Korona virüsü salgınıyla mücadele ederken, sokaklardaki durumu görünce yok artık, yuh artık, pes artık dedim.
Maske takmadan sokağa çıkmayın denildi.
Herkes olmasa da çoğunluk maske takarak dışarı çıktı.
Ama ben duymadım, ‘Maske At’ dendi mi?
Yolda yürüyorum, sağımda yere atılmış bir maske, solumda yere atılmış bir maske, önümde yere atılmış bir maske.
Arkadaş insansın, insanoğlusun da bu kadar mı sorumsuz, düşüncesiz olabiliyorsun.
Sende korona virüsü var mi bilmiyorsun.
Kimse bana bulaştırmasın diye maske takıyorsun.
Sonra virüs salgını bir an önce bitse diye dua edip, dilek tutuyorsun.
En sonunda taktığın maskeyi sağa, sola, yere atıyorsun.
Virüs senden, toplumdan, dünyadan kurtulmak istiyor istemesine de, sen virüsün senden, toplumdan eksik olmasını istemiyorsun.
Evde kalmayı sevdin sanırım.
Çalışmamayı sevdin sanırım.
Sokağa çıkmamayı, dışarda kahve içmemeyi, iki dostla sohbet etmemeyi, alış verişi, okula, eğlenmeye gitmemeyi sevdin sanırım.
Yarın da at taktığın maskeyi yere.
Öbür gün, sonra ki günde.
Varsın yürüsün virüs, sen de evinde hapis hayatı yaşa, herkes de.
Sen de işsiz, güçsüz balkonda otur, herkes de.
Bilim adamları bağıra bağıra söylüyor, virüs sizi korumuyor, siz de virüs varsa başkasına bulaşmasını önlüyor.
Sen de virüs varsa, senin bedenin buna direnç gösteriyorsa, yere attığın o maskede de doğal olarak virüs oluyor.
Yani virüsü sen yere atmıyorsun, toplumun ortasına bomba gibi bırakıyorsun.
Birileri, ellerinizi yıkayın, maskelerinizi takın, sosyal mesafeye dikkat edin derken bir de kullandığınız o maskeleri helva kâğıdı gibi sokaklara atmayın, risk yaratıyorsunuz, cezası var demesi mi gerekiyor?
Eh insaf be, az da insan gibi düşünerek yaşa!