, çatışma ortamının fazlalığı, ebeveynlerin alkol vb. madde kullanma alışkanlıklarının olması gibi sebepler bağımlılık oluşumuna zemin hazırlayabilmektedir.

Kişi stres durumunda yaşadığı kaygı ile gerçeği değerlendirme, kontrol, analiz ve karar verme aşamalarından geçerken yansıtma-inkar etme gibi savunma mekanizmalarını kullanabilir. Bağımlılığa yatkın kişilerde, kendini koruyan savunma mekanizmasının yokluğu, beraberinde hiperaktiflik ve agresiflik varlığını ön plana çıkarmaktadır.

Madde bağımlısı olma sebepleri aşağıdaki gibi sıralanabilir:

  • Benlik saygısının düşüklüğü
  • Sağlıksız arkadaş ortamı
  • Merak
  • Kişilik problemleri
  • Sağlıksız aile ortamı
  • Sorunlardan kaçış isteği
  • Dayanıksız ve güçsüz kişilik yapısı
  • Duygusal yoksunluk

MADDE KULLANIM FAKTÖRLERİ NELERDİR?

Madde kullanımının bazı faktörleri söz konusudur. Bu faktörler şöyle sıralanabilir:

  • Erkeklerde kullanım kadınlara oranla daha çoktur.
  • Uyuşturucu (narkotik) etkide olanlar olduğu gibi bu maddelerin uyaran etkide bulunanları da vardır.
  • Bu maddelerin tıpta ilaç halinde kullanılan çeşitlerine “psikotrop” denilmekte ve kötüye kullanılmaması için yeşil ve kırmızı reçete ile satılmaktadır.
  • Uyuşturucu maddelere erişim maalesef oldukça kolaydır.
  • Her kesimden toplulukta kullanılan madde farklılaşmakta ve kullanım dağılımını sosyoekonomik durum etkilememektedir.
  • Uyuşturucu kullanan kişilerde eş tanı olarak paranoid, psikopatik, borderline kişilik bozuklukları eşlik edebilmektedir.
  • Madde kullanımı olan gençlerin okul başarıları düşük, devamsızlıkları yüksek seyretmektedir.
  • Alkol bağımlılığının genetik geçişi hakkında fikir birliği bulunmakla birlikte diğer uyuşturucu madde kullanımlarının genetik geçişi konusunda aynı şekilde fikir birliği bulunmamaktadır.

MADDE KULLANIMIN ZARARLARI NELERDİR?

Uyuşturucu maddelerde en öne çıkan zarar verici etki, merkezi sinir sistemi üzerinde sinirsel hareketleri farklılaştırma sonucu oluşan yıkıcı etki ile bireyin fiziksel ve psikolojik sağlığının giderek bozularak bireysel ve sosyal hayatının da olumsuz etkilenmesidir.

Madde kullanımı sonucunda oluşan zararlı etkiler;

  • Vücut ve beyin kimyasının bozulması
  • Hafıza kayıpları
  • Ruhsal dalgalanmalar
  • Muhakemede düşüş
  • Konuşma bozuklukları
  • Yürüyüş bozuklukları
  • Gözlerde ve vücutta titreme
  • Duyma kayıpları
  • Huzursuzluk
  • Uykusuzluk
  • Saldırganlık
  • Kaygı
  • Koma
  • Risk alma davranışının artması
  • Kan basıncı ve solunum artışı
  • Bedensel çöküntü
  • Yüksek tansiyon ve beyin kanamaları
  • Böbrek ve karaciğer hasarı
  • Depresyon
  • Hayal görme
  • Koku kayıpları
  • Ölüm

MADDE BAĞIMLILIĞINDA TEDAVİ VE ÖNERİLER NELERDİR?

Bireylerin kendini kontrol etme bozukluğu temelinde kontrol sorunu yaşadıkları alanların; duygusal hayatları, özgüvenleri, insan ilişkileri ve kendilik konusunda yaşadıkları belirsizliğin 4 temel nokta olarak öne çıktığı söylenebilmektedir.

Bütüncül bir yaklaşım gerektiren madde kullanımında, nüks ve tedavi devamlılığının sağlanamaması riskleri mevcuttur. Kişiler özellikle arkadaş olarak bu kullanıma sahip bireyleri tercih ettikleri ve bu çevreden uzaklaşmadıkları sürece tedavinin başarı şansı çok düşüktür.

Kişilerin durumunu aile ve çevresi olarak iyi anlamak, dışlanmanın onların üzerinde yaratacağı ekstra yıkıcı etkileri unutmadan sabır ve şefkatle yaklaşmak bu bireylerin depresyon, kaygı ve yetersizlik duygularından korunmasına destek olabilmektedir.

Kişileri maddeye yönlendiren stres konusunda, algıladıkları stres düzeyini düşürebilecek terapi desteği fayda sağlayacaktır. Terapilerde kişilerin sorunlar karşısında genellikle kullandıkları, şakaya vurma, yadsıma(inkar), boş verme kaçış gibi yararsız savunma mekanizmalarından ziyade, pozitif anlamda yeniden yorumlama kapasitesinin kazandırılması, soruna objektif odaklanarak duyguları ifade etmesi, çevresinden yararlı sosyal destek isteyebilmesi ve aktif başa çıkma stratejilerinin geliştirilmesi gibi yararlı savunma mekanizmalarına geçişi konusunda eğitilmesi gereklidir.

Hislerini ve dürtülerini kontrol etmekte zorlanan bu kişilerin, madde kullanımıyla elde etmeye çalıştıkları, haz, güvenlik, iyi hissediş, özgüven gibi aslında içerden hissetmeleri gereken ancak ulaşamadıkları duyguları dışarıdan bir yapay nesneyle elde etmeye çalıştıkları hatırlandığında bireylerin hayatında ne konuda eksiklik hissettiklerinin belirlenmesi ve ona yönelik tedavi planlanması en büyük katkıyı sağlayacaktır.

Farmakoloji desteği madde bağımlılığı tedavisinde sık başvurulan yöntemlerden birisidir. Nörotransmitter ve reseptör seviyelerine dair yapılan araştırmalar paralelinde istek ve nükslerin önlenebilmesi açısından konu hakkında bilimsel araştırmalar her daim devam etmektedir. Ayrıca gerekli durumlarda uygun tedavi merkezlerinde yatışla sürdürülen süreç, uzun vadede kalıcı olumlu etkiler sağlayabilmektedir.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Yaşam Haberleri