Yıllarını adliye koridorlarında geçiren bir kişi olarak gördüğüm, bildiğim, duyduğum ve yazdığım kadarıyla bu sorunun cevabını vereyim!
EVET!
Mağdur olarak adliyede bulunan mahkemenin verdiği kararı tartışır!
Sanık olarak adliyede bulunan mahkemenin verdiği kararı tartışır!
Avukat olarak adliyede bulunan mahkemenin verdiği kararı tartışır!
Savcı olarak adliyede bulunan mahkemenin verdiği kararı tartışır!
Hâkim olarak adliyede bulunan mahkemelerin verdiği kararı tartışır!
Bu tartışmayı kavga gürültü olarak görmek yanlış olan.
Hukukun özünde, içinde tartışma, münazara, eleştirme, delilleri sunma, savunma yapma vs. gibi şeyler vardır.
Hukuk zaten tartışılan konuyu ele alır!
Tartışılan konunun sonuna yeni bir tartışma konusu daha koyması kimseyi şaşırtmamalı, korkutmamalı, endişe ettirmemeli!
Anayasa Mahkemesi ile Yargıtay arasındaki hukuki tartışma, yetki tartışması, karar tartışmasının özünde de hukuk vardır!
Herkes kendi kararının hukuka uygun olduğunu savunarak tartışmanın içinde olur.
Bizim toplum olarak alışık olmadığımız daha doğrusu kabul edemediğimiz hukukun içinde, hukukun kurumlarının, hukukçuların tartışması!
Oysa ki en doğruyu, en adil olanı ve en yerinde olanı bulmak için hukukun içindeki insanlar, neredeyse her gün tartışılar.
Bu tartışmayı kavga gürültü olarak görmek yanlış olan.
10 yılı aşkındır televizyon kanallarında Hakkımız Hukukumuz programını; yapımcı, moderatör, gazeteci olarak yapıyorum.
Çağırdığım hukukçularla da hukukun içinde olan biteni biz de bir saatlik program içinde tartışıyoruz.
Önemli olan tartışmak değil ki, önemli olan tartışmanın sonunda bir ortak yol, akıl ve duruş sergileyebilmek.
Toplumun ve dolayısıyla hukukun beklediği ve kazandığı şey bu!
1982 askeri darbesinden kalan ve yamalı bohça haline dönen, içindeki bir takım hukuki itilafları barından Anayasamızın Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk sivil anayasası olarak ele alınması ve olması, olmazsa olmazımız artık.
Altta istediği kadar adil olmak için yasalarda küçük veya büyük değişiklikler yıllarca yapıla dursun, esas olan, öz olan Anayasa’nızda bir yetersizlik, yanlış anlaşılma veya çatışmaya ortam sağlayacak durum varsa bu sizin Anayasa’nın sorun çıkartan niteliklere sahip olduğunun işaretidir.
20 yıl, 30 yıl, 40 yıl öncesinin Türkiye’sinde yaşadığımız, dünyasında yaşamadığınız, birçok şeyin değiştiği zaman dilimi içinde Anayasa’yı yeniden, güncelleyerek, tartışmaya meyil bırakmayacak şekilde yapmanın kargaşalık, bozukluk, düzensizlik isteyenler hariç kime zararı olabilir ki?
Yeni yüzyıl Türkiye’sine de yakışır!