Gizem Tuncer, türkücü Mahmut Tuncer'in kızı. 24 yaşında. Dikbaşlı, farklı ve komik. İlk albümü ‘Aşk Uykusu’ ile pop dünyasına adım attı. Seksi görünümüyle hepimizi şaşırttı. Posta Gazetesi'nden Canan Danyıldız'a verdiği röportajda 40 kilo verdiğini söyleyen Gizem, “Önyargıların farkındayım, kızmıyorum. Babam kıroysa ben ondan daha kıroyum” diyor
‘Aşk Uykusu’ ile sizi tanıdık, Mahmut Tuncer’in kızı Gizem...
Beş şarkılık bir albüm. Dört yıldır hazırlanıyorum. Bir şeyi istersem sonuna kadar giderim. Bu albümde de öyle oldu. Albüme adını veren ‘Aşk Uykusu’ da bir Ayla Çelik şarkısı.
Herkes Ayla Çelik’in peşinde, nasıl kaptınız?
Ayla Abla enteresan biri. İnanılmaz kültürlü. “Bunun üstüne bu giyilir”e kadar bana öğreten kişi. Bana inandı, abla-kardeş gibi olduk. Evinde terliğim bile var.
Ya Sony gibi büyük bir şirketi nasıl ikna ettiniz?
Çok cool bir şirket. Babamla gittik. Tek başına gitsem kendimi ucu sönmüş soğan gibi hissederdim. Onlardan haber beklerken yemediğim tırnak kalmadı. Ama babam “Kaptın bu işi” demişti. Kendimi sevdirmeyi bilirim.
Ne okudunuz?
Konservatuvar mezunuyum, lisede oyunculuk eğitimi de aldım. Babamla sahneye çıkıyordum zaten. Bu gen babamdan geçmiş, hiçbir zaman avukat olmayı hayal etmedim. Bir şekilde sanatla ilgilenecektim.
Her ünlü evladı gibi illa şöhret olayım derdiniz var mıydı?
Bu boş bir şey. Sokakta çıplak koş, yine ünlü olursun. Ama ben işimi, sesimi tanısınlar istedim. Ayrıca çok okuyan biriyim. Günümü tırnaklarımı, saçlarımı boyayarak geçirmiyorum. Rafine bir kişiliğim!
Aile ortamınız nasıl?
Farklı bir ortamda büyüdüm. Annem Kıbrıslı, babam Urfalı Mahmut Tuncer! Yer sofrasında da yemek yerim, şık bir restoranda da... Dört kardeşiz, son numara benim ama hiç şımartılmadım. Arkadaş gibi bir aileyiz.
24 yaşında bir şöhret çocuğu için fazla olgunluk!
VIP’cilikten, insan ayırmaktan nefret ederim. Sonuçta hiçbirimiz Sabancı değiliz. Ama ‘ezilenin yanındayım’ politikam da yok. Bana ne olursa olsun iyi bir insan olmamı öğrettiler. Güçlüyümdür.
Sizi görünce şoka girdik! Kaç kilo verdiniz?
40 kilo verdim, 90 kilodan 50’ye düştüm. Şeyda Coşkun ile çalıştım. Duygusal yiyiciydim. Sıkıntı yaşadığımda ne varsa yiyordum. Buzdolabıyla sosyalleşiyordum.
Korkunç!
Restoranda tıka basa yiyordum, başka şeyler yiyebilmek için kusuyordum, yeniden sipariş veriyordum. Babam çok üzülüyordu.
Nerede “Dur!” dediniz?
Mağazada etek deniyordum. Kapanmadı ve cart diye yırtıldı. Denize giremezsin, şort giyemezsin. Bir kadın için çok incitici. Annemi aradım, “Çok çirkinim, hiç kimsem yok gibi hissediyorum” diye ciğerim sökülene kadar ağladım.
Bir tarafınız çok inatçı bir tarafınız çok zayıf...
Onu o an hissedemiyorsun. Zaten hiç zayıf olmamışım ki. Yüzü güzel ama şişman kızdım ben, artık öyle olmak istemiyordum. Daha önce çok diyetisyene gitmiştim ama becerememiştim.
Zor oldu mu bu süreç?
Başlarda zordu. Beş lahmacun yiyen kızın önüne dört köfte koyunca doyar mı? İlk hafta açlıktan ağladım. Şeyda’nın (Coşkun) hırsı bana da geçti. Ona şişmanken giydiğim bir gömleği yolladım, üzerine “Artık giyemiyorum” yazarak.
Önce gardırop mu değişti?
Of! Orucumu açmış gibi oldum! Mağazadaki bütün kısa şortları aldım. Aynı kot şorttan iki tane almışım kafayı yiyip. Zaten Şeyda “Hedefin ne?” dediğinde, “Kot şort giymek” demiştim. İçimde kalmış. Neredeyse içimden bir Gizem daha çıktı!
Aşırı seksi ve güzel oldunuz!
Kendimi daha dişi ve seksi hissediyorum.
Bu güzellikte Nihat Odabaşı’nın da etkisi var...
Önceleri Mahmut Tuncer’in kızı olduğum için bana karşı önyargılıydı. “Biz de ördek yiyoruz, sabah kalkar kalkmaz bir halay çekelim demiyoruz” diye espri yapınca onu da kaptım galiba. Evlenme teklif ettim, ama kabul etmedi. Şaka tabii...
Babanız güzel ve seksi pozlara bir şey dedi mi?
“Bu senin işin, sen kendinin farkında bir kızsın, sana güveniyorum” dedi. Seksi ve güzel görünmeme kızmadı.
“Mahmut Tuncer nere, kızı nere” diye düşünmedik değil!
Herkes için “Helva yapsana” diye şarkı söyleyen, lahmacun yiyen bir adamdı babam, haklısın. Magazinle pek işimiz yoktu. Ama ben İstanbul’da doğdum.
Babanıza ‘kıro’ denmesine ya da halay çekmesiyle eğlenilmesine kızıyor musunuz?
Hiç kızmıyorum. Lahmacuna, halaya bayılırım. Doğu benim genlerimde. Sen hiç eline mendil tutuşturulunca “Hayır tatlım ben almayım” diyen gördün mü? Bu algıyı kim çıkarmış bilmiyorum ama hepimizin kökü bu. Bunları yapmak kıroluksa, en az babam kadar kıroyum!
Babanızla her şeyi konuşur musunuz?
Evet iki arkadaş gibi. Ama yüz göz değilizdir.
Mahmut Tuncer’in kızı olmak kapıları açtı mı kapadı mı?
Gururla taşıdığım bir soyadım var. Babasının parasıyla bir yere geldi diyemezler, o kadar milyoner değiliz. Saygın bir adamın kızı olarak baktılar ama dezavantajı da oldu. Önyargılar hep var ama ciddiye almıyorum.
Farklısınız ve kendi yolunuzdasınız. Sizi ne korkutur?
Ölüm! Acayip bir ölüm korkum var. Özellikle sevdiklerimi kaybetme korkusu.
Zor birisiniz, belli!
Evet, eğlenceli görünüyorum ama zor bir karakterim. Takıntılıyım. Takıntlılı olmasam bu kadar kiloyu nasıl verirdim?
Aşk meşk konuları ne alamde?
Rezalet! Bu kadar zayıflamama rağmen. Erkeklerden bir talep yok. “Ne doktorlar istedi” diyemem.
Zamanı gelince evlenmek, çocuk sahibi olmak?
Yok ya, evlenmekten hazzetmiyorum. Başkalarının çocuklarını seviyorum.