MEDENİ OLALIM

Banu Pirinçcioğlu

Medeniyeti çok seviyorum. Kuralların ve ardından gelen cezaların hayranıyım.

Mesela yere çöp atayım, gelsin birisi ceza kessin istiyorum. Öyle küçük rakamlar değil, bütçemi sarsacak kadar yüksek meblağ olsun cezam ama.

Kırmızı ışıkta arabamla geçeyim ve ehliyetime el konulsun. Bir daha araba kullanamazsın desinler. Elimden ehliyetimi alıp ibreti alem diye de adımı heryere yazsınlar mesela.

Yok öyle bin lira ceza verip kurtulmak. Cezam büyük  olsun ve affı da olmasın.

Hız sınırı yirmi yazıyorsa bir yerde, yirmiyi bir geçersem ensemde trafik belirsin, kessin cezamı.

Ödüm patlasın yanlış yaparım diye.

Hayır korku toplumu olalım demiyorum. Medeni olalım diyorum. Medeniyet için ceza gerekiyorsa cezamızı da çekelim diyorum.

Kırmızı ışık ihlali yüzünden kimsenin kalbi durmasın istiyorum. Çünkü saçma. Çünkü mantığı yok. Sırf birinin canı gaza basmak istedi diye birinin dünyadan yok oluvermesi çok saçma.

Madem ki üçü beşi öder geçerim diyor, ehliyetsiz kalsın diyorum.

Bir belgesel izliyorum günlerce etkisinden çıkamıyorum. Öyle güzel ülkelerin öyle güzel caddeleri var ki mesela, yerde otursam üstüm kirlenmeyecek. Öyle temiz.

Sonra bakıyorum, yere çöp atmanın cezası ev kirası gibi.. Ama öyle ucuz ev değil, plaza kirası.

Olsun, bizde de olsa yerde çiğdem kabukları olmasa, adamın az evvel tükürdüğüne basmasak.

Sakız  çiğnemenin yasak olduğu güzel Singapur, fevkalade karar almış keşke bizim de yasağımız olsa, ayağımıza yapışan sakızları eve kadar taşımasak.

Almanya’da örneğin, geri dönüşüme atılması gereken çöpü ayrıştırmadan atan cezasını ödüyor. Plastiği ayrı, kağıdı ayrı, şişesi ayrı kutulara atılıyor üstelik. Şişeyi atacağın yere kağıdı attın mı ceza kapında. Hiç affı yok.

Ben hala geri dönüşüm kutusuna atılmış patlıcan salatalık görüyorsam konuyu hala anlamamışız demektir.

Gidecek çok yolumuz, atacak dev adımlarımız var.

Eğitimle olmadıysa cezamızı kessinler, ödeyelim. Ben varım.

Ödeyelim ki ilerleyelim.