Kafalarımız karışık hem de çok karışık dedim geçen haftalarda. Ben de bu kafa karışıklığını çözse çözse Gülgün hanım çözer dedim. Ve gittim Gülgün Sharafat'a.
Psikolog Gülgün Sharafat, benim Televizyonculuk yaptığım dönemde programıma konuk etmeyi en sevdiğim konuklarımdan biriydi. Kendisinden en yararlı bilgileri, izleyenlerimle birlikte keşfediyorduk. O zamanlar seminerlerine katılıp kendime kattıklarım, sayesinde gerçekleşmiştir.
Tabi ben sade suya vatandaş olarak, karışıklık dediğim durumu bakın Gülgün hanım nasıl yorumladı. Tabi ki onun yorumu bilirkişi olarak en doğru olanı. En açıklayıcı olanı.
İnsanoğlu hayatı ve dünyayı kendince çözme yollarında. Peki ya zihin, beyin dediğimizde. Bakın işte orası hala dipsiz bir kuyu. Ama bu kuyudan hiç su çıkarmadılar değil. Benim karışıklık dediğim tam da buymuş meğerse. Beyin, zihin, enerji hepsi ve çözümü burada saklıymış.
Ben sordum Gülgün hanım açıkladı. Buyrun.
- Hayatlarımız son zamanlarda hepimize zor ve karışık geliyor. Nedir bu durum. Ve nasıl düzeltilebilir?
Dünyanın nasıl bir yer olduğuna ilişkin İlk bilgilerimizi yedi yaşına kadar aile ve içinde yaşadığımız çevrede öğreniyoruz, gelecekteki yaşam senaryomuzu bilinçaltımızda buna göre yaratıyoruz.Ve bir gün hayatın bir tiyatro sahnesi olduğunu farkedip senaristin de oyuncunun da yönetmenin de kendimiz olduğunu anlayıncaya kadar bunu yapmaya devam ediyoruz.
Kişilik ev gibidir. İçinde mutfak, salon, banyo hepsi var. İnsan büyüdükçe ev büyür. Bahçesi olur, odaları büyür. Sonra evin içini donatacak diğer şeylere sıra gelir. Elektrik, su olması lazım.
Evin içindeki eşyaları da yavaş yavaş tamamladığımızda, ev yaşanır hale gelir ve bir adım sonrasında evde insan sayısı artar. Bu arada ihtiyaçlar da artmaya devam eder tabi. Bu ihtiyaçlar yalnızca fiziksel değildir, psikolojik ihtiyaçlar da vardır.
Ben kimim, varoluşumun anlamı ne, neden burdayım, ne yapıyorum sorularına yanıt arama başlar .
-Sanırım kafa karışıklığını yaratan işte burası.
Evet bizler yaşam, dünya ve evren hakkında ilk bilgilerimizi temel duyumuz olan zihnimiz aracılığıyla algıladığımız sezgilerle elde ederiz. Ama yedi yaşından itibaren başlayan ve ergenlik çağımıza kadar devam eden süreçte beş duyumuzla dünyayı rasyonel ve fiziksel bir boyutta algılamayı öğreniyoruz, kalıplar yaratıyoruz. Aslında temel duyumuz olan, zihnimiz aracılığıyla elde ettiğimiz sağ beyin yarıküremizden gelen sezgilerimizi bir kenara bırakırız çoğunlukla sol beyin yarıküremizi yani Mantıksal, Rasyonel aklı kullanarak yaşarız.
Rasyonel akıl insanda altı yaşından itibaren oluşmaya başlar. İçinde yaşadığımız kültürle, toplumla onu yapılandırıyoruz. Büyüdükçe, çevrenin etkisiyle “gerçek bu” diyerek olan biteni kabulleniyoruz.
Sezgisel duyumuzu yani dünyayı anlamak için doğuştan sahip olduğumuz bilgeliği ancak yaşamdaki kayıp, hastalık, ölüm gibi kriz anlarında, tıkanıp kaldığımızda ve işleyen beş duyumuz, akılcı çıkarımlarımız bir işe yaramadığında hatırlarız. İşte o zaman aklımız karışıyor içimize dönüyoruz ve farkediyoruz ki değişim ve dönüşüm içerden dışarı olur, dışardan içeri değil.
-Sanırım sizin çalışmalarınızda bu nedenle daha geniş ve bütünsel bir yelpazede yol alıyor.
Evet, ben Holistik Psikoloji alanında çalışıyorum. Bu Psikoloji de yeni bir yaklaşım. Zihin, Beden ve Enerji ile çalışıyorum.İnsan çoklu boyutlardan oluşan bir varoluşa sahiptir. Fiziksel, Duygusal, Ruhsal varoluşu olan bir varlıktır Holistik Psikoloji de bütünsel bir bakış açısı ile bu farklı boyutlarla aynı anda çalışmayı sağlar. Bu boyutlarda çalışmak için zihin, beden, enerji terapisi tekniklerini kullanıyorum. EMDR ve Enerji Psikoterapisi Tekniklerini Bilişsel Terapi Teknikleri ile bütünleyerek kullanıyorum.
Geçmişte geleneksel terapi teknikleri sorun odaklı bir bakış açısına sahipti. İnsan beyni, zihni ve psikoloji konusunda sahip olduğumuz bilgiler şimdi çok farklı bu nedenle biliyoruz ki her hangi bir sorunu sorun yapan şey aslında kişinin bakış açısıdır. Bir örnekle açıklayacak olursak sorun kilitse çözüm anahtardır.
Kilit varsa anahtar vardır. Anahtar varsa kilit vardır. Bu bakış açısı tanı, teşhis odaklı değil daha çok çözümü yaratabilecek kaynakları bireyin kendi varoluşu içinde keşfedebilmesine yardımcı olur. Bunu bir örnekle açıklamak gerekirse;
Eşimde bir sorun olduğunu düşünüyorum diyelim ve şimdi bunu bir metaforla açıklayalım eşim limon olsun. Ben onun limon olma durumunu değiştiremem, o onun varoluşu. Ama onun varoluşu benim filtrelerime göre değişir. Benim filtrem mermerse o asit olduğu olduğu için bende beyaz leke bırakır. Eğer filtrem pamuk olursa o beni ıslatır. Ağaçsam parlatır, damarlarımı çıkarır. Şeker olursam da ondan limonata yaparım.Kısacası karşımdakini değiştiremem ama kendi bakış açımı değiştirerek varoluşumu yönetirim. Psikolojide buna algı filtreleri denir ve bu filtreleri kontrol etme gücü insanın kendisine aittir.
-Peki tüm bunları ne zaman gerçekleştirmeyi başarabiliyoruz yani hayatımızın kontrolünü ne zaman sağlayabiliyoruz?
Zihnimizi kontrol ettiğimizde hayatımızı da kontrol ediyoruz ama bunu okullarda öğrenmiyoruz, bunu yaşarken deneye yanıla düşe kalka öğreniyoruz, o yüzden de çok karışık aklımız.
Bizler bir Bilgisayar gibiyiz. Beynimiz bizim donanımımız, inançlarımızı yazılımımız, yaşamımızı da bir sonuç bir çıktı olarak düşünebilirsiniz. Yazılımımızı yani filtrelerimizi yaratan inançlarımızı, zihni kullanarak değiştirmek mümkün. Zihni kullanmak onu kontrol etmektir , zihni kontrol ettiğinizde de hayatınızın kontrolü sizde olur. Bunu nasıl yapacağınızı ben Silva Metodu eğitiminde öğretiyorum.
-Silva Metodu nedir?
Silva Metodu; istediğimiz bir yaşamı yaşayabilmek için düşüncelerinizi, inançlarınızı ve hayat deneyimlerinizi etkileyen davranışlarınızı beyninizi bütünsel kullanarak, zihni kontrol ederek nasıl yönetebileceğinizi size öğreten bir metottur. Silva Metodunda beyninizin nasıl daha fazlasını kullanabileceğinizi ve zihninizin gizli kalmış yeteneklerini nasıl geliştirebileceğinizi öğrenirsiniz. Bu metod aynı zamanda insan doğasında var olan olağanüstü potansiyelin uyandırılıp gelişmesini sağlar.
Düşüncelerinizi kontrol etmeyi başardığınızda, yaşamınızı bilinçli bir şekilde biçimlendirerek daha mutlu olursunuz. Düşüncelerinizle, zihninizle , seçimlerinizle kaderinizi kendi ellerinizle biçimlendirirsiniz.
-Sanırım en önemli nokta burası. Kaderimizin kendi ellerimizde olduğunu bilmek ve bunu düşüncelerimizle, zihnimizle yapabileceğimiz bilmek çok müthiş. Peki kontrol kısmını nasıl yapıyoruz?
İnsan beyninde farklı dalga boyları vardır. Silva Metodunda Alfa ve Teta dalgalarında uyanık ve bilinçli kalarak zihninizi istediklerinizi başarmak için programlamayı öğrenirsiniz.
-Silva Metodu nasıl veriliyor. Kaç gün sürüyor?
Silva Metodu Eğitimi toplam 2,5 gün sürüyor.Sonrasında mezun oluyorsunuz ve hem İzmirde hem İstanbulda ya da Silva eğitiminin verildiği 118 ülkeden birinde diğer mezunlar ile aylık buluşmalara katılabiliyorsunuz. Mezunlarımız gereksinim duyduklarında Silva Danışmanlık adı altında benimle de birebir görüşmeler yapabiliyor.
-Bundan sonraki Silva Metodu eğitimi ne zaman?
Eğitimlerimiz web sitemizde önceden duyuruluyor gelecek Silva Metodu eğitimini önümüzdeki eylül ayında gerçekleştireceğiz.
- Zihnimize yaptığımız yolculuk bu kadarla bitmedi tabi. Daha bir çok şey konuştuk. Sorularımızın bir kısmını da önümüzdeki günlere bıraktık. Dünyada insan olma maceramız bir dahaki röportaj da devam edecek bekleyin.