CHP PM Üyesi ve İzmir Milletvekili Deniz Yücel, Yargıtay’ın Anayasa Mahkemesi’nin kararına uymayıp yüksek mahkemenin üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunmasıyla ilgili TBMM Genel Kurulu’nda gerçekleştirdiği konuşmada, “Bu sıralarda oturması gereken bir milletvekilinin demokratik hakkı, yasama görevinde bulunma hakkı, en önemlisi insan hakkı çiğnenmektedir. Yargıtay, Anayasa Mahkemesini de Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni de tehdit etmiştir. Yargıtay kötü yazılmış bir bildiri gibi karar açıklayıp Anayasa Mahkemesi üyelerini hedef alamaz, ayar veremez. Biz Anayasayı korumak için yemin ettik, bu yemine de her ne pahasına, bedeli ne olursa olsun sahip çıkacağız. Türkiye Cumhuriyeti 100 yıllık bir hukuk devletidir. Tek adamın kaprislerine ya da bir çıkar grubunun isteklerine göre yönetilemez” dedi.
Yargıtay, Milletvekili Can Atalay hakkında Anayasa Mahkemesi tarafından verilen hak ihlali kararına uymayıp, kararda imzası bulunan yüksek yargı mensupları hakkında suç duyurusunda bulunmuştu. “Yargıda kriz” olarak değerlendirilen bu gelişmelerin ardından CHP PM Üyesi ve İzmir Milletvekili Deniz Yücel, TBMM Genel Kurulu’nda, anayasal darbe niteliğindeki karara ilişkin hukuki değerlendirmelerde bulundu.
Kürsüde yaptığı konuşmada Yücel, şunları söyledi; “Uzun bir süredir, yargının çeşitli kademelerinde adaletin ayaklar altına alındığı, hukukun üstünlüğünün görmezden gelindiği çok sayıda yargı kararına tanıklık ettik. Ancak dün ilk defa yüksek yargı organları arasında restleşmeye hatta hesaplaşmaya varan bir durum ortaya çıktı. Anayasa Mahkemesi Can Atalay ile ilgili olarak “kişi hürriyeti ve güvenliği” ile “seçilme ve siyasi faaliyette bulunma” haklarının ihlal edildiğine karar verdi. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, Anayasa Mahkemesinin, Anayasa’nın 153’üncü maddesine göre kesin olan; yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlayan kararını uygulamadı ve hukuken geçerli bir sebep olmaksızın dosyayı Yargıtay’a gönderdi. Yargıtay 3. Ceza Dairesi ise Anayasa Mahkemesi kararını tanımadığı gibi Can Atalay hakkında “hak ihlali” kararı veren Anayasa Mahkemesi üyeleri ile ilgili olarak suç duyurusunda bulundu. Bir hukukçu olarak üzülerek söylüyorum, Yargıtay’ın bu kararı hukuk tarihine kara bir leke olarak geçecektir. Bu karar elimde gördüğünüz Anayasa’ya, evrensel hukuk normlarına hakarettir.”
Alınan kararın hukuki değil, siyasi olduğuna değinen Yücel, kararın çok kesin ve bariz bir şekilde anayasal darbe girişimi niteliğinde olduğunun altını çizdi ve konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bu aynı zamanda bir yargı krizi ve yasama hakkının ihlalidir. Üstelik Yargıtay'ın hukuk dışına çıkarak yaptığı suç duyurusu, her açıdan rezalettir. Bir yüksek mahkeme, Anayasal düzeni reddedemez. Yargıtay’ın Anayasa Mahkemesinin kararına uymaması hukuken izah edilemez. Bu yapılanlara ses çıkarılmazsa, güçlü bir tavır konulmazsa şu anda evlerinden bizi izleyen hiçbir vatandaşımız hukuka ve adalete güveni kalmaz, daha da ötesi devlete güveni kalmaz. Bu karar; kuvvetler ayrılığını, hukukun üstünlüğünü mahkemelerin bağımsızlığını yok etme girişimidir. Bu karar Anayasa’yı tağyir ve tebdil veya ilgaya girişimidir.”
“Sorumsuzca ve yanlış davrananlar, bu kargaşaya, krize neden olan “sözde kararı” alanlardır” diyerek Adalet Bakanına seslenen Yücel, Bakan Tunç’a ‘darbecilerin değil, anayasanın, demokrasinin, Meclis'in ve bağımsız yargının yanında olması’ çağrısında bulundu. HSK’nın derhal harekete geçmesi ve darbe girişiminde bulunan bu isimler hakkında işlem başlatması gerektiğine de vurgu yapan Yücel, “Anayasa'ya uymak, Anayasa Mahkemesi'nin kararlarına saygı duymak hepimizin sorumluluğu... Hukuk devleti olacaksak bu Anayasaya saygı duyacağız, evrensel hukukun dışına çıkmayacağız. Anayasal düzene darbe yapmaya kalkanlara da bir kez daha hatırlatacağız” diyerek sözlerini sonlandırdı.