Sevgili canlar,
Hayatımız boyunca ve de insan oğlunun var olması süresince gerek sosyal hayatımızın gerek toplum bilincinin sağlıklı bir şekilde devam etmesi için kişi hak ve hürriyetlerine özenle riayet edilmesi gerekmektedir.
Bu bazen abes bazen ayıp bazen de günah dediğimiz eylemlerle bozulabilir seviyelere gelebilir.
Bu düzenin devamı için beşeriyet ve din kuralları konmuştur.
Şimdi bunlardan bazılarının yaşadığımız toplum düzeninde nasıl asimile edilerek bizlere sıradanlaştırılmıştır bakalım.
Gıybet; Gıybet, "bir kimsenin ayıbını arkasından söylemek veya aleyhine konuşma" demektir. Türkçede bu kavramın karşılığı olarak dedikodu ve çekiştirme kelimeleri kullanılır İslam da büyük günahlardan biridir.
Şimdi kim diyebilir ki ben hayatımda gıybet yapmadım. Ben şahsım olarak yaptım sevgili canlar ancak bunun günah olduğunu bilerek ve sonrasında pişmanlık duyarak belki bir nebze kendimize çeki düzen verebildik.
Ancak şimdi bakınız gün boyu 80 milyonun esir olduğu kanallara sanki gıybet meşru ve haklı bir şeymiş gibi ha babam saldırıyorlar. Üstüne üstlük medyanın gücü ile de hep üst tondan tehdit vari bir program yapıyorlar.
Peki diğerleri
Bu gıybet programından kaçayım derseniz bir sonraki kanalda sizi kuaförcüler bekliyor
Aynı tas aynı hamam türlü rezilliklerle karşısındakinin yüzüne yüzüne hakaretler havada uçuyor.
Buradan da kaçalım derseniz
Yemekçiler kucak açmış bize
Rabbimin birbirinden güzel nimetlerini yerin dibine sokmak için şereften yoksun bi haller aklı başında olan insana aman yarabbim dedirtiyor.
Peki bu konuda kesin ve katti ne diyor hani senin inandığın Allah,
Rabbimiz Kuran-ı Kerimde gıybeti bize şiddetle yasaklıyor ve gıybetin aklen kalben insaniyeten vicdanen fıtraten ve milliyeten zararlı olduğunu bildiriyor ve bizi gıybetten men ediyor ve bizi altı mertebede gıybetten men eder.
Birinci manada aklımıza hitap ediyor ve manen diyor. İyi ve kötüyü birbirinden ayırmak için verilen aklınıza ne oldu ki böyle aklen kötü bir işi yapıyorsunuz.
İkinci mertebede kalbimize hitap ediyor ve sevmek ve nefret etmek yeri olan kalbiniz bozulmuş mu ki, bu kadar çirkin bir işi sever ve severek yapıyorsunuz.
Üçüncü mertebede vicdanımıza hitap ederek bize diyor. Vicdanınız nerede fıtratınız bozuldu mu ki bu kadar kerih ve çirkin bir iş olan gıybeti yapıyorsunuz.
Dördüncü mertebede insaniyetimize hitap ederek diyor. Tüm insanlar bir vücut ise her bir insan da o vücudun azası gibidir. İnsan kendi bindiği dalı kesmediği gibi, kendi azasını da kendi eliyle kesmemelidir. Gıybet eden kimse kendi vücudundaki kendi azasını kesen bir kimde gibidir.
Beşinci mertebede toplum hayatımıza bakar ve der: Bir toplumda birlik ve beraberlik varsa o toplum güçlü ve kuvvetlidir. Birlik ve beraberlik yoksa güç kuvvet ve izzette yoktur. Öyle ise sizin birliğinizi bozan güç ve kuvvetinizi gideren bir iş olan gıybeti neden yapıyorsunuz diye bizi düşünmeye sevk eder.
Altıncı mertebede bizim uhuvvetimizi nazara veriyor ve birçok cihetle kardeş olduğumuzu hatırlatarak kardeş kardeşin etini yer mi? kardeş kardeşin kuyusunu kazar mı? Kardeş kardeşin arkasından konuşur mu? Diye yine bizi uhuvvete davet ediyor ve o uhuvveti bozan gıybetten bizi men ediyor.
Sevgili canlar,
Bir şeyin doğru olmadığını bilerek yapmak başka bunu sanki normal bir şeymiş gibi hayatımızın bir parçasıymış gibi yaşamak başkadır.
Bunun tehlikeleri de çok büyüktür.
İşte toplum bu yüzden bugün bu perişanlığı yaşamaktadır.
Yanlışlar normal
Ayıplar güzel
Şeref bayağı
Ahlak basit hale getirilmektedir.
Son söz
Ey Allah divanesi söyle bize yerimiz cennet midir yoksa sonumuz azap ve ateş midir diye soranların gözüne sert bakıp cennet cehennem senin neyine sen bu hayatı yaşarken şiarın dürüstlük müydü doğruluk muydu diye sorardı Meczup.
Vesselam.
Erdal Özyıldız & Meczup