Mitomani – “Kendi yalanına inanma hastalığı”

Serap AKYOL AKSÜYEK

 

“Yalan söylemek; doğru olmayan bir söylemi ya da inancı, bir başkasına aktarmak için kasti olarak yapılan, başarılı ya da başarısız çaba girişimi” olarak tanımlanıyor. Yani burada hedefteki kişi ya da kişileri aldatmak için bilinçli olarak yapılan bir eylem olduğunu söylemek mümkün.

Psikologlar bazı araştırmaların sonucunda yalanın alt başlıklarını belirlemişler. Bunlar: Gerçeğin tamamen inkar edildiği kaba yalanlar, gerçeğin kısmen değiştirildiği yalanlar, gerçeğin abartıldığı yalanlar ve kibarlık için söylenilen gizli yalanlar. Bir de hepimizin bildiği beyaz yalanlar var ki, bunlar mevcut durumu tarafların zarar görmeyeceği şekilde düzeltmek için gösterilen iyi niyetli çabalar olarak düşünülebilir.  

Suçluluk psikolojisiyle kişinin kendi suçunu örtbas etmeye çalışması ise, tıp literatüründe “mitomani” yani ‘yalan söyleme alışkanlığı’ olarak biliniyor. Mitomanlar, bir çıkar elde etmek ya da ilgi çekmek için de yalan söyleyebiliyorlar. Bu hastalıklı kişilerin, bir makamı elde edebilmek için de yalan söylemekten kaçınmadıkları ve bu durumu hayatlarının rutini haline getirdikleri belirtiliyor.

Bu tür hastalar hatalarını örtmek için sürekli yalana başvurarak bir süre sonra söyledikleri yalanlara kendileri de inanmaya başlıyor. Mitomanlar, zaman içinde kendi vicdanlarından uzaklaşmaya başladıkça, gerçek bir varlık elde etmek amacıyla yalan söylemeye devam ediyorlar. Çevrenizi dikkatlice gözlemlediğinizde suçluluk psikolojisiyle hareket ederek, suçunu bastırmaya çalışan onlarca kişi olduğunu göreceksiniz. Özellikle içinde bulunduğumuz bu önemli süreçte!

Mitomani olarak adlandırılan kişiler, çıkar elde etmek için yalan söylemeyi yaşamlarının rutin davranışı haline getirirken, söylemiş oldukları yalanların ortaya çıkması durumunda, bundan herhangi bir suçluluk hissetmiyorlar, çünkü onlar yalan söylemeyi artık olağan bir davranış olarak benimsiyor.

Mitomanların yalanlarını düzeltme amaçlarının olmadığı da ifade ediliyor. Bu kişilerde pişmanlık mekanizması işlemiyor. Psikologlar, yalanlardan sonra pişmanlık duyan kişilerin Mitomani hastası olmadığını belirtiyor. Bu kişiler çoğu zaman yalan söylediklerinin farkındalar, ancak bazen yalanlarına kapılabiliyorlar.  Bu yüzden de sunumlarını her zaman çok etkili bir şekilde gerçekleştiriyorlar.

Mitomanlar genelde hareketli ve sosyal kişiler. Bazen cana yakın ve sevimli bile olabiliyorlar. Fakat onların yalanlarını ortaya çıkardığınızda, agresif ve alıngan taraflarını görmeniz mümkün. Bu kişilerin yalanlarında süreklilik var, ancak tutarlılık yok.

Her şeye rağmen, ‘gerçeklerin er ya da geç ortaya çıkmak gibi kötü bir huyu var’ öyle değil mi?  Ve yalan, Victor Hugo’ nun dediği gibi zeka işi. Çok iyi bir kurgu ve parlak bir zeka gerektirir. Önceki yalanlarını aklında tutup yeni yalanları bunun üstüne örerek, gaf yapmadan, kendinle çelişmeden ilerleyebiliyorsan ve biraz da şanslıysan uzun bir süre kimse anlamaz mitoman olduğunu…

Lakin, geçmiş yalanlarını aklında tutamayacak kadar zekan yoksa, dahası karşındakinin zekasını hafife alarak bugün, dün söylediğinin tam tersini söylüyorsan; güvenilirliğin, itibarın bir anda yok olur. Bu nedenle Victor Hugo’ nun dizelerini tamamlarsak; ‘yalan söylemeye zekan yetmiyorsa; cesaretini kullanıp dürüst olmayı denemek’ daha iyi.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.