Nedense ben hep gece geç vakitlerde ağlarım. Yüreğimi sadece yalnızken dağlarım. Gözyaşlarım süzülürken yanaklarımdan binlerce gemi batırırım yüreğimde. Milyonlarca balığı katlederim yaşamak isterlerken delicesine.
Bütün okyanusları kuruturum gönlümün çöllerinde. Bir tane bile çiçek yeşertmem, elime aldığım kaktüsleri bağrıma basarım dikenleriyle. Zaten biz gülleri de kabul etmedik mi dikenleriyle,
Nedense ben hep gece geç vakitlerde kanarım. Sadece kendime, ciğerlerim sökülürcesine ağlarım, gözlerim kör olurcasına bağırırım, sesim kısılırcasına susarım. Haydi, sökün bütün ciğerlerinizi koyun masaya bakalım hangimizin ciğeri daha yaralı. Yüreğimin bahtı kara bulutlu nedense hep kapalı. Sol yanıma düşen tedavisi bile olmayan, hiçbir dilde anlatılamayan, adamda nefes de bırakmayan, tarifsiz bir sancı. Çok zor, çok zor yaşamak be hacı,
Nedense ben hep gece geç vakitlerde yanarım. Ocak üstünde bir tencere gibi kaynarım, acılarımı ise hep içime atarım. Sen aklıma gelince tansiyonlarımı yükseltirim, şekerlerimi düşürürüm, kendimi perişan ederim sen demlerinde. Şarkılar yazarım senin adına dinledikçe acıtan. Dinledikçe bağrına bıçak batıran, her bir el değdikçe kanayan, yaraya sürekli tuz basan. Yani erkek adamı hüngür hüngür ağlatan,
Nedense ben hep gece geç vakitlerde seni hatırlarım. Camımın soğuk köşesinde oturur yıldızları izlerim sabaha kadar. Anılar gözlerimden dökülür adeta gözyaşlarımdan. Tişörtüm ıslanır, burnum tıkanır, gözlerim kızarır atan şafakta sabah ezanlarına. Dilime bir dua dolanır, kalbimde de sus ulan sus diye bir feryat yükselir Naz Makamlarına. Elimdeki tüm resimler sağa sola saçılır. Ezberlerim silinir hiç bir şey kalmaz zihnimde. Gören sarhoş zanneder, intihara teşebbüs etmiş der, bu kafayı yemiş der ta ki güneş doğunca gündüzlere. O zaman herkes anlar şair âşık diye...