Tarihteki iki olay benim oldukça ilgili çekmiştir. Bir tanesi Fransız ihtilali ve o dönem yaşanlar. Bir diğeri ise tamamen ilgi alanım olan 2.dünya savaşı ve Avrupa'da yaşanan trajik olaylar. Almanya’da Hitler dönemi ile birlikte dünya bir kaosa doğru yol almaya başlamıştı.
Ve çok geçmeden 2.Dünya Savaşı patlak verdi. Bir çok Yahudi evlerinden kovuldu. Yerlerinden yurtlarından sürüldüler. Sadece Yahudiler değil, alman ırkından olmayan herkes her an bir tehdit ve tehlike altındaydı. Etiketlendiler, fişlendiler birçok dükkana ve yasal yerlere alınmadılar. Ve hitlere dur diyen olmadığı için yapılan eziyetler soykırım haline dönüştü. Şimdi sizi bu soykırımın yapıldığı en büyük kamplardan birine götürüyorum.
Burası Avusturya Linz’e 20 km. yakınlıktaki Mauthausen Nazi Toplama ve Çalışma Kampı olarak geçiyor. Aranızda Schindler'in Listesi filmini izleyen birileri vardır diye umuyorum. Tamda bu filmin gerçekleştiği, insanların diri diri gaz odalarına atıldığı ve dev fırınlarda yakılarak can verdiği kamptan bahsediyorum Orada yaşananların gerçekleştiği yerleri görmek beni oldukça etkiledi. Kendimi film sahnesinde gibi hissettim. Kamp bir tepede yer alıyor. Etrafında sarp bir arazi var. Yani kaçmak oldukça güç. Duvarlar 10 metreye yakın. Zaten içeride açlıktan ölmek üzere olduğunuzu düşünürsek kaçmak demek ölmek demek bir anlamda.
Odalar toplu halde yaşanan büyük salonlar halinde tasarlanmış. Yani bir salonda en az 300 kişi bulunuyormuş. Ve tüm kampta sadece 8 tuvalet var. Biraz daha aklınızda fikir olması için şöyle bir not daha vereyim, kamplarda ölenlerin yaklaşık sayısı 320.000 olarak tahmin ediliyor. Bir çoğunun adı müzede yazılı. Fakat orada kayıtlı olmayan, ırkı veya milleti belli olmayan bir çok insan daha burada yaşamını yitirdi. Her sabah kamptakiler ortak tuvalete ve banyo adı verilen iki büyük mermer dairenin başında kendilerini temizlemeye çalışıyorlar. Ve burada bile sabah izdihamında bir çok kişinin öldüğü yazılı.
Ve hapishaneler. Yaklaşık 100 kadar hücresi bulunan bir bina ve içeride yatak yada tuvaleti olmayan hücreler. Hiçbir insani tarafı yok. Soğuk ve kasvetli bir görüntüsü var. Girişte o zaman yaşananlara karşı üzüntü duyanlar için bir anı defteri bırakılmış. Bizde Atatürk’ün o meşhur sözünü buraya not ettik. “Yurtta sulh, cihanda sulh”.
Hapishaneleri arkamızda bıraktıktan sonra insanların yakıldığı fırınların olduğu binaya geliyorsunuz. Asıl trajedinin yaşandığı yer burası. Tıpkı bir ekmek fırınını andıran ve alt kısmında yanan insanların küllerinin atıldığı haznesi olan dev insan fırınları. Şimdi burada sadece mumlar yanıyor. O günkü acıları azaltmayan ama bir nebze üzüntülerini dile getiren çiçeklerle beraber yanan mumlar.
İnsanlar burada numaraları ile çağrılıyor
Fırınlar genelde binaların bodrum katında bulunuyor. Birde bu kısımda bir çok insanın idam edildiği küçük odalar var. Yerdeki mazgallar insan kanlarının akıp gitmesi için yapılmış. Görüntü oldukça ürpertici. Bir başka binada gaz odaları. Nereye gitseniz ölüm nereye baksanız bir acı yüz sizi izliyor sanki. Gaz odalarının kapıları, gemilerdeki kapılara benziyor. İçerden açılması imkansız sadece küçük bir pencereden insanların öldüklerini görmenizi sağlayacak bir bölüm var. Gaz odalarından çıkartılan cesetler eski tip çekmeli araçlarla fırınlara götürülüp yakılıyor.
Bir başka eziyetin yaşandığı yer ise, deneylerin yapıldığı insanların canlı halde bazı ilaçlar verilerek yada vücutları incelenmek üzere bazı testlere tabi tutulduğu tıbbi odalar. Günümüzdeki adli tıp laboratuarlarını andıran bu yerlerde eski bir mermer tezgah bulunuyor. Ve bir çok insanın çeşitli ilaçlar denenerek burada can verdikleri yazılıyor. Alman ırkının daha güçlü ve sağlıklı bir nesil üretmesi için yapılan testler bunlar. Tabi bu konu daha çok incelenmesi gereken başka bir detay.
Binaların dışında birkaç tane geniş açık alan var. Her biri farklı bir isimle belirtilmiş. Örneğin karantina alanı, burada hasta veya ilaç verilerek deneylerde kullanılan insanların toplandığı bölüm. Hemen yanında bu trajediye göz yummayan yada buna dayanamayan alman askerlerinin tutulduğu açık alan. Tam olarak 4400 alman askeri emirlere itaat etmediği için kendi arkadaşları tarafından öldürülmüş.
Bir diğer bölümde ise 1945’in ilk altı ayında tam olarak 10.085 kişinin burada öldürüldüğü yazılıyor. Üzerinde ise sadece 20-30 kadar anıt taş var. Geri kalanların isimleri bile yok. Dünyada düzenin kaybolduğu ve yeni dünyanın temellerinin atıldığı 2. Dünya savaşının insanlık tarihine bıraktığı ve en büyük acıların yaşandığı yerdeyiz. Kampta tüm bunların sergilendiği birde müze bulunuyor. O günden kalan eski fotoğraflar, silahlar, giysiler ve nasıl sınıflandıklarını anlatan şemalar özenle sergilenmiş. O zamanı anlamanız için size yardımcı olacak bir çok eşya var.
Kampta ayrıca 10 bin ispanyolun öldürüldüğü yazılan notlar arasında. Mauthausen kampı ile ilgili birkaç kitap bulunuyor. Montserrat Roig isimli kadın yazar bu konuda oldukça etkili bir kitap yazdığı söyleniyor. Henüz ben o kitaba ulaşmadım eğer bu yazarın kitabına ulaşacak olan olursa lütfen benimle irtibata geçsin. Ayrıca Barselona Tarih Müzesinde Mauthausen ile ilgili bir çok fotoğraf ve evrak sergilenmekte. Birde burada çekilmiş bir film var. Adı Hasenjagd. Film youtubeda izlenebiliyor. Eğer vaktiniz olursa izlemenizi tavsiye ederim. Daha anlatacak bir çok detay var ancak ben sadece size kendi gördüklerimi aktardım. Benim için çok etkileyici bir geziydi. Umarım size de aynı duyguları aktarabilmişimdir.
Başka bir zaman, başka bir yerde haftaya görüşmek üzere…
Çok Gezin, Çok Okuyun ve Çok Sorun..!