Karabağlar Refet Bele Mahallesi Muhtarı Hatice Akar, 2014 yılında muhtar seçildi. Muhtar olduğunda mahallesindeki birçok kadının okuma-yazma bilmediğini fark eden Akar, 2015 yılında mahalleli bir kadına okuryazarlık öğretmeye başladı. Zamanla Akar’ın eğitim seferberliği mahalle kadınlarının kulağına gitti. Talep çok olunca Karabağlar Halk Eğitim Merkezi ve Refet Bele Mahallesi Muhtarlığı arasında bir protokol imzalandı ve merkezin öğretmenleri mahalleye gelerek kadınlara okuma-yazma öğretmeye başladı. Muhtarlık binasında dersler sürerken alanın yetmediğini düşünen Akar, bu kez de İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in kapısını çaldı. Başkan Soyer’in girişimi ile muhtarlığın mevcut alanı sınıfa çevrildi, muhtarlık binası da sınıfın üst bölümüne inşa edildi. Kurs saatleri ise hafta içi sabah, öğlen, akşam ve hafta sonu olarak belirlendi. Bu sayede çocuğunu okula götürmek zorunda olan ya da işe giden kadınlar kendi uygunluk durumlarına göre kurslara katılabildi. Dersler bazen tek kişiye, bazen de 3 kişiye birden verilince kursiyerlerle birebir ilgilenilmesi sağlandı. Kadın muhtarın girişimiyle 6 metrekarelik alanda şimdiye dek 350 hayat değişirken, kadınlar okuryazar olmanın tadına vardı.
“BİR SANDALYENİN OLDUĞU HER YERDE BU KURS VERİLEBİLİR”
Hikayesini anlatan Hatice Akar, “Muhtar olmadan önce herkesin okuma-yazma bildiğini düşünüyordum. 2015 yılında 8 çocuğu olan ve evde boncuk işleyen mahalleli bir kadına evde okuma-yazma öğrettim. Ardından okuma-yazma öğrenmek isteyen kadınlar attı. Sonra Karabağlar Halk Eğitim Merkezi ile bir protokol imzaladık. Merkezden öğretmen desteği geldi. 2015 yılının temmuz ayından bu yana düzenli olarak kurs veriliyor. İnsanlar genelde en az 15 kişilik kontenjan dolduğunda kurs açılabileceğini düşünüyor ama bir kadına bir öğretmen düşüyor. Yani bir sandalyenin olduğu her yerde bu kurs verilebilir. Buraya şimdiye dek 22 yaş-74 yaş arasında çok sayıda kadın gelip okuma-yazma öğrendi. Kadınlar ne zaman müsaitse o zaman ders veriliyor. Bazıları sabah çocuklarını okula bırakıp geliyor, bazıları merdiven yıkamaya gidip öğlen geliyor. Hafta içi çalışanlara akşamları ya da hafta sonları kurs veriliyor” dedi.
MUHTARLIĞI SINIFA ÇEVİRDİLER
Kurs başladığında muhtarlık binasında ders verdiklerini belirten Akar, “Muhtarlığın alanı kurs için yetmeyince İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’den rica ettik ve muhtarlığı kurs yerine çevirdik. Üst tarafa da muhtarlık binamız yapıldı. 6 metrekarelik yerde bugüne dek 350 kadın okuma-yazma öğrendi. Ben burada olduğum sürece bu kurs bitmeyecek. Buraya farklı mahallelerden de kadınlar geliyor. Okuma-yazma öğrenen kadınların hayatları değişti. Sürücü belgesi almak isteyenler yoğunlukta. Burada kurs görüp liseye başlayanlar var, iş hayatına atılanlar var. Kendi işini kendileri görüyor. Bir kursiyerimiz kurs bittikten sonra kanser taramasına gitti. Orada kanser olduğunu öğrendi. ‘Okuma-yazma öğrenmeseydim hastane işlerimi yapmak için sürekli insanlardan yardım istemek zorunda kalacaktım’ diyor. Hastalığı süresince kendi işini kendi görebildi” diye konuştu.
“KALBİMİZ, EVİMİZ, MUHTARLIĞIMIZ HERKESE AÇIK”
Kadınların okuryazar olmasının çok önemli olduğunu vurgulayan Akar, “Özellikle kadınların okuma-yazma öğrenmelerine karşı gelen eşlere söylüyorum; kadınlar okur yazar olursa muhtarlığa gider evrakını alır, çocuğunun okuluna gider veli olur, hastaneye giderken yanında birini götürmez, evine ekonomik katkıda bulunur, okuma-yazma bilmesini istemeyen eşi hastalandığında ambulansı arar. Kadınların okuma-yazma öğrenmesi çok önemli. Bu yüzden bu kadınların sayısının artmasını istiyoruz. Kalbimiz, evimiz, muhtarlığımız herkese açık” ifadelerini kullandı.
“BAKIŞ AÇIM DEĞİŞTİ”
63 yaşından sonra okuma-yazma öğrenmeye çalışan Selviye Elverişli de şunları söyledi: “Bugüne dek hep çalıştım ama 2 yıldır çalışmıyorum. Okumayı çok istiyordum. Eskiden otobüslerin numaralarını okuyamadığım için çok zorluk çekerdim. Kendi kendime bazı otobüslerin numaralarını öğrenmiştim ama yine zorlanıyordum. Bir gün muhtarımıza okuma-yazma öğrenmeyi çok istediğimi söyledim. Burada kurs verildiğinden bahsedince çok mutlu oldum. Hemen kursa kaydoldum. Birinci dönem bitti. Dersler çok güzel gidiyor. Artık adımı yazabiliyorum, okuyabiliyorum. Dışarıdan okula başlamayı da düşünüyorum. Cahil olmak çok kötü bir şey. Ben Bingöllüyüm. Oturduğumuz yerde çok kar varmış ve okul da uzakta olduğu için ailem beni okula gönderememiş. 63 yaşında okuma-yazma öğrenebiliyorum. Hayatımda çok şey değişti. Bakış açım değişti, mutlu bir insan oldum.”
“HAYATIMDAKİ HER ŞEY DEĞİŞTİ”
Kursu eylül ayında tamamlayan 46 yaşındaki Figen Coşkun ise “Muhtarımız sayesinde bu kursa başlamıştım. Şu anda okuyorum, yazıyorum. Öğretmenimizle matematik ve tarih dersleri bile çalıştık. Dışarıdan okumayı ve ehliyet almayı düşünüyorum. Hayatımdaki her şey değişti. Televizyonda yazanları okuyabiliyorum, istediğim otobüse biniyorum, telefondan mesaj yolluyorum. Ailem beni okula göndermemişti ama kursa başlarken eşim ve çocuklarım bana çok destek oldu” sözlerine yer verdi.