AK Parti’nin İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Nihat Zeybekci, Kanal 7'ye yaptığı ziyaret sırasında Haber7.com'dan Ömer Çamoğlu'nun sorularını yanıtladı.
Seçim çalışmalarını oldukça yüksek bir tempoda yürüttüklerini söyleyen Zeybekci, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “çevreci şehir kampanyası” vurgusuna işaret ederek “Bu seçim kampanyası bizim için, bildiğimiz o seçim kampanyalarından farklı. Biz şöyle dedik, gümbür gümbür, zangır zangır, sesli, bayraklı flamalı bir seçim kampanyası yapmayacağız, yürüyeceğiz. Her gün saatlerce yürüyeceğiz, insanlara dokunacağız, sokaklarda olacağız, çarşılarda olacağız, sanayi sitelerinde, fabrikalarda, her alanda olacağız. İnsanlarımızla İzmir’i paylaşacağız diye bir projemiz var. Çok da güzel oldu.” İfadelerini kullandı.
İZMİR’DE VATANDAŞLAR BİZİ GÖRÜNCE UZAKTAN “KURTAR” DİYE BAĞIRIYORLAR
Kentte her kesimden vatandaşı dinlediklerini, sivil toplum kuruluşlarından görüş-öneri aldıklarını belirten Nihat Zeybekci, “sosyal medyayı da çok kullanıyoruz. Orada bize gelen, şehrin problemleriyle, projelerle ilgili binlerce mesaj var. Çok da etkin oldu. Bu şekilde topyekün bir seçim kampanyası yürütüyoruz” dedi.
İşte Nihat Zeybekci’nin Haber7’ye özel yaptığı açıklamalar:
- Seçim çalışmaları sürecinde İzmir’in ve İzmirli vatandaşların nabzı nasıl, sizi nasıl karşılıyorlar?
İzmir’de vatandaşlar bizi gördüğünde uzaktan bağırıyorlar “kurtar” diye. İzmir’i biz kurtarmayacağız, İzmir kurtaracak, İzmirliler kurtaracak. Hep beraber, İzmirliler olarak önce kurtaracağız, sonra biz hizmetkar olacağız. Hizmet edeceğiz.
Yönetim değil, yönetişim diyoruz. Yönetişim dediğimiz şey, bir İzmir hikayesi aslında. O hikayenin içinde İzmirliler kahraman zaten. Hikayenin kahramanı onlar. Reaksiyon son derece iyi.
“KATI ATIKLAR VAHŞİ BİR ŞEKİLDE TABİATA, DAĞLARA, DENİZLERE, OVALARA ATILIYOR”
- İzmir birçok sorunla gündeme geliyor ama sizin için en önemli, en acil el atılması gereken sorun ya da sorunlar neler?
İzmir’e yakışmayan, 21. Yüzyıl Türkiye’sine yakışmayan acil problemler var. Katı atıkları vahşi bir şekilde tabiata atıyorlar. Dağlara, derelere, tepelere, ovalara, denize atıyorlar. Bu, bence İzmir’e yakışmayan ilkel bir görüntü veriyor. En öncelikli problemimiz bu.
“YAĞMUR SUYU ARITILMADAN OLDUĞU GİBİ DENİZE VE NEHİRLERE ATILIYOR”
İkincisi, her yağmurda yaşadığımız bir şey var. Şehri tam anlamıyla kapsayan bir arıtma sistemi de yok. Ama yağmur yağdığında direkt olarak kanalizasyona gönderildiği için, arıtmadan tüm sisteme denize, nehirlere, tabiata atılmasına sebep oluyor.
En önemli problemlerden bir tanesi de trafik. Otopark en önemli problemlerden. Hava kirliliği, çevre en önemli problemlerden birisi. Gençlerin yaşam alanları, spor alanları en önemli problemlerden bir tanesi.
“İLK İKİ YILDA 28 TANE KÖPRÜ VE KAVŞAK YAPACAĞIZ VE YENİ BİR ÇEVRE YOLUMUZ OLACAK”
- Trafik sorununun çözümü için acil eylem planınız var mı?
Şehir içinde trafik tıkandığı zaman artık içinden çıkılamaz hale geliyor. Zaten ilk müdahalemiz o alanda olacak. İlk iki yılda, 28 tane köprü ve kavşak projemiz var. Yeni kavşak düzenlemelerimiz olacak. Yeni çevre yolumuz olacak.
“YEŞİL ALANLARI 5 YILDA 10 KATINA ÇIKARACAĞIZ”
Yeşil alanları 5 yılda on katına çıkarmak gibi bir hedefimiz var. Çünkü hiç yok şu anda. İzmir’de, “hadi gidelim” dediğiniz zaman gidebileceğiniz Kordon, Karşıyaka, Mavişehir var. Onun dışında İzmir’de 4.5 milyon insanın gidebileceği bir yer yok.
İZMİR’İN GELECEĞİNİ DEĞİŞTİRECEK DEVASA SERBEST BÖLGE: BİLİM TEKNOLOJİ VE YAZILIM VADİSİ
İzmir’de en önemli problem gençlerin işsizliği. Türkiye’deki genç işsiz ortalamasının çok üzerinde bir genç işsizliğimiz var: Yüzde 26.5 seviyesinde. İzmir’de yetişen gençler İzmir’de istihdam edilemiyor yeni iş alanları olmadığı için. Onlar diğer illere, hatta İstanbul’a çok yoğun bir göç var. İnsanlar çocuklarının yanlarında olmasını istiyor.
Yeni iş alanlarına ihtiyaç var. Yeni organize sanayi bölgeleri, yeni serbest bölgeler. Ama dünyanın en iddialı bilim, teknoloji ve yazılım vadisini hedefliyoruz. Bunun hukuki alt yapısını oluşturarak dünya yatırımcılarına açmak, en önemli projelerimizden bir tanesi. Zaten artık gelişen dünyada, her şey bilim teknoloji ve bilgiyi üretmek çok önemli. Dünyada ülkeler artık ikiye ayrılıyor: Bilgiyi üretenler ve bilgiyi tüketenler. Teknolojiyi üretenler, sanayi 4.0’ın artık 5.0’a evrildiği bir ortamda biz Türkiye olarak bu hedefi İzmir’den başlayarak yakalamak istiyoruz.
“TUNÇ SOYER TERÖR EYLEMLERİNİ DESTEKLEDİĞİNİ AÇIKÇA VE AĞLAMAKLI BİR TAVIRLA SÖYLEDİ”
- CHP-İYİ Parti ittifakının İzmir’de Tunç Soyer’i aday göstermesi ve HDP’nin Soyer’e destek açıklaması çok tartışılıyor. Soyer’in babasının 12 Eylül darbesi sonrası Türkeş’e ve ülkücülere yaptığı zulüm yeniden gündemde. İYİ Parti tabanının Soyer’e karşı tutumu nasıl olacak?
Çok tartışılacak daha o. Çünkü çukur terörü, bu ülkeyi doğrudan bölme girişimiydi. Suriye’ni kuzeyiyle, Irak’taki belirli bir bölgeyle, Türkiye’nin Güneydoğu Anadolu bölgesini Türkiye’den kopararak farklı bir yapıya doğru götürme girişimiydi. Bir ayaklanmaydı, bir başkaldırıydı, bir isyandı. Bu direkt de söylediler. Bunun türkülerini de söylediler. Maalesef, terörü destekleyen parti de bu işin göbeğinde oldu.
CHP’nin adayı Tunç Soyer de, terör eylemlerini desteklediğini açıkça söyledi. Onları desteklediğini, ağlamaklı tavırlarıyla, onları yapılanları bir zulüm olarak gördüğünü söyledi. Onlara yapılanlardan dolayı kahrolduğunu söyledi. Desteklediğini açıkça söyledi. Devletin aldığı önlemleri de kınadığını söyledi.
“SOYER STV VE ZAMAN GAZETESİ OPERASYONLARINI KINADIĞINI AÇIKÇA BEYAN ETTİ”
17-25 Aralık’ta FETÖ terör örgütü iyice açığa çıktıktan sonra devletin STV ve Zaman gazetesine yaptığı operasyonları kınadığını açıkça beyan eden açıklamaları var.
“HDP NET DESTEK VERDİ”
En son HDP’nin Eş Genel Başkanı İzmir’e geldi ve İzmir’de uzlaştıkları bir adayı destekleyeceklerini söyledi. CHP’nin adayının açıklandığının ertesi günü, CHP’ye değil, Tunç Soyer’e destek verdiklerini ve kendileri ayrı bir aday çıkarmayacaklarını söylediler.
“SOYER BABASIYLA DEĞİL, BABASININ YAPTIKLARIYLA GURUR DUYDUĞUNU SÖYLEDİ”
Babasının suçu oğluna, oğlunun suçu da babasına geçmez. Ama 12 Eylül döneminde yapılan bir zulüm ve bu zulmün kamu vicdanında bıraktığı bir rahatsızlık var. Soyer’in, bu zulmün arkasında olduğunu ve babasıyla gurur duymak değil, babasının yaptıklarıyla gurur duyduğunu açıkça beyan eden açıklamaları var. Böyle bir ortamda kamu vicdanını rahatsız eden şeyler var.
“NURETTİN SOYER’İN BİZZAT KATILDIĞI İŞKENCE SEANSLARI VAR”
12 Eylül döneminde, Nurettin Soyer’in başta rahmetli Alparslan Türkeş olmak üzere tüm ülkücü hareketi, iddiam iddianamesi değil, bizzat kendisinin de katıldığı işkence seansları var. Bunu, o işkenceyi yaşayan insanlar anlatıyor. İsim vererek anlatıyorlar. İdam edilen gençler var.
Şöyle bir yanlış anlaşılma var. Ülkücü gençler diye. Evet ağırlıklı olarak ülkücüler ama, devrimci gençlere de yaptı aynı şeyi. Gerçi CHP’nin Genel Başkanı “iyi bir hukukçu” diyor ama, millet öyle demiyor.
“SOYER’İN ‘UYUYAN GÜZELİ UYANDIRACAĞIZ’ SÖZÜ, YILLARCA İZMİR’İ UYUTTUKLARININ İTİRAFIDIR”
- Tunç Soyer, “İzmir uyuyan bir güzel. Onu öperek uyandıracağız” şeklinde bir ifade kullanmıştı. Neredeyse çeyrek asırdır İzmir’in yönetiminde CHP’nin olması ve bugün bir CHP adayının bu ifadeyi kullanması biraz manidar değil mi?
“Öperek uyandıracağız” diyor. Diğer bölümlere karışmam da, İzmir’i uyuttuğunu itiraf ediyor. 20 yıldan beri İzmir’i uyuttuklarını itiraf ediyor. Mesela, “İzmir’deki en önemli problemler” dendiği zaman orada bizimle mutabık olduğunu merak ediyor. Çevre hassasiyeti diyor, katı atık diyor, trafik diyor, ulaşım diyor, yeşil alan… Bunları söylüyor. Ama 20 yıldır bu şehirde iktidarda kim var arkadaş?
İzmir’deki beceriksizliklerin, İzmir’deki problemlerin ideolojik bir örtüyle örtülmesine, bu problemlerin başka alanlara çekilmesine İzmirliler bu sefer müsaade etmeyecekler.
TUNÇ SOYER’İN YEMEK DAVETİNE CEVAP: LANETLEMESİ GEREKEN BİR TERÖR VAR! BEN BUNUN HESABINI KAMUYA VEREMEM!
- Tunç Soyer’in size bir yemek daveti var. Kendisine buradan cevabınız ne olur?
Kamu vicdanının rahatlatılması anlamında yapılması gereken çok önemli şeyler var. Bize iddia edilen, bir yemek davetinin olduğu söyleniyor. Bunu basına kendisi de söylüyor. Kınaması gereken değil, lanetlemesi gereken bir terör var Türkiye’de. Bizim, kamu vicdanının rahat olmadığı bir ortamda böyle davete olumlu dönüş yapmamız olmaz. Ben bunun hesabını kamuya veremem. Bu bizim tarzımız değil.
“OYUNUZU İZMİR’E VERİN”
- Son olarak, İzmir’e ve İzmirliye bir mesajınız var mı?
Ben İzmirli hemşehrilerime şunu söylüyorum: Oyunuzu hiçbir partiye değil, oyunuzu İzmir’e verin. Oyumuzu kendi geleceğimize, çocuklarımızın geleceğine verelim diyorum. Ve İzmir için taraf olun diyorum. Ama tarafınız sadece ve sadece İzmir olsun. Artık mazeret üretenlere prim vermeyin diyorum. 21. Yüzyılın İzmir’inde o muhteşem hikayenin kahramanı olun, aktörü olun. Hep beraber inşallah İzmir’de hizmet destanları yazalım. Tarih yazalım diyorum.