“Türkiye işçi sınıfının, Dünya emek hareketinin ve halkımızın, 1 Mayıs uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma gününü kutluyorum” diyerek başladığı kutlama mesajında tarihsel döngüye de dikkat çeken Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İzmir Milletvekili Kani Beko, süreci şöyle anlattı:
“Türkiye bağlamında 1 Mayıs’ın tarihine kısaca bakacak olursak, DİSK kurulduğu 1967'den bu yana ilk kitlesel kutlamasını 1 Mayıs 1976’da Taksim meydanında gerçekleştirdi. 1 Mayıs 1977 kutlamaları ise karanlık güçler tarafından kana bulandı ve 34 kişi yaşamını yitirdi. Emekçiler bugünden sonra, 1 Mayıs şehitlerinin anısını yaşatmak için Taksim’i “1 Mayıs Meydanı” olarak tanımladılar. 1 Mayıs 1978 kutlamalarından sonra, sıkıyönetim 1979 itibariyle Taksim meydanını 1 Mayıs kutlamalarına kapattı. Biz DİSK genel başkanları olarak kürsüden her kutlamada 1977’de ölen arkadaşlarımızı anarak, katillerinin bulunması gerektiğini yüksek sesle haykırdık.
“Taksim’den hiç vazgeçmedik”
12 Eylül Darbesi’nden sonra bu yasak katmerlenerek devam etti. DİSK yeniden faaliyete geçtiği 1992’den sonra 1 Mayıs kutlamalarının Taksim’de yapılması kararını alarak, bunun mücadelesini verdi. Bu mücadeleyi 2007-2009 yılları arasında büyük bedeller ödeyerek sürdürdük. Nihayetinde hükümet, alanı işçi ve emekçilere açmak zorunda kaldı. 2010-2012 yılları arasında Taksim’de 1 Mayıs şehitleri anısına yapılan kutlamalara kitlesel bir katılım oldu, insanlar büyük bir coşkuyla yeniden Taksim’deki yerlerini aldılar.
AİHM mahkûmiyeti
2012 yılında, yıllarca gayri meşru bir şekilde uygulanan engellemeler ve yasaklar nedeniyle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Türkiye'yi mahkûm etti. Ancak Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) iktidarı bütün bu hukuksal ve meşru zemine rağmen 2013'te benim de DİSK Genel Başkanı olduğum dönemde adeta adı konulmayan bir sıkıyönetimle Taksim’i yine, asıl sahiplerine kapattı.”
AKP İKTİDARINDA EKONOMİ İŞSİZLİK, AÇLIK, YOKSULLUK REKORU KIRIYOR!
İzmir Milletvekili Kani Beko, işsizlik, iş cinayetleri, İşçi haklarının gaspı, asgari ücret sorununu dile getirmek için, yaşam hakkını savunmak için herkesi 1 Mayıs’ta alanlara davet etti.
Beko şunları söyledi: “Bu yıl bizler, pandeminin etkilerinin azalması ile birlikte yine her zaman olduğu gibi alanlarda olacağız… 1 Mayıs bizim için işçilerle, yoksullarla, işsizlerle, kadınlarla, gençlerle, ötekileştirilenlerle, mağdurlarla ve emeğini, alın terini harcayan bütün emekçilerle birlik olma, dayanışma ve mücadeleyi yükseltme günüdür. Tüm heyecanımızla, coşkumuzla alanlarda olacağız. Son dönemde ülkenin içinde bulunduğu ağır ekonomik kriz hepimizin malumudur. Ekonomide rekor üzerine rekor kırılıyor: İşsizlik rekoru, açlık, yoksulluk rekoru, iş cinayetleri rekoru, çocuk işçiliği rekoru!
İş cinayetleri artık katliam boyutuna varmış durumda. Her yıl 2000’e yakın işçi, iş cinayetlerinde katlediliyor. Katliamlara “kader” deyip geçen siyasi sorumlular ve bürokratlar hesap vermiyor.
Üstelik evi yakılmış, ocağı sönmüş milyonlarca mülteci, ucuz işgücü olarak sermayenin hizmetine sunuluyor.
İşsiz sayısı tarihi rekor kırarak 10 milyona yaklaştı. Kadınlar işsiz, gençler işsiz, yurttaşların hepsi umutsuz. İşsizlik almış başını gitmiş, ülkeyi yönetenler yıllardır tek bir kişinin işiyle uğraşıyor.”
İŞÇİDEN ALIP PATRONLAR BESLENİYOR!
İşsizliğin hızla arttığını vurgulayan Beko, şu önemli gerçekleri sıraladı:
“İşsizlik Sigortası Fonunda toplanan paralar, bizim paralarımız nereye gidiyor. İşsizlere mi gidiyor? HAYIR! Patronlara gidiyor! Fonda toplanan her 10 liranın sadece 1 lirası işsizlere gidiyor. İşsizin parası teşvik adı altında işverenlere yağmalatılıyor. Sanki açlık sınırının altında yaşayanlar işçiler değil de patronlar!
Saray yönetimi başta gıda olmak üzere her gün doğalgaza, elektriğe, benzine, mazota arka arkaya yaptığı zamlarla işçiyi, yoksulu, işsizi, emekliyi, çiftçiyi, öğrenciyi, dar gelirli yurttaşlarımızı yalnız bırakmıştır.
Asgari ücret daha cebe girmeden açlık sınırı 4.652 lira oldu. TL’nin değer kaybetmesi, etten süte ekmekten yağa kadar temel gıdaya zam olarak yansıdı.
4 kişilik bir ailenin açlık sınırı 5 bin 323 liraya, yoksulluk sınırı 17 bin 340 liraya yükseldi. İktidarın %50 zam yaparak 4.253 liraya çıkardığı asgari ücret daha yılın başında bu sınırın altında kaldı.
Asgari ücretin yeniden belirlenmesi gerektiği açıktır. Bu yıl 1 Mayıs meydanlarının bu konunun dile getirileceği önemli mecralardan birisi olacağını düşünüyorum.”
EŞİTLİKÇİ, ÖZGÜRLÜKÇÜ, LAİK, DEMOKRATİK, SOSYAL ANAYASA…
Ülkemizin bugünkü ihtiyacının eşitlikçi, özgürlükçü, laik, demokratik ve sosyal bir Anayasa olduğunu ifade eden İzmir Milletvekili Kani Beko, 1 Mayıs vurgusu yaptığı konuşmasını şu sözlerle noktaladı:
“Bu topraklara eşitlikçi, özgürlükçü, laik, demokratik ve sosyal bir Anayasayı da CHP ve Millet ittifakı olarak ülkemize en kısa zamanda kazandıracağız.
Bizler bu topraklarda, eşitlik, özgürlük, adalet, demokrasi, barış, sendikal hak ve özgürlük mücadelesi veriyoruz, vermeye de devam edeceğiz.
1 Mayıs bizim için “Birlik” demektir.
1 Mayıs bizim için “Dayanışma” demektir.
1 Mayıs bizim için “Mücadele” demektir.
Bugün sizin vesilenizle, emek için 1 Mayıs'ta alanlarda olacağımızı bir kez daha vurgulamak istiyorum.
Tekrar 1 Mayıs Birlik, Dayanışma ve Mücadele gününü kutluyorum.”
Yaşasın İşçilerin Birliği, Halkların Kardeşliği
Yaşasın İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik ve Dayanışması!
YAŞASIN 1 MAYIS!