NAM-I DİĞER UKRAYNA

Merve Buse Develi

Günün birinde, birisi çıkıp gelse ve derse ki 21. yy.da insanlık namına yaşanmış bir dram olacak. Sen orada acının çığlıklarını duyacaksın, sakın şaşırmayın. Gerçeklerle yüzleşmeye hazır olmayan bu acı dram karşısında Adem'in çocukları olan bizler, acı gerçekler yüzümüze çarpılınca korkuyla kenetlendik.

24 Şubat...

İnsanlık bu tarihi belki unutacak bir kaç yıla ama bizler yıllarca beynimizin en karanlık yerlerinde saklayacağız bunları.

Ben Merve Buse Develi, Ukrayna-Rusya savaşının ortasında kalmış binlerce kişiden biriyim. Tek amacım eğitimimi güzel şekilde bitirmek ve başarılı bir psikolog olarak hayallerimi gerçekleştirmekti. Onca insanın da olduğu gibi benim de hayallerim yıkılan her bir binanın altında kaldı.

Gecenin dördünde yatağımızdan korkuyla uyandığımızda yaşadığımız şehrin yok oluşuna şahit olacağımızı bilmiyorduk. Korkuyla koşuşturmaya başladık. Elbette, ne yapacağız diye düşünmekten alıkoyamıyorduk kendimizi. Daha yirmilerinde bir avuç genç...

Kendimizce güvenlik önlemleri almaya çalıştık. İlk gün erzak depoladık; yataklarımızı, dolaplarımızı, pencerelerin önüne siper ettik. İşte kendimizce dedim ya! Koruyacağına inandık. Gece nöbetleri başladı tabi, sırayla uyuyor ya da hiç uyumuyorduk. Birbirimize sakinleşmek için bir kaç cümle kuruyorduk ama kendimiz bile inanmıyorduk buna. Gözümüzün önünde yok oluyordu yürüdüğümüz sokaklar.

Yurtta yaşıyoruz diye sığınaklarımız var sanıyorlar, oysa sığınak dedikleri yerlerin yaşam alan olması gibi bir durum söz konusu değildi. Yurt tehdit altındaydı ve bizim gidecek yerimiz yoktu. Çok garip değil mi?


İkinci güne merhaba demek istedik mutlulukla, rüya olmasını diledik ama her şey hala aynıydı ve biz o dünyada hapsolmuştuk. Yedi kişi bir evde kendi savaşımıza başlamıştık adeta. Koridorlar, soğuk zemin, nemli duvarlar… Sizce de hapishane gibi değil mi? İşte sizlerin böyle düşüneceği yerde dip dibe birbirimizi korumak için uyumaya çalıştık. Bir yanımızda bombalar patladı, bir yandan biz gülümsemeye çalıştık.

Erzak...

İşte bütün televizyon kanallarındaki konu... Evet! Biz o savaşın ortasında açlıkla sınanıyorduk. Çoğumuz bir ekmeği on kişiyle paylaşıyor, kimimiz de son kalan suyunu yudum yudum dağıtıyordu... Dedim ya, işte öyle bir kenetlenme vardı ki kendimizi düşünmeyi bırakmıştık. Çevremizdeki tanıdık tanımadık insanları düşünür olmuştuk. Sol yanımızda acı bir korku vardı ama yüzümüze yansıtamıyorduk. Ya annelerimiz görürse, hissederse! Bu düşünce güçlü birer birey yaptı bizi. Sokağa çıkma hayaliyle adım attığımızda sağımızda solumuzda bombalar patlarken bir umut marketlerden yiyecek buluruz diye gittiğimiz ve koşarak geri döndüğümüzde adeta ölümle yan yana yürüyorduk. Beynime ve kalbime mıh gibi işlenen o anları galiba hiçbir zaman unutmayacağım. Ne zaman uzaklara dalıp gitsem içimde bir yerlerde bir bomba patlıyor, çocuklar ağlıyor.

Herkes sanıyor ki geçti, geçmiyor biliyor musunuz? Kulaklarımızda yankılanıyor hala bazı şeyler...

Güvenli alan için kaçma çalışmalarımız bir yana dursun bu anlardaki yaşanılanlar diğer yana. Bir kaç eşya ile ayrıldığım yurdumdan korku ile uzaklaşırken karşımdan gelen tankın menzili ile yüzleşmem bu son dememe sebep oldu. Gerçekten son muydu o an şansıma çevrilen menzil? Yoksa Ukrayna’ya ait bir tank olduğu için şanslı mıydım? Ya benim kadar şanslı olamayanlar? Çocuklar, anneler ve babalar...

27 Şubat, bugün benim yuva dediğim yerin yakınları yerle bir durumda. İlkokullar ve bahçesindeki onlarca ceset...

Yükselen dumanların arasına karışmıştı orada yaşadığımız güzel anılar. Ne zordu biliyor musunuz? Yıllardır ezberlediğin yerlerin artık yabancı insanlar tarafından işgal ediliyor olması. Hani birinin özgürlüğünün bittiği yerde diğeri başlardı? Bizim ya da orada canı yanan onca insanın özgürlükleri nerede?

Sesimizi duysunlar istedik her gün, ailelerimize kavuşmak ve yaşadığımız yerin artık eski günlerine geri dönmesini. İşte artık tek amacımız buydu...

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.