Ülke genelinden yaklaşık 60 ilden 300 gazetecinin katılımıyla Yerel Medya Çalıştayı Anadolu Buluşması Marmaris İçmeler’deki bir otelde başladı. Bu yıl 3.’sü düzenlenen çalıştayın açılışında konuşan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, basın ve medya sektöründe yaşanan tüm sıkıntılara vakıf olduğunu belirterek yanlışların giderilmesi konusunda en büyük umudunun yine basın olduğunu söyledi.
Uzun bir konuşma yapan CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, toplantıya gelmeden önce tutuklu gazetecileri ziyaret ettiğini belirterek, içerisinde bulunduğumuz 21. yüzyılda insanların düşüncelerini açıklamasından dolayı tutuklanmaması gerektiğini ve bu durumun da 21. Yüzyıla yakışmadığını söyledi. Aslında aykırı düşünceye de ihtiyaç olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, “Atatürk ‘Basın milletin ortak sesidir’ diyor. Acaba bugün öyle mi. Marmaris Belediye Başkanı ‘Özgürce yazın bizim de ihtiyacımız var’ dedi. Doğru bir söz. Siyasetçi bazen çalışma koşulları içinde yaptığı hataları fark edemeyebilir. Siyasetçiler bu eleştirilerden kendilerine ders çıkarır. Gelişmiş demokrasilerde 4. güç medyadır. Yani yasama, yürütme ve yargıdan sonra basın gelir. Bizde ise yasama, yürütme, yargı ne alemde anlatmayayım. Medyanın içinde bulunduğu durum da farklı değil. Öyle bir noktaya geldik ki ortaklaşamıyoruz. Demokrasi insan hakları adalet konusunda ortaklaşmalıyız. Yolsuzluktan söz edene ‘Başka konu mu bulamadın’ diyorlar. Medyanın sorumluluğu belki benden de fazla. Ortak payda üzerinde düşüncelerimizi açıklarsak siyasetçinin daha dikkatli olmasını sağlarız. Bu görev medyanın üzerine düşüyor. Medya yasama yürütme ve yargıyı denetleyen haksızlıkları dile getiren bir organ. Bu nedenle medya demokrasilerde çok önemli” dedi.
Anayasa’da basının sansür edilemeyeceği açık açık belirtilmesine rağmen günümüzde bunun uygulanmadığını ifade eden CHP Lideri Kılıçdaroğlu, getirilen sansür uygulamasına da basının karşı gelip haykırmadığını ifade etti. Türkiye genelinde basının özellikle Anadolu’daki yerel basının ciddi bir ekonomik kriz içerisinde olduğunu kaydeden Kemal Kılıçdaroğlu, ”Tasarruf genelgesi çıkardılar. Günlük gazete alımı yapılmayacak. Türkiye Cumhuriyeti’nde gazete almayacaksınız diye genelge mi çıkartılır. Böyle tasarruf mu olur?” diyerek her geçen gün gazete ve yayın organlarının kapanmasının baskıcı yönetimleri memnun ettiğini ileri sürdü.
Konuşmasında Basın İlan Kurumu ve Radyo Televizyon Üst Kurulu’nu eleştirip bunların amacının basına destek değil disipline etmek olduğunu ileri süren Kılıçdaroğlu, “Basın ilan kurumu ve RTÜK infaz kurumuna dönüştü. Bir şey oldu mu ‘ilanını kesiyorum’ diyor. Geldiğimiz durum yaşadığımız atmosfer iç açıcı değil. Bunlara karşı mücadele veriyoruz ama Parlementodaki sayısal çoğunluktan dolayı düşündüklerimizi gerçekleştiremiyoruz” dedi.
Ömrünün 27,5 yılının medyada geçtiğini ve bu kadar birbirine düşmanlaşan ayrışan bir medya yapısı görmediğini belirten Kılıçdaroğlu, “Oysa tam tersi olması gerekirdi. Süreç yanlış gittiği için büyük bir güven erozyonu ortaya çıkıyor. Doğru haberlere erişimi yasağı da yeni olmaya başladı. Eleştiri yapıyorsunuz doğru yazıyorsunuz mahkemeden o habere erişim yasağı geliyor. Kamu ilanları belli gazetelere tam sayfa belli gazetelere ise hiç verilmiyor” diye konuştu.
Büyük medya kuruluşlarında görev yapanların özgürce yazabilmeleri için sendikalaşmasını tavsiye eden CHP Lideri Kılıçdaroğlu, sendikalaşmanın gazetecileri patron baskısından kurtaracağını, öte yandan kamu spotlarının ücretli olması gerektiğini, yanlış haberin önlenmesi için sağlıklı bir doğrulama ve teyit mekanizmasına ihtiyaç olduğunu söyledi. Belediye Meclislerinin kararlarının da yerel gazetelerde yayınlaması gerektiğini kaydeden Kılıçdaroğlu, ülkedeki olumsuzlukların ve yanlışların ancak özgür basın ile çözülebileceğini dile getirdi.
Kemal Kılıçdaroğlu konuşmasının devamında “Genel başkanlar arasında en sert ve en acımasız eleştirilen benim. Eleştiriden hiçbir zaman çekinmedim ama yalan haber doğru değil. Sırf eleştireceğim diye hakaret asla doğru değil. Bu konuda da medya mensuplarının etik değerlere uyması lazım. Etik değerlere uymayan basın mensupları de kendi içinde oluşturduğu mekanizmalarla uyarılmalı. Evrensel standartlara uyulmalı. Devletin yapısında çürüme başlıyorsa, yasama, yürütme ve yargıdan başlıyor. Ancak umudumuz medyada, basında. Hangi görüş kimlik ve inançtan olursak olalım insanlık sorunlarına karşı umut sizsiniz. ‘Alimin mürekkebi şehidin kanından evladır’ deniliyor ya bu nedenle sizin kaleminiz çok önemli” ifadelerine yer verdi.
Bu yıl 3.’sü düzenlenen Yerel Medya Çalıştayı Anadolu Buluşması’na ev sahipliği yapmaktan büyük mutluluk duyduğunu belirten Marmaris Belediye Başkanı Mehmet Oktay ise çalıştayın mutlu geçmesini ve güzel kararlara vesile olmasını diledi.
Basın Konseyi Başkan Pınar Türenç "Basın konseyinin geliri yok, binası yok, parası yok ama bu mücadeleye devam edeceğiz. Cebimizden harcayarak mücadele ediyoruz. Kat kat kurulan binalarda yapılmıyor bu işler, biraz yürek isteyecek. Gazeteciliğinde yürekle yapılacağına inanıyorum. Entübe yaşayan tüm gazetecilere destek olmak zorundayız. Bunun da yolu güç birliğinden geçiyor." ifadelerini kullandı.
Türenç konuşmasında şunları söyledi: "Basın özgürlüğünün yaşatılması için mücadele vermekteyiz. Basın kartları komisyonunda, basın ilan kurumunda bulunmuyoruz. Bazı dönemlerde bulunmuşuz ama benden önceki başkanlar işleyişi görüp çekilmek istemişler. Basın konseyi burada söz edilmeyen çok önemli bir noktanın yükünü taşımakta. Uluslararası basın camiasında basın konseyi basının yükünü üstlenme konumunda. Avrupa üyesi olmadığımız halde Avrupa Basın Konseyi’ne alındık. Meydanın ağır sorunlarla karşı karşıya olduğu bu dönemde yılmadan usanmadan mücadele etmek zorundayız. Bunun karşılığında yılmak yok; hapisse hapis. Geçtiğimiz günlerde İstanbul’da utanç duyulan bir duruşma izledim; Merdan Yanardağ’ın duruşmasıydı. Karşımıza geldiğinde Merdan’ın omuzlarının çöktüğünü ve çok büyük kilo kaybı olduğunu gördüm. Yanımda eşi oturuyordu, ‘Ne olmuş böyle’ dedim, ‘Toparlayacağız’ dedi. Ensesi, boyun kemikleri ufacık kalmıştı. Biz Merdan’a 101 kez hayat borçluyuz, ona 101 kez sarılmamız gerekiyor. Bu bedeller kolay ödenmiyor, yıllarca bu acıyı çekiyoruz. Aslında Türk basınının meselesi bu. Değerlerimizden uzaklaştıkça medya, siyaset kurumu, ekonomi dibe çekiyor.
Sağlık sistemi, eğitim çökmüş biz burada Anadolu medyasını içine düştüğü durumu konuşuyoruz. Hepimiz konuşacağız, hepimiz her bir kelimeyi içselleştireceğiz ama fotoğrafa bütünüyle bakmak gerekiyor. Avrupa’daki toplantılara katıldığımızda herkes dijital medyayı konuluyor, maddi olanaksızlıkları konuşuyor, hiç kimse özgürlükten dem vurmuyor. Bize sıra geldiğinde şu kadar gazeteci gözaltında, şu kadar gazeteci tutuklu… Demokrasilerde böyle bir tablo yok, önce bunu çözmek zorundayız. Örgütlenmenin yolu sorunların aşılmasına neden olacak. Sen-ben kavgasını bırakacağız. Anadolu basını entübe edilmiş vaziyette. Biz bu entübeden nasıl çıkacağız, bunu konuşalım. Yolumuz bu olmalı…
Biz varız, mücadele ise mücadele. Barış Pehlivan içeride uyuşturucu kaçakçılarıyla birlikte volta atıyor, utanmıyor muyuz? Gereğinde mücadelemizi sergilemiyorsak her şey geçip gidiyor. Bu kalemin kırılmasına izin vermeyeceğiz. Evet, kalemi kırılan gazeteciler var; ben de yaşadım. Avrupa İnsan Hakları Bildirgesi’nin her bir satırına imza vermemiz gerekiyor. Hak olan o yasaların sahibi biziz. Bu yasalar var ama uygulanmıyor. Bunu uygulatmak bizim görevimiz, bizler gazeteciyiz. Yılmayan, cesaretle bu kalemi oynatması gereken bizleriz. Öyle korkarak, kapılara giderek, üç beş kuruş alarak bu mücadelede başarılı olamayız. Maalesef bunu zaman zaman sergiliyoruz ama inanın bu iş parasız da yapıyoruz. Basın konseyinin geliri yok, binası yok, parası yok ama bu mücadeleye devam edeceğiz. Cebimizden harcayarak mücadele ediyoruz. Kat kat kurulan binalarda yapılmıyor bu işler, biraz yürek isteyecek. Gazeteciliğinde yürekle yapılacağına inanıyorum. Entübe yaşayan tüm gazetecilere destek olmak zorundayız. Bunun da yolu güç birliğinden geçiyor."