Montella vurursa gol olur!

Ali EYCE

Avrupa Şampiyonası'nın ikinci maçında, daha önceleri yaşadığımız gibi hüsranla sonuçlanan, futbol adına en kötü olan neyse onun yapıldığı bir maç izledik.

Gardımız düştü!

Yenilmenin onurlusu vardır, oynarsınız, rakip de oynar, top ona güler size gülmez, sonucu kabullenirsiniz.

Yenilmenin bir de onursuzu vardır, oynamazsınız, basit hatalar yaparsınız, rakip futbol nedir, takım oyunu nedir onu sahada en iyi haliyle gösterir, halı saha futbol maçına çıkan, hayatında hiç topa oynamamış orta yaş insanlarının haline düşersiniz.

Dünkü maçın adamı Vincezzo Montella!

İlk maçta olağanüstü oynayan ve güven tazeleyen gençleri yedek kulübesinde bekleten Montella, Gürcistan maçında tarihi yazan gençlerin kafasında ‘Biz nerde hata yaptık?’ sorununun da temel kaynağı oldu.

Avrupa Şampiyonası'nı izleyen Türkiye ve İspanya'nın futbolseverleri başta olmak üzere tüm dünya futbolseverleri, Gürcistan maçında muhteşem ötesi gol atan genç yıldızımız Arda Güler’i izlemek için maçın başlama saatini bekliyordu.

Kendi ülkesinin milli takımını futbol hayatının toplamında 20 defa takıma çağrılma başarısı gösterebilen Vincenzo Montella, dünya futbolunun bir numarası Real Madrid’in geleceği olarak görülen Arda Güler ve dünya futbolunun üst sıralarında yer alan Juventus’un dinamosu Kenan Yıldız’ı yedeklerde tutmasıyla futbolun seyir halini katletti.

Futbol hayatı vasatın altında geçen Montella'nın, Adanademirspor’da gösterdiği ligli başarısından başka bir başarısı olmadan Türkiye Milli Takımları'nın başına getirilmesi başlı başına bir gafletti.

Futbolculuk hayatında kendi ülkesinin milli takımına bile çağrılmayacak kadar etkisiz görülen Montella’nın, Türkiye Milli Takımı’nın başında üstün bir başarı göstereceğini beklemek başlı başına bir hayal.

Avrupa Şampiyonası’na gitmek için genç yeteneklere güvenmek ve güven duygusu vermek yeterliyken bunu başarı olarak görmek, aynı gençleri Avrupa Şampiyonası'nda yedek oturtacak kadar futbol zekasından yoksun olmakla eşdeğerdir.

Arda Güler’in son dakikalarda oyuna girmesiyle takım olarak oyundaki değişimi fark etmemek mümkün değil.

Çünkü isabetli, kritik değeri olan pasların yüzdesinde ciddi bir artış oldu, futbol oyunu kurallarına göre değil, oyunculuk seyrine göre oynanmaya başlandı.

Futbol oynamış, futbol bilgisi olan ve iyi bir futbol oyunu takipçisi olarak her zaman şu iddiada bulunurum.

Çok koşan, çok çaba gösteren değil, çok düşünen oyuncu en iyi oyuncudur.

Tezim doğru olmasaydı, futbol sahasındaki futbolcular atlara biner, top oyunu da at üstünde en hızlı giden, gelen ve beraberinde topu taşıyan insanların oyunu olurdu.

Futbol oyunu bir zeka oyunudur!

Zekayı destekleyen ayak yeteneği ise futbolcunun kalitesini gösteren unsurdur.

İyi bir pas, isabetli pas, 90 dakika boyunca sahanın her tarafında karış karış koşan, yorulan, terleyen bir oyuncunun emeğinden daha kıymetlidir.

Çünkü futbol sonuçta bir oyun ve oyunun altın kuralı da goldür!

41 yaşındaki Pepe, 39 yaşındaki Ronaldo’yu 90 dakika oyunda tutarak psikolojik üstünlük sağlamaya çalışan Portekiz’e karşı, 19 yaşındaki Arda Güler ve Kenan Yıldız gibi iki yıldızını oyuna yorgun olduklarını düşünerek ilk 11’de almamak da futbolda zekanın eksikliğinin bir ürünüdür.

Yorgunluklarını kabul ettik diyelim, yorgun oyunculara nasıl oynayacaklarını söylemek, öğretmek çok zor bir şey değildir.

Dün milli takımımızda eksik olan tek şey, gol yolunu açacak kritik pasların eksikliği.

Yoksa bizim çocuklar çok ama çok koştular ve çok yoruldular.

90 dakika boyunca doğrudan kaleye vurulmuş birkaç tane isabetli şutumuz dahi yoktu.

Çünkü Arda Güler yoktu, Kenan Yıldız yoktu, Hakan Çalhanoğlu'nun ise onlar yok diye içinde vurma hissi hiç yoktu.

Avrupa Şampiyonası’nda kritik maç ÇEKYA ile olacak.

Çekya’nın yenmekten başka çaresi olmadığı maç, milli takım beraberliği alsa doğrudan gruplardan çıkacağı maç, Portekiz maçından daha da zor geçecek.

Bir eleştirim de Milli Takım oyuncularının bazılarının söylemlerine, Türkiye’nin en iyi oyuncuları olduğunuz düşüncesiyle o takımın içine dahil edilmişsiniz, nedir siz de başka ülkenin yıldız futbolcusunun hayranlığı, onları övmeleri.

Siz iyi futbolcu değil misiniz?

Sizin daha iyi olma gibi bir gayretiniz, niyetiniz, hedefiniz yok mu?

Cristiano Ronaldo, dünyanın en iyi futbolcularından birisi olabilir ama bu onun her yaşta ve her maçta çok iyi futbol oyunu oynayacağı anlamına gelmez.

Karşısında onun kadar iyi olduğunu düşünen ondan daha fazla gol atar, karşısında onun kadar iyi olduğunu düşünen onun gol atmasını engeller.

Şu psikolojik olarak kendinizi ‘aşağı’ görme dürtünüzden bir vazgeçin.

Bırakın Türk olduğunuz, bırakın Türkiye Milli Takımı’nda oynadığınız gerçekliğini dünyanın oyunu evrense, seyri evrensel futbolu en iyi oynayan oyunculardan birisi olduğunuzu gösterin yeterli.

19 yaşındaki Arda Güler’e bakın!

Dünya futbolunda, İspanya liginde rekor üstüne rekor kırarak futbol hayatına devam ediyor.

Real Madrid’e bu yaşta gitmesi ondaki özgüvenin en büyük kaynağı.

İddia ediyorum aynı oyunu Fenerbahçe’de oynayamazdı, oynatmazlardı, rekorları da olmazdı.

Her şeyde olduğu gibi yine bizim en büyük engelimiz yine kendimiz!

Vesselam!

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.