TBMM Genel Kurulu'nda yaşanan tartışmalar ilişkin konuşen Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Mustafa Şentop, "TBMM Genel Kurulu'nda meydana gelen olayların çok üzüntü verici olduğunu ifade etmek isterim. Parlamentolar her zaman farklı tansiyonlarda tartışmaların olduğu yerler. Fakat bunlar hep sözlü tartışmalar ve belli bir düzeyin altına düşmeyen tartışmalar oldu, olmalı. Zaman zaman, şüphesiz bu dediğimde sapmalar meydana gelmiştir ama ölçüyü her zaman korumak gerekir. Fiziki müdahaleye varan bazı tartışmaların doğru olmadığını, milletimi rahatsız eden görüntüler olduğunu ifade etmek isterim. Bununla ilgili özel olarak yapmamız gereken bir şey yok. TBMM içtüzüğünde esasen konulmuş olan hükümler var. Uyarma cezasından, meclisten geçici çıkarmaya kadar varabilecek cezalar var.
Mecliste çokça karşılaştığımız 'sataşma' denilen hususlar. Burada kast edilen kürsüde konuşan bir hatibe söz söylemek kast edilmiyor. Sürekli olarak hatibin konuşmasını engelleyecek şekilde, taciz edilecek şekilde laf atma devam ederse uyarma cezası gerektiriyor. Yine meclisin çalışma düzeyini bozmanın uyarmadan kınamaya, geçici çıkarmaya kadar cezaları var. Bunlar niye konulmuş? Eğer bunlar bir şekilde uygulanırsa mecliste daha ileriye varacak bazı tartışmaların, tansiyonun daha fazla yükselmesine yol açacak durumlar ortaya çıkmaz. Bunlar hatırlatılmalı. Bilhassa kaba ve yaralayıcı söz ve hareket, kınama cezası gerektiren bir husus olarak düzenlenmiş içtüzükte. Ben içtüzükteki hükümler hemen uygulansın ve arkadaşlarımıza disiplin cezaları verilsin demiyorum ama disiplin cezalarının da gerektiği zaman verilmemesi halinde bu şekilde tansiyon yükseliyor ve farklı şekillerde birbirlerine müdahale etmek durumunda kalıyorlar. Bu da meşru bir mazeret değil. Tablo, görüntü hoş değil. Bunun için ayrı bir düzenlemeye gerek yok. Herkesi meclis içtüzüğü hükümlerine uyması gerektiğin ifade etmek istiyorum" açıklamalarında bulundu.
"Erken seçim tartışmalarını yeni sistem bakımından çok gereksiz buluyorum"
Erken seçim tartışmaları ile ilgili sorulara da yanıt veren Şentop, "Erken seçim 2017 öncesi Türkiye'de Anayasa'da mevcut olan hükümet sistemi dönemine ait bir tartışma konusudur. O zaman erken seçim TBMM'de mevcut olan milletvekillerinin alelade çoğunlukla karar alarak nihayete bağladığı bir husustur. Fakat erken seçim ile ilgili düzenlemeler Anayasa'da değişti. Bir kere nitelikli çoğunluk aranıyor 5'te 3. Veya ayrıca Cumhurbaşkanı karar veriyor. Cumhurbaşkanı'nın karar vermesi halinde, seçimler yenileniyor. Hem Cumhurbaşkanlığı hem meclis seçimi. Dolayısıyla seçimi yenilenmesi için çok ağır şartlar konulmuş. Niye? Çünkü Türkiye'nin temel problemi istikrarsızlıktı. 2002'den önce hiçbir dönem, tam olarak öngörülen süresi içerisinde tamamlanarak bitmiş değil. Sürekli vaktinden önce seçimler yapılmış ve ardından oluşan hükümetler istikrarsızlık sebebiyle değişimlere uğramış. Biz, yeni sistemde siyasi istikrarı sağlamayı düşünmüştük. Seçimlerin döneminde yapılmasını öngören bir sistem konuldu.
Erken seçim ile ilgili de bir hüküm konuldu. Sebebi şu; beklenmedik olağandışı tıkanıklıklar olabilir. Bunları açmanın yolu her zaman halka gitmektir. Böyle bir çıkış kapısı acil gerekli durumlarda kullanılmak üzere ama şartları çok ağırlaştırılmış şekilde bir imkan verdi. Dolayısıyla hukuken çok büyük zorluklar taşıyor. Öbür taraftan siyaseten de bunu anlamlı kılacak bir şey yok. Şüphesiz daha önce seçim kazanamamış ve muhalefette bulunan siyasetçilerin seçim talebi anlaşılabilir, siyasi bir taleptir. Hukuki şartları ve objektif siyasi şartları ayrıca değerlendirilir. Ama meclis başkanı olarak, yeni Anayasa'daki düzenlemeleri ve yeni hükümet sisteminde seçimle ilgili düzenlemeleri dikkate alarak söyleyeceğim husus bu. Siyaseten de şudur; seçime gitme kararını diyelim ki bir Cumhurbaşkanı alacaksa, Cumhurbaşkanı tekrar aday olup tekrar halkın karşısına çıkacaksa kendi süresini niye kısaltsın? Önümüzde diyelim iki sene var. 'Seçime gidelim' peki. 'Ben yine adayım.' Adaysan niye önündeki iki seneyi bırakıyorsun denmez mi? Siyaseten de işin bir mantığı yok yani onu söylemek istiyorum. Hukuken ve siyaseten erken seçim ile ilgili anlayışlarımız değişti yeni hükümet sisteminde. Tabii eski anlayışları sürdürenler mutlaka olur her zaman. Yeni sisteme adapte olmakta zihnen zorluk yaşayanlar olur. O biraz zaman alabilir. Erken seçim tartışmalarını yeni sistem bakımından çok gereksiz buluyorum" şeklinde konuştu.
Siyasi partiler ve seçim yasası değişikliği konusunda takvimin belli olup olmadığı yönündeki soruya yanıt veren Şentop, şunları söyledi:
"Seçim Kanunu değişiklikleri ile ilgili hazırlık henüz gelmedi. Basından duyuyoruz. Seçimden en az 1 yıl önce yapılması gerekiyor çünkü 'Seçim Kanunu'nda yapılan değişiklikler, bir yıl içerisinde yapılacak seçimlerde uygulanmaz' diyor Anayasa. Dolayısıyla seçim 2023 Haziran ortalarında olacağına göre, bir yıl önceye kadar değişiklik yapılması gerekir uygulanması için. O bakımdan vaktin sınırlı olduğunu ifade etmek isterim. Muhtemelen gelecektir değişiklikler. İçeriği ile ilgili henüz metin önümüze gelmeden bir şey söylemek istemiyorum."
"Güçlendirilmiş parlamenter sistem, parlamentonun değil yürütmenin güçlendirildiği bir sistem"
TBMM Başkanı Şentop, yeni Anayasa tartışmalarına ilişkin olarak ise şöyle konuştu:
"Yeni Anayasa konusunda uzun zamandır Türkiye konuşuyor. 2011 seçimlerinin de ana gündemi idi yeni Anayasa çalışmaları. 24 Haziran seçimlerinden sonra mecliste uzlaşma komisyonu oluşturulmuştu, ben de orada görev yaptım. Bütün siyasi partilerin Anayasa ile ilgili somut metinleri ortaya çıktı. Yeni bir Anayasa'nın yüzde 40'ı üzerinde tam bir mutabakat sağlanmıştı. Yeni Anayasa tartışmaları açılınca bu tartışmayı sıfırdan yapmaya çalışanlar var. Bunu Türkiye'nin birikimine bir haksızlık olarak görüyorum. Yani biz, sloganlar, ilkeler düzeyinde bir Anayasa tartışması yapmamalıyız artık. Çünkü bunları aştı Türkiye. 2012-2013 yıllarında bütün siyasi partilerin somut Anayasa teklifleri oldu. Bu tartışmaların yapılabilmesi için somut tekliflerin ortaya konması lazım. Şimdi hükümet sistemi üzerinden yapılan tartışma mesela. Diyelim başkanlık sistemi veya parlamenter sistem. Parlamenter sistemin temel esasları ile ilgili kurallar belli ama dünyada ülke adedince parlamenter sistem çeşidi vardır diyebiliriz. Sonuç itibariyle mesela bir Cumhurbaşkanı yetkisiz. Yetkisiz demek bile yeterli değil, yetkisi azaltılmış. O da yeterli değil. Yetkisi ne olacak, bunları saymak lazım. Cumhurbaşkanını doğrudan halkın seçtiği parlamenter sistemler de meclisin seçtiği sistemler de var. Bu tercihler önemli. Çünkü bununla ilgili bir süreç yaşadık. Parlamenter sistem döneminde de cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi için düzenlemeler yapıldı. Bu da o günün şartlarında değil daha önce birçok defa tartışılmış bir konuydu. Dolayısıyla parlamenter sistem demeniz yeterli değil. Somut olarak koyacağınız kurallar önemli. Güçlendirilmiş parlamenter sistem tabirini biraz tuhaf kullanıyor arkadaşların çoğu. Bu yürütmenin güçlendirildiği parlamenter sistemdir.
Sanki parlamento güçlendiriliyor gibi anlayanlar olabilir kullanılırken. Öyle değil. Parlamenter sistemde temel problem yürütmenin zayıf olması. Bu sebeple yürütmeyi güçlendirmek için bazı değişiklikler yapılmış. Uygulayan ülkeler var. Hükümetin kurulması kolaylaştırılmış mesela. Hükümetin düşürülmesi zorlaştırılmış. Bazı ülkelerde kanunların geçirilmesi kolaylaştırılmış. Dolayısıyla güçlendirilmiş parlamenter sistem parlamentonun değil yürütmenin güçlendirildiği bir sistem. Dolayısıyla 'yürütme çok güçlü' diye bir tezle yeni sistemi eleştirip 'Biz yürütmenin çok güçlü olduğu bu sistemi istemiyoruz, yürütmenin güçlü olduğu parlamenter sistemi getireceğiz' derseniz, burada bir çelişki görürüm ben. Parlamenter sistem tartışmaları ve hükümet sistemi tartışmaları teorik olarak somut Anayasa maddelerine dökülmüş şekilde Türkiye'nin önüne gelmeli. Türkiye bunu hak ediyor. Çünkü 2012'de daha somut Anayasa metinleri ile milletin önüne çıkılmıştı, halen meclisin web sayfasında bunlar duruyor."