Terör örgütü Hizbullah adına Mardin, Batman, Şırnak gibi illerde düzenlenen silahlı, satırlı ve bombalı saldırılarda 91 kişinin ölümünden sorumlu tutularak 2007’de haklarında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilen ve cezaları Yargıtay tarafından 2010’da onanarak hükümleri kesinleşen tetikçi Hizbullahçıların serbest kaldığı gündeme geldi.
Kamuoyuna yansıyan iddialara göre; Hizbullahçıların, uzun süre gözaltında kaldıkları, bu sürede işkence gördükleri, işkencelere dayanamadıkları için cinayetleri üstlenmek zorunda kaldıkları, yargılamanın makul sürede sonuçlandırılmadığı ve adil yargılanma haklarının ihlal edildiği gibi gerekçelerle yeniden yargılanmak istedikleri belirtildi. Mahkemenin dilekçeleri işleme alarak hükümlülerle ilgili yeniden yargılama talebini kabul ettiği, Hizbullahçıların ayrı ayrı tahliyelerine karar verdiği ve hükümlü 19 Hizbullahçının yeniden yargılama gerekçesiyle serbest bırakıldıkları ve tahliyenin 2019 yerel seçimleri öncesinde yapılmasına dikkat çekildi. Son yıllarda Hizbullah’ın hükümlü tüm üst düzey yöneticilerinin serbest bırakıldığını hatırlatan CHP İzmir Milletvekili Murat Bakan, “Hafıza tazelemek ve uyarmak gerek” dedi.
Bu ‘cesur’ tavrı anlamak mümkün değil!
Bakan, şu şekilde konuştu: “Anayasa Mahkemesi 2018 yılında ‘heyette askeri hâkim bulunması yeniden yargılama nedenidir’ kararını verdi ve mahkemeler ağır suç hükümlüsü Hizbullahçılar için ‘tahliye’ kararları vermeye başladı. Öyle ki Hizbullah dosyasını uzun süre kesin karara bağlamayan Yargıtay 9. Ceza Dairesi bu tercihiyle, 2011’de, ‘uzun tutukluluk’ düzenlemesinin yürürlüğe girmesiyle, Hizbullahçıların özellikle hüküm giymiş üst düzey yöneticilerinin özgür kalmasına sebep olmuştu. Aradan geçen zamanda çok sular aktı, ülke gündemi ve coğrafyamızda yaşanan gelişmeler defalarca mutasyona uğradı ve gelinen noktada cezaevlerinde hükümlü Hizbullahçı kalmadı. Şimdi ise tahliye sırasının, hükümlü olan tetikçi Hizbullahçılara geldiği görülüyor. 2019’da onlarca Hizbullahçı serbest bırakıldığında dönemin Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’e sormuştuk. Gül, sorularımıza yanıt vermek yerine mevzuatı yazıp tüm yetki ve sorumluluğun yargı mercisine ait olduğunu ifade etmekle yetinmişti. Yüzlerce insanı vahşice katleden Hizbullah ile ilgili aldıkları bu tasarrufu da bu ‘cesur’ tavrı da anlamak mümkün değil.
Tüm bu sorular ve cevapları kamuoyunu ilgilendiriyor!
Biz 2019’da dönemin Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’e sorular sorduk: ‘Cinayet, işkence, örgüt yöneticiliği gibi suçlardan mahkûm edilen ancak Anayasa Mahkemesi’nin 2018 yılında verdiği ‘heyette askeri hâkim bulunması yeniden yargılama nedenidir’ kararın ardından tahliye edilen Hizbullah hükümlülerinin sayısı kaçtır? Bütün örgüt suçları ile ilgili yargılamaları ve temyiz incelemesini yapan Yargıtay 9. Ceza Dairesi üyelerinin ihraç edilmesinin yeniden yargılama nedeni sayılması, bütün örgüt suçları açısından yeniden yargılama kapısının açılması anlamına mı gelmektedir? Anayasa Mahkemesi’nin kararının ardından askeri hâkimin bulunduğu mahkemelerde yargılanmış farklı örgütlerin mensupları olan kaç hükümlü yeniden yargılanma başvurusunda bulunmuştur? Başvuruların kaçı kabul edilmiş, kaçı reddedilmiş, kaçı hala işlemdedir? Hizbullah hükümlüleri dışında aynı gerekçeyle tahliye edilen farklı örgütlere mensup hükümlü olmuş mudur? Olduysa sayısı kaçtır?’ Sorularımıza yanıt gelmediği gibi, CİMER başvurumuza da Bilgi Edinme Hakkı Kanununun ‘Kurum içi düzenlemeler’ başlıklı 25’inci maddesi ile yanıt verildi. Madde, ‘Kurum ve kuruluşların, kamuoyunu ilgilendirmeyen ve sadece kendi personeli ile kurum içi uygulamalarına ilişkin düzenlemeler hakkındaki bilgi ve belgeler, bilgi edinme hakkının kapsamı dışındadır. Ancak, söz konusu düzenlemeden etkilenen kurum çalışanlarının bilgi edinme hakları saklıdır’ diyor. Yani ya cinayet, işkence, örgüt yöneticiliği gibi suçlardan mahkûm edilen Hizbullahçıların kaçının serbest bırakıldığı ve akıbeti kamuoyunu ilgilendirmiyor? Ya da bu Hizbullahçıların serbest bırakılması ‘kurum içi düzenleme…’ Bunu da sorduk buna da yanıt alamadık. Kaç hükümlü Hizbullahçı tahliye edildi, serbest bırakılma tarihlerinden itibaren nerede ikamet ettiler, yurtiçindeler mi yoksa yurtdışına çıktılar mı? Söz konusu yeniden yargılamalar sonuçlandı mı? Bu soruların yanıtını istiyoruz. Ayrıca Anayasa Mahkemesi’nin kararının ardından askeri hâkimin bulunduğu mahkemelerde yargılanmış farklı örgütlerin mensupları olan kaç hükümlünün yeniden yargılanma başvurusunda bulunduğu, başvuruların kaçının kabul edildiği, kaçının reddedildiği, Hizbullah hükümlüleri dışında aynı gerekçeyle tahliye edilen farklı örgütlere mensup hükümlülerin olup olmadığı soruları da cevaplanmak zorunda. Zira toplumun belleğine korkunç cinayetlerle kazınmış bu terör örgütüyle ilgili her detay, tüm bu sorular ve cevapları kamuoyunu ilgilendiriyor.”