Yazıcıoğlu ailesinin avukatlarının, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası yaptıkları bir dizi başvurudan biri olan itirazda helikopter kazasına ilişkin bugüne dek kamuoyuna yansımayan bulgu ve iddialara yer vererek olay kaza değil ‘örgütlü bir yapının tasarlayarak yaptığı eylem’ olarak nitelendirildi.
Milliyet’in ulaştığı ‘kovuşturmaya yer yok’ kararına itiraz dosyasında Yazıcıoğlu’nun avukatlarının “Örgütlü bir yapının tasarlayarak helikopter kabinine karbonmonoksit enjekte etmek suretiyle pilotu etkisiz hale getirdikleri, oluşturdukları hava türbülansı ile helikopterin düşmesini sağlama aldıkları, sonrasında olayı karadan takip ettikleri, İsmail Güneş’in ölümünü bekledikleri, hatta Güneş’in konuşması üzerine de çenesindeki kırığı oluşturacak şekilde etkili darp ettikleri, eylem tamamlanıncaya kadar da enkaza ulaşılmasını engellendikleri inanç ve kaanatindeyiz” ifadelerine yer verildi.
‘Çamurlu ayakkabı mutlaka incelensin’
Avukatların iddiaları arasında şunlar yer aldı: “Merhum Muhsin Yazıcıoğlu’nun ayakkabısının altında çamur tespit edilmiştir. Bu çamurun Çağlayancerit’te helikopterin indiği toprak zemindeki futbol sahasının çamuru olabilme ihtimali olduğundan bu çamur mu olduğu ya da merhum Yazıcıoğlu’nun başka bir yere götürülüp getirilmiş olma ihtimali olduğundan bu iki toprağın analiz edilerek bu durumun tespitini talep ediyoruz. Merhum Muhsin Yazıcıoğlu’nun çamurlu ayakkabısını aileden temin ederek savcılığa teslim edeceğimizi bildirmiş olmamıza rağmen talebimiz değerlen-dirmeye alınmamıştır.”
‘2 saatte’
“MİT görevlisi olduğu bildirilen O.E.’nin olay günü saat 18.30 itibarı ile merhum Muhsin Yazıcıoğlu’nun hayatını kaybettiğini, ‘Başımız sağolsun’ diyerek genel merkezde oluşturulan kriz merkezindeki görevli Erol Dok’a bildirdiği, daha sonra da Erol Dok’un telefonunun meşgul olması sebebiyle Ökkeş Şendiller’i arayarak Başkan’ın helikopterin altında kaldığı bilgisinin doğru olmadığını, helikopterin birkaç metre açığında olduğunu bildirdiği ve hatta helikopterin altında kalanın Sivas İl Başkan Yardımcısı olduğunu söylediği ve bu bilgilerin olay ertesi tutanağıyla uyumlu olduğu, bu haliyle MİT’in olay hakkında ilk 2 saat içinde kapsamlı bilgi sahibinin olduğu anlaşılmaktadır. MİT Müsteşarlığı’na yeniden müzekkere yazılarak bu hususların etraflıca sorularak bilgi alınmasını ve O.E.’nin bu konudaki tanık anlatımları da gözetilerek yeniden sorgulanmasını, dinlenmeyen tanıkların dinlenmesini talep etmiştik. Bu yönlü taleplerimiz gözardı edilerek bu konu da yok sayılmış ve takipsizlik kararı verilmiştir.”
‘Karbonmonoksit bulgusu yüksek’
Avukatların iddiaları şöyle devam etti: “Olay günü olay mahallinde bulunan jetler HH 721, MJ 524 kol altına girerek uçuş yaparak radardan gizlenmiş, HK 046 ise transponderini Afşin üzerinde kapatarak alçak irtifadan ses hızından yüksek hızla Türkoğlu tarafından çıkmıştır. Bu uçuşlarda her 3 hava aracı da şüpheli uçuş gerçekleştirmişlerdir. Ayrıca uçuş programlarıyla olay saatindeki uçuş arasında farklılık olması da uçuşu ayrıca şüpheli hale getirmektedir. Askeri jetlerin program dışı 20 bin fitin altından uçamayacağı halde olay günü 13 bin fitten uçmuş olduğunun tespit edilmesi belirli bir sürati geçmemeleri gerekirken özellikle ses hızını geçebilmesi için özel izin ve uçuş programı yapılması gerektiği halde bu kurallara uymayarak her yönüyle şüpheli uçuş yaptığı, bu uçuşların özel bir maksada hizmet ettiği, yani bu kural dışı uçuşların bir maksadının varlığı sabittir.”
‘Araştırma yapılmadı’
“Devlet Denetleme aracılığıyla muhafaza altında bulunan kan ve doku örnekleri ile İstanbul Adli Tıp Kurumu Toksikoloji İhtisas Kurulu’ndan rapor aldırılmış; bu raporda, tüm yolcularda ve daha da önemlisi Pilot Kaya Mustafa İstektepe’de yüzde 26 oranında karbonmonoksit bulgusu tespit edilmiştir. Bu da pilotun seyir hakimiyetini ortadan kaldıracak düzeyde bir sersemlemeye neden olacak yüksek oranda karbonmonoksittir. Diğer yolcularda da 8’den 27’ye kadar değişen oranlarda karbonmonoksitin varlığı sabittir. Pilot mevcut karbonmonoksitin olumsuz etkisiyle helikopteri sevk ve irade hakimiyetini kaybedecek düzeyde karbonmonoksit tesirine maruz kalmıştır. Karbonmonoksitin oluşma sebebi ve sonuçlarıyla ilgili araştırma yapılmamıştır.”
‘Hemen ölmediler’
“Erhan Üstündağ, Yüksel Yancı ve İsmail Güneş’in saatler sonrasında canlı oldukları, ilk bir saatin içerisinde ölmedikleri tartışmasız bir vakadır” diyen avukatlar, “Muhsin Yazıcıoğlu’nun karın boşluğunda 330 CC kan bulunmaktadır ve son halinin yüzükoyun yatar vaziyette olduğu anlaşılmaktadır. Adli tıp uzmanlarından aldığımız harici beyanlarda bu miktardaki kanın iç kanama sebebiyle ölüme sebebiyetinin çok yavaş olacağı ve bunu saatler sürebileceği yönündedir. Hatta bu kadar iç kanamanın birçok vakada öldürücü sonuç doğurmadığı da bir vakadır. Görülüyor ki Muhsin Yazıcıoğlu’nun ölümünün de ilk 1 saat içerisinde olmadığı anlaşılmaktadır” dedi.
MİLLİYET