Koskoca fabrikanın kaderinin mevsimlik işçinin elinde olması ne kadar kötü.
İş arıyorum, ekmek parası arıyorum diyeni işe alıyorsunuz, almakla kalmayıp bir de başına bekçi koymanız gerekiyor.
Bekçi derken öyle 8 saat falan değil, 24 saat bekçi koymanız gerekiyor.
Çünkü bu işçinin ne yapacağını, size nasıl zarar vereceğini bilemiyorsunuz.
Adam ne yapıyor, gecenin bir yarısı canı sıkılıyor, giriyor turşu bidonun içinde kendi küçük aklınca oyun oynuyor.
Turşunun içinde oynuyor.
Sonra o küçük aklından bu yaptığı işin komikliğini, ilginçliğini sosyal medyada paylaşıyor.
Allah’tan paylaşıyor da fabrikanın yetkilileri neler olduğunu herkes gibi görüp, gerekli tedbirleri alıyor.
Ancak bu kadarıyla da kalınsa iyi.
Koca fabrikaya bu mevsimlik işçi yüzünden ceza kesiliyor, kapatma kararı veriliyor.
Mevsimlik işçi koca fabrikayı mağdur ediyor, o fabrikadan kendisi gibi ekmek bekleyen ve yiyenleri de mağdur ediyor.
Fabrikayı kapatmakla halk sağlığını düşünenlerin işlemleri yasaya uygun da, mevsimlik işçinin yaptığı hangi yasaya uygun.
Fabrikaya verdiği zarar, fabrika da çalışanların işsiz kalmasına verdiği zarar hangi yasaya uygun.
Hatanın telafisi mümkün iken, hatanın üstüne hata yapmak hangi ekonominin gereği.
O fabrikada her gün işçilerin turşu bidonlarında dans ettiğini, turşu fabrikasının disko olduğunu düşünmek hangi akılla mümkün.
Yatırım, yatırım, yatırım derken.
Ekonomi, ekonomi, ekonomi derken.
Bir sinek yüzünden fabrika kapatmak, yüklü ceza kesmek hangi muhasebe hesabıyla açıklanabilir ki.
Mevsimlik işçinin ülke ekonomisine, fabrika ekonomisine, işçi ekonomisine verdiği zararı nasıl hesaplamak gerekir.
Çocuktur hata yapar, dövmek değil toparlamak gerekir misali, mevsimlik işçinin hatasını fabrikayı ve orada çalışan işçileri döverek veremeyiz, vermemeliyiz.
Yoksa her işçiye bir bekçi, her bekçiye bir işçi dönemini başlatmış oluruz.
O zaman da maliyetler niye yükseldi diye düşünmemek gerekiyor.
Düşünürken de, ceza keserken de biraz adaletli olmak, ekonomi için şart.