Sanırım tün annelerin en içten tek duasıdır çocuklarının en mutlu olması. Kim istemez ki mutlu bir yumurcağa sahip olmayı? Oyun oynayan, uyku ve yemeği sorun yapmayan, anneye bağımlı olmayan, dünyanın tüm farklı güzelliklerini birlikte keşfedeceğiniz, birlikte kahkahalarla güleceğiniz bir çocuğunuz olsun istemez misiniz? Ya da o her şeye sürekli mızmızlanan, ağlayan ve sizi çileden çıkaran o minik bebeğiniz sihirli bir değnekle tüm o diş gıcırdattığınız özelliklerini bir anda değiştiriverse tam tersi ile.
Durun durun sakin olun… Kimse ama kimse size gül bahçesi vaat edemez bu konuda. Tek gerçek değişken siz olmalısınız aslında çocuğunuzun olumluya yönelmesi yolunda. Biraz bazı şeyleri kabul ederek, biraz işin fizyolojisini öğrenerek ve sanırım biraz da kendimizi değiştirerek başlamak gerek bu yolculuğa. Tutumların davranışlara dönüştüğünü ve ilk 4 yıllık süreçteki tutum ve davranışların da kişiliğin temellerini oluşturduğunu varsaydığımızda elbette en büyük görev yine anneye düşüyor.
İşte bu sebeple de anneler okuyor, araştırıyor, tartışıyor ve her daim doğruyu arıyor. Tek bir doğru elbette ki yok çocuk eğitiminde. Pek çok doğru kişiden kişiye değişiyor ve her çocuk her doğruyu yutmuyo. İşte bu arayış serüveninde de bize seminerler, eğitimler, referans kişiler ve kitaplar rehberlik ediyor.
Bu referans kitaplardan bir tanesi olan “MAHALLENİN EN MUTLU YUMURCAĞI” adlı Dr.Harvey Karp kitabında;
Birinci bölümde çocukların gelişim sürecini ve 1-4 yaşın önemi vurgulanıyor.
Kitabın 1.bölümünden aklımda kalan, ajandama yansıyan ve altı çizilenler:
· 1-4 yaş arası çocukların düşünce sistemi çok daha ilkel ve az esnektir.(Sanırım bu sebeple mecazları anlamamaları, düz mantık yürütmeleri ve zaman zaman bağlantı kuramamaları)
· 1-4 yaş arası çocuklar daha büyükler gibi hareket etmiyor o halde neden onlarla daha büyük çocuklarla konuştuğumuz gibi konuşalım?
· Kızınca ya da üzgün olduğumuz zaman hepimiz daha huzursuz hareket ederiz; gelgelelim küçük çocuklar böyle zamanlarda adeta tarih öncesi insanlara dönüşüyor. İşte bu süreçte 1-4 yaş arası çocuklarla iletişim kurmak için bizim de mağara adamı gibi davranmamız gerekiyor.
· Mağara adamı derken; Tarih öncesi insanların dil yetenekleri çok sınırlıydı. En temel özellikleri dik başlı negatif, inatçı, sabırsız olmaları ve kolay konsantre olmamalarıydı. Bu tanımlar size tanıdık geliyor mu?
· Çocuğunuzu en iyi şekilde anlamak için geriye doğru dev bir adım atın.
· Sık sık yapılan yanlışların başında çocuklarla küçük yetişkinlermiş gibi konuşmak geliyor. Söylediklerimizin büyük bölümünü anladıkları için zaman zaman limitleri olduğunu unutuyoruz.
· 1-4 yaş arası çocuklar küçük yetişkinler değildir. Bu yaş grubu çok özeldir; artık ne bebek sayılırlar, ne de henüz çocuk olmuşlardır. Bu nedenle beş altı yaş ve üzeri çocuklar için tasarlanan yöntemler onlar üzerinde hiçbir işe yaramaz. Tamamen kendilerine has bir yaklaşıma ihtiyaç duyarlar.
· 12 Aylık bir çocuğun problem çözme ve dil yetenekleri, okul kampına giden yada ders çalışan bir çocuktan ziyade bir şempazeninkilere benzer. İki yaşındakiler ise mağara adamları ile aynı yeteneklere sahiptir. Üç yaşına gelen çocuklarda ise Milattan binlerce yıl önce yaşamış ilk köylülere benzetilebilir.
· Doğum anından itibaren çocuğunuz yetişkinliğe doğru çok dramatik bir yolculuğa başlar. Kendi başına hiçbir şey yapamaz bir durumdan Shakespeare şiirleri okuyabilen, resim yapan, ihtiyacı olanlara ilgi gösteren ve yardım eden bir seviyeye ulaşır, ki bu başka hiçbir hayvanın başaramadığı bir şeydir. İşte bu hayvansal durumdan insanlığa geçiş 1-4 yaş arası dönemde meydana gelir.
· Tatlı, Şempaze-Çocuk (12-18 ay): Günümüzde beş milyon yıl öncesinin Kayıp Halkasına en yakın canlı olan şempazeler çeşitli işaretlerle 20 – 30 sözcük kapasiteli bir iletişim kurabiliyorlar. Bu 12-18 aylık çocukların iletişim kapasiteleriyle hemen hemen aynıdır.
· Akıllı Mağara Adamı (24-36 ay): Elleridaha fazla alet/oyuncak kullanmasını sağlayacak kadar esnek ve dairesel şekiller çizebiliyor (kontrol ve plan mekanizmasının işareti). Ayrıca daha uzun süre konsantre olabilmesi ve arkadaş edinme isteği, sırasını bekleme dolayısı ile sabırlı olma mecburiyetini de beraberinde getiriyor. Ayrıca bu yeni deneyimlerin altından kalkamadığında henüz medenileşmemiş küçük yaratığınız çözümü ittirmekte ya da ısırmakta bulabilir.
· Yeteneli Köylü (36-48 ay): 3. Yaş gününden sonra çocuğunuzun yetenekleri bir anda tavana vurur! Düşünceleri değerlendirme kapasitesi sık sık yaptığı karşılaştırmalarda kendini iyice gösterir. Bu karşılaştırmalar “Ben bebek değilim, büyüğüm”ya da “Devekuşu, zürafa kuştur” gibi dışavurumlarla ortaya çıkar. Dünyanın nasıl işlediğini anlamak için büyük çaba sarf eder. “ “Ben neden yapamıyorum” ya da “Kırmızıda durulur” gibi cümleleri sıklıkla duyabilirsiniz. Tarih öncesi bir köylü gibi üç yaşındaki çocuklar da anlamadıkları şeyleri “büyü” ile açıklamaya ya da anlamlandırmaya çalışırlar. Ayrıca bu köylülerde olduğu gibi çocuğunuz da henüz düşünceleri yazıya aktarabilecek zihinsel kapasiteye ulaşamamıştır. Artık bir bebekten büyük olduğunu anlaması, aynı zamanda çevresindeki herkesten küçük ve incinebilir olduğunu anlamasına da neden olur.bu yaştaki çocukların büyük ve güçlü olmakla ilgili hikayeleri (ve hatta çizgi filmleri, karakterleri de ) kendilerinin büyük güçlü canavar olduğu oyunları bu kadar sevmesine şaşırmamak gerekir.
· Çocuğunuzun gelişimini bu evrimsel açıdan görmeye başladığınızda, günlük çekişmelerinizin ve sıkıntılarınızın altında yatan nedenleri görebileceksiniz. Artık huysuzlukları, birden bire bağırmasını, isteklerinize hiçbir şekilde saygı göstermemesini – uygarlıktan uzak olması- sizi o kadar hayal kırıklığına uğratmamalı.
· Unutmayın siz çocuğunuzu tüm kitaplardan iyi tanıyorsunuz.
· Çocuğunuz bir şeyi istediğini nasıl gösterir_? Şempaze Çocuk (12 ay) istediği şeyi alır. Neandernal (12-18 ay) istediği şeyi alır ve “Benim” der. Mağara adamı istediği şeyi hemen almak ister ama sizi memnun etmek için önce “Ben istiyorum!” der. Köylü kibar olma kuralına uyar ve “Lütfen” der.
· Küçük Çocuğunuz Fark ettiği şeyleri nasıl tarif eder_? Şempaze Çocuk (12 ay)büyük bir grubu tanımlamak için tek sözcük kullanır. Mesela tüm küçük hayvanlara köpek der. Neandernal (12-18 ay özel sözcükleri bilir, Tavşan ya da Kedi der. Mağara adamı (24-36 ay) karşılaştırma yapabiliri, küçük tavşan büyük tavşan der ve genellikle büyük olanı eli ile gösterir. Köylü ise birkaç değişik objeyi karşılaştırarak daha büyük ya da daha uzun olanı seçebilir.
· Çocuğunuzu mahallenin en mutlu yumurcağı yapmanın yolu, öncelikle kendinizi, Taş devrinden geçen birine benzetmenizden ve 21. Yüzyıldan gelen bir elçisi gibi görmenizden geçiyor. (!!!) misafiriniz sizin adetlerinizi bilmiyor ve sizin dilinizi konuşmuyor ama daha uzun süre burada kalacak. Bir elçinin görevi daima iki taraf arasında uyum yaratarak tartışma ve anlaşmazlıkları önlemektir. En iyi diplomatların sırrı; saygı, nezaket, bol bol pazarlık ve fedakarlık yapmaktır. Elçiler her şeyi kontrol etmeye çalışmazlar, ama gerekli miktarda kontrolü ele almaktan da korkmazlar. Ayrıca gerektiğinde sert olmasını da bilirler. (Aslında çocuk yetiştirmenin sırrı bu paragrafta gizli sanırım). Elbette elçi olmak sizin işiniz, misafirinizin dertlerini ve dilini biliyorsanız işiniz kolaylaşacak. İşte bun ada Tarih Öncesi Ebeveynlik diyoruz.
· Sözcüklerimiz doğru tonlama ve vücut olmadan hiçbir işe yaramıyor.
· Bu yaşlardaki çocuklarda tekrar, kısalık ve netlik önemlidir.
· Diplomasi dili köklerini saygıdan alır. Diplomatlar gibi biz ebeveynler de sözcüklerimizi güç ve üstünlüğümüzü kanıtlamak için değil daima saygı ve empati hislerini iletmek için kullanmalıyız.