Amerika’nın New York şehrinde bulunan kredi derecelendirmek şirketi Moody’s, yine Türkiye ekonomisi için yine kritik tahminlerde bulunmuş.
Elindeki verileri göre, eline geçen verilere göre, yoksa gördüğü siyasi baskının gerekliliğine göre mi bu tahminleri yapıyor onu biz de tıpkı Moody’s tahminleri gibi sadece tahmin edebiliriz.
Son açıklamasından Nijerya ve Kolombiya’dan sonra Türkiye’yi üçünü sırada varlık riskleri en fazla artması beklenen ülke olarak görmesi için kelimenin tam anlamıyla, bir ekonomi fiyaskosu.
Tüm dünyanın ekonomik ve idari olarak kırılganlık gösterdiği salgın döneminde Türkiye, ekonomisini beklenen tüm kötü senaryoların tam tersine reaksiyon göstermesi esnasında sanırım Moody’s kâhinleri, kısa bir tatil yapıyorlardı.
Öyle ya, dünyayı sarsan salgında her ülkenin, her uluslararası şirketin küçülme politikası içine girdiği bir dönemde, daha da büyümek için yatırımlar ve atılımlar yapan Türkiye’nin ekonomisini ısmarlama rakamlarla, rüyalarında gördükleri tahminlerle değerlendirmenin de bir sonucu olur.
Moody’s’un temennisini anlıyorum, beklentisini de, tahminini de, ancak siyasi iktidarın olduğu, ekonomik büyümenin devam ettiği, yerli ve yabancı yatırımcıların cazibesi olan Türkiye’de bu tahminlerinin olabilmesi için, ya darbenin olması gerekiyor, ya da siyaseti alt üst edecek bir seçim sonucunun çıkması gerekiyor.
Bu da benim tahminim değil.
Türkiye’nin tarihinde görülen klasik dış kaynakları, küçültme oyunlarının varlığı!
Yazımı tam bitirmek üzereyken Merkez Bankası’ndan da bir açıklama geldi. Sanki ‘Sen ne diyorsun Moody’s’ dercesine.
İmalat sanayisi genelinde kapasite kullanım oranı (KKO), temmuz ayında bir önceki aya göre 0,1 puan artarak yüzde 76,7 seviyesine yükseldi.
Aynı dönemde mevsimsel etkilerden arındırılmış kapasite kullanım oranı ise (KKO-MA) 0,1 puan artarak yüzde 76,4'e yükseldi.
Moody’s tahminleri, Merkez Bankası’nın verileri derken, aklıma bir atasözümüz geldi.
Aç tavuk kendini tahıl ambarında sanırmış!