Gecelerimiz artık çok karanlık. Uykularımız perişan.
Helal kazandığımız ekmek ve su boğazdan geçmiyor.
Gökyüzünden yağan yağmurdan daha çok gözümüzden yaş geliyor. Dahası göz yaşlarımız mendillere değil ciğerlerimize akıyor.
Giydiğimiz elbiseler ateşten gömlek, aynaya bakmaya utanıyoruz. Zaman o kadar çabuk geçiyor ki sanki ahir zaman alametleri zuhur ediyor.
Bela üstüne bela eza üstüne cefa. Her gün battıkça batıyor insanın oğlu.
Toprak kana doydu, zulüm arşa çıktı ama Allah'ın kulu hiçbir ibret almadı.
Bu kul ki Meleklerin biat ettiği insan, yaratılmışların en üstünü.
Ve
Bunca kötülüğün ve acının arasında insan oğlu hala gökyüzünden gelecek bir Mehdi bekliyor.
Yeri göğü senin emrine kıldım dediği Peygamberimiz geldi anlattı yetmedi, Allah tarafından korunan ve asla değiştirilemez olan mucizelerle dolu bir kitap bıraktı yetmedi. Canınla malınla nefsinle imtihan etti oda yetmedi. Kara karıncayı gece göreni, şahları padişahları sırt üstü yere vuranın emirlerine uyulmadı.
Ve
Şimdi herkes Mehdi’yi bekliyor. O gelecek insanlığı kurtaracak.
Kibrit ağaçtan yapılır döner koca bir ormanı yakar.
Gelsin tabi ki İnsanın insana yaptığını görsün.
Ve
Meczup son sözünü söyler.
Bunca kötülüğün arasında, en kötülerini yapabilecek en kötüsünün,
kötülüklerinin ayar derecesi miydi benim ömrüm Mehdi baba.
Vesselam