Merhabalar, canım anne-babalar…
Çocuklarımız yavaş yavaş okullarına başladı. Anaokuluna, kreşe, birinci sınıfa başlayanlarda farklı bir telaş hakim. Belki bir miktar korku.
Okulun ilk günü eve ağlayarak gelenler, ertesi gün hasta olup gitmek istemeyenler. Arkadaşının kalemi daha güzel diye kalbi kırılanlar, en yakın arkadaşı başka okula yazıldı diye gece uyuyamayanlar. Böylesine “masum” dertleri olan bu çocuklar için o dertler bize geldiği kadar “küçük” değil. Aksine bizim kredi kartı borcumuzun başımızı ağrıttığı kadar büyük o dertler.
“Ağlayacak ne var? Her istediğini yapıyoruz şımarma!” diye kırmıyoruz çocuklarımızı. Bizi size “Aman canım bu da sorun mu? Şımarma.” derse ne hissedersiniz?
İşte tam da bu hisler sebebiyle onları anlamaya çalışıyoruz. Evinden, kendini en güvenli, en güçlü hissettiği o kaleden ayrılması onun için yeterince zor. En sevdiği oyuncağını evde bırakmak, sessizce bile seslendiğinde koşacak annesinin yanında olmayacağını bilmek…
Bu dertler büyür de büyür. Başında ona bir şeyler öğretmek için gelen tanımadığı bir yetişkin. ”Öğretmeninin sözünü dinle.” Uyarılarıyla girilen ders. Yanında “sınıf arkadaşı” dedikleri yabancı çocuklar.
Çocuklarımızın kaygılarını, korkularını lütfen anlayalım. Kendimizi onların yerine koyalım demiyorum, onlar gibi olduğumuz günleri bir anımsayalım. Okulun ilk günü “Kendimizi tanıtalım.” dendiğinde titreyen sesimiz gelsin kulağımıza.
Sonra da çocuklarımıza onları anladığımızı hissettirelim. Sıkıca sarılalım, kendini güvende hissedene dek yakınında olacağımızı bilmesini sağlayalım, başı, karnı ağrıyorsa, midesi bulanıyorsa, inanmıyormuş gibi değil de gerçekten hastaymış da çare arıyormuşuz gibi şefkatle yaklaşalım. Öğretmeni korkulması gereken bir insan gibi göstermeyelim, evde kalan oyuncağının onu beklediğini de bilsin, başka okula giden arkadaşının hala onun en iyi arkadaşı olduğunu da.
Eve geldiklerinde sorgulama gibi, “Bugün ne öğrendin? Öğretmenin ne dedi? Parmak kaldırdın mı?” gibi sorular değil de, daha çok “Bugün ne hissettin? Mutlu musun okulda? Arkadaşlarınla tanıştınız mı?” gibi duygularına hitap eden sorular soralım. En önemlisi onlara sıkıca sarılalım. “Seni seviyorum, sen çok değerlisin.” diyelim.
Unutmalayalım ki çocuklarımız ancak güvende ve mutlu hissettiklerinde başarılı olurlar.