Mesafe iyidir…

Serap AKYOL AKSÜYEK

Oldum olasıya çekimser yaklaşmışımdır aşırı samimi insanlara. Vıcık vıcık ilişkiler, ‘kanki’ muhabbetleri, iş yerindeki gereksiz yalakalıklar. Kısacası insana nefes alma alanı bırakmayan her türlü abartılı yakınlık…

Her şey bir yana samimi gelmez bana bu tür aşırı sevgi ve abartılı övme-yaranma çabaları. İstisnalar hariç, hep beklenti üzerine kurulmuş bir ilişki ve buna yönelik geliştirilen davranış modeli olarak görürüm bu tür yaklaşım ve ilişkileri.

Hepimizin hayatında, içinde bulunduğu ya da çevresinde gözlemlediği bu tür ilişkiler vardır mutlaka. Acaba daha mı samimiler diye düşünsek de, uzmanlar ‘nefes alma alanı bırakılan ilişkilerde’ samimiyet ve sevginin daha gerçekçi ve fazla olduğunu söylüyor. Ne tuhaf değil mi?

Birbirinin içine geçmiş evlilikler, dostluklar, iş ilişkileri… Aşırı yakınlaşmanın olduğu her türlü ilişki birçok soruna da gebe aslında. Yakınlık ve samimiyet ölçüsü hassas bir dengede korunmadığı müddetçe, kendinizi korumaya aldığınız özel alanınızın sınırlarını ortadan kaldırmış oluyorsunuz. Bu da tüm ilişkilerde birçok sorunu beraberinde getiriyor.

Neler mi,

Eşler birbirilerine nefes alacağı, kendisini gerçekleştirebileceği bir alan bırakmadığında, bir süre sonra iki taraftan birinde bunun sıkıntıları farklı şekillerde ortaya çıkıyor. Kendini gerçekleştirme alanı yaratılmayan taraf, bu hakkını farklı şekillerde, farklı ilişkilerde, farklı ortamlarda arayabiliyor. Bu nedenle de çift psikoterapistlerinin en çok üzerinde durduğu konu bu.

İş yerinde, çalışma arkadaşlarıyla iyi yönetilemeyen yakınlık sınırında, üstleriniz sizi bir profesyonel olarak görmezken, en kötüsü ‘saygınlık’ uyandırma konusunda büyük zorluklar yaşanabiliyor. Böyle bir kişi astlarını yönetirken ise profesyonel bir yönetici olarak görülmediğinden; sözünün dinlenmemesi, isteklerinin yapılmaması gibi çeşitli sorunlar yaşıyor. Hepsinden daha önemlisi, aşırı yakınlık, samimiyet, abartılı ve beklentili davranışlar gösteren kişi, saygınlığını bir kere kaybettiğinde, bu değer maalesef bir daha kazanılmamak üzere yok oluyor, tıpkı ‘Güven’ gibi.

Dostluk ilişkilerinde aşırı samimiyetin olumsuz sonuçları ilk iki maddedekine göre daha az diyebiliriz. Burada en önemli nokta yakınlık ve samimiyet kurma zamanı olarak ifade ediliyor. Zaman geçmeden, emek vermeden, karşılıklı olarak birbirini tam olarak tanımadan kurulan dostluklarda yaşanan en büyük sorun ise hayal kırıklığı…

Ez cümle, hayatınızın her alanında mesafe iyidir. Bu hem size hem de karşınızdaki insana nefes alma imkanı tanır. Kendinize ait bu özel alanda sadece sizin bildiğiniz ‘sizi mutlu edenler’ i yaşar ve gerçekleştirirsiniz. Kendini gerçekleştirme hali, kişiyi daha mutlu ve güçlü yapar. Bu ruh durumu da direkt karşınızdakine yansır. İş yerinde ölçülü yakınlık, saygınlığa zarar vermeden, beraberinde sevgiyi de getirir. Bu ise, bir profesyonelin gerçekten zor elde edebileceği, kazanıldığında onu gerçekten başarılı bir lider yapacak önemde bir değerdir.

Ve elbette mesafe, hayal kırıklıklarınızı da azaltır, yeter ki uzaklığı iyi ayarlayın.

Arthur Schopenhauer’in metaforik hikayesindeki kirpiler gibi.

Üşüdüklerinde birbirine yakınlaşıp ısınmaya çalışan kirpiler, çok yakınlaşınca dikenleri battığı için acı çekerler, birbirlerinden çok uzaklaştıklarında ise daha fazla üşürler. Birbirlerine yaklaşıp-uzaklaşıp en az zarar görebilecekleri mesafeyi bulurlar. Defalarca denerler, en sonunda ‘Ne soğuktan donacak kadar uzak ne de dikenleri birbirinin canını acıtacak kadar yakın bir hal’ hepsine iyi gelen bir mesafe olur.

Mesafe iyidir.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.